“Sarraf’ı solladı”
Cumhuriyet ve Sözcü gazeteleri SBK hakkında ABD’de hazırlanan iddianameyi manşete taşıdı.
23.06.2021
Cumhuriyet gazetesinin manşetinde, “Sarraf’ı solladı” başlıklı haber yer aldı. Haberde şu ifadeler kullanıldı:
“ABD Adalet Bakanlığı’nın Sezgin Baran Korkmaz hakkında hazırladığı ve ‘gizli’ ibaresi ile 28 Nisan’da mühürlenen iddianamenin ayrıntıları ‘karapara aklamanın’ büyüklüğünü ortaya koyuyor.
ABD yargısı, Türkiye’yi yakından ilgilendiren Sarraf yargılamasında İran yaptırımlarını 20 milyar dolar ihlal etmekle suçlanan Rıza Sarraf için 130 yıl ceza talep etmişti.
Korkmaz hakkındaki iddianamede ise Utah Savcılığı’nca 225 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Korkmaz’ın Avusturya’da tutuklanmasını isteyen ABD’nin bu süreçte önemli bir adım attığı da ortaya çıktı. ABD – Avusturya ile arasındaki suçluların iadesini düzenleyen anlaşmanın kapsamı, ABD makamları Sezgin Baran Korkmaz’ı talep etmeden kısa bir süre önce genişletilmiş ve güncellenmiş.
İddianamedeki en önemli ayrıntılardan birisini ‘dede’ bölümü oluşturuyor. Korkmaz’ın haklarında soruşturma başlatılan Kingston kardeşleri, kod ismi ‘büyükbaba’ olan, savcılığın ismini ve hangi ülkede olduğunu belirtmediği bir hükümet yetkilisiyle olan sağlam ilişkileri nedeniyle koruyacağı, kendilerine hiç kimsenin ‘büyükbaba’nın gücünden dolayı dokunamayacağını belirttiği iddia edildi. Korkmaz’ın Kingston kardeşleri korumak için 6 milyon dolar aldığı öne sürüldü. Korkmaz’ın, Kingston kardeşlere bu konudaki mesajlarının dökümü ve Kingston kardeşlerin de Korkmaz’a kendilerini ‘büyükbaba’ aracılığı ile koruması için Türkiye’ye çeşitli zaman dilimlerinde gönderdiği 6 milyon doların kayıtları yayımlandı. Hangi ülkede olduğu belirtilmeyen ‘dede’yle ilgili ‘Türkiye’deki siyasi ayak, siyasi aktörler kim’ sorusu yanıt bekliyor.”
Sözcü gazetesi manşetindeki, “SBK’nın arkasındaki büyükbaba kim?” başlıklı haberinde, “ABD’nin talebiyle Avusturya’da kara paradan tutuklanan Korkmaz için 225 yıl hapis istemiyle dava açıldı. İddianame önceki akşam açıklandı. Korkmaz’a yönelik 12 ayrı suçlama yer aldı. Korkmaz’ın haklarında soruşturma başlatılan Kingston kardeşlere, kod ismi ‘büyükbaba’ olan biriyle koruma sözü vermiş.
İddianamede ‘büyükbaba’nın ismi ve nerede olduğu belirtilmedi. Korkmaz’ın bu kişi için ‘Çok güçlü olduğunu ve kimsenin dokunamayacağını söylediği’ kaydedildi. 2018’de Kingston kardeşler, Lev Aslan Dermen’in sağladığı koruma için Korkmaz’a 6 milyon dolar ödemiş. ‘Büyükbaba’ merak ediliyor” ifadelerini kullandı.
“‘Devlet’ üstlendi!”
Yeni Yaşam gazetesi manşetinde, “‘Devlet’ üstlendi!” başlıklı habere yer verdi. Haberde şöyle denildi:
“Deniz Poyraz’ın HDP İzmir İl binasında katledilmesine ilişkin iktidar cephesinden itiraf geldi. Bahçeli, MHP Meclis grubunda, Bakan Soylu’nun helikopterden atılan köylüleri suçladığı dilden konuşarak, Deniz’in ‘Kırsal katılım sorumlusu’, ‘milis işbirlikçisi’ olduğunu iddia etti.
Ortaya attığı komplo teorileri ve provokatif sorularla katile ilişkin açık gerçekleri çarpıtarak HDP’lileri ve Deniz’in anne-babasını zan altında bırakmaya çalışan Bahçeli, ‘Deniz benim Deniz’in değil, Kürdistan’ın Denizi’dir’ diyen babayı, PKK’li olmakla suçlayarak hedef gösterdi.
HDP başta olmak üzere katliamla ilgili iktidarı eleştiren bütün kurumları da tek tek sayarak yeni saldırıların sinyalini veren ve Deniz’i sahiplenen, cinayeti lanetleyen herkese saldıran Bahçeli, HDP’ye yönelik kapatma davası hakkında da mahkemeye açıkça talimat verdi.”
“Darısı bütün çift maaşlara”
Karar gazetesi manşetindeki, “Darısı bütün çift maaşlara” başlıklı haberinde, “Anayasa Mahkemesi, öğretim üyesinin aynı zamanda Merkez Bankası’nda görevlendirilemeyeceğini belirtti. Cumhurbaşkanlığı KHK’sını iptal etti. ‘Usul yönünden’ alınan hüküm, vicdanları yaralayan çift maaşlı bürokratlar için de sinyal oldu. 83 milyonun cebinden çıkan vergilerle yapılan kamudaki fazladan ödemeler için de benzer adımın atılması gerektiği yönünde beklenti oluştu.
Türkiye ‘huzur hakkı’, ‘prim’ adı altında kamuda çift maaş alan bürokratları konuşurken Anayasa Mahkemesi’nden dikkat çeken karar geldi. İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Elif Haykır Hobikoğlu’nun geçen yıl MB Banka Meclisi’ne de seçilmesi kamuoyunda rahatsızlık yaratınca CHP konuyu AYM’ye taşıdı. Atamadan üç gün önce çıkarılan ve görevlendirmeye zemin teşkil eden Cumhurbaşkanlığı KHK’sının iptali talep edildi.
Dosyayı görüşen yüksek mahkeme, öğretim üyelerinin aynı zamanda banka meclisi üyesi olabilmesini öngören 16 Mayıs 2020 tarihli kararı 3’e karşı 12 oyla iptal etti. Gerekçede ‘Yasayla düzenlenmesi gereken konularda Cumhurbaşkanlığı kararı çıkarılamayacağı’ bildirildi. Kritik hüküm, benzer durumu içeren çift maaş için de beklenti oluşturdu. Bu yöndeki uygulamaları bitirecek önlemlerin alınması gerektiği belirtildi” ifadelerine yer verdi.
“Müzik susmaz, direniş bitmez”
Birgün gazetesinin manşetinde, “Müzik susmaz, direniş bitmez” başlıklı haber yer aldı:
“Erdoğan’ın pandemi tedbirleri kapsamında ‘kusura bakmasınlar’ diye duyurduğu gece 12.00’den sonra müzik yasağı kararı müzik dünyası tarafından sektörü bitirmeye yönelik bir adım olarak değerlendirildi. ‘Yaşam tarzına müdahale’ diyen müzik dünyası sivil itaatsizlik uygulanması konusunda hemfikir.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 1 Temmuz itibarıyla normal hayata dönüş açıklamasının ardından ‘Müzikle ilgili sınırlamayı daha ileri bir saat olan 24.00’e çekiyoruz. Kusura bakmasınlar. Gece, kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yoktur’ demesi sosyal medyada tepkilere neden oldu. Twitter’da #kusurabakıyoruz etiketi birinci sıraya oturdu. Başta müzisyenler olmak üzere yüz binlerce kişi bu yasağın pandemiyle alakası olmadığını ve kararın ideolojik olduğunu belirtti.
Kararın çok net bir şekilde müzik sektörüne karşı bir tavır ve tutum olduğunu belirten MÜYAP Genel Koordinatörü Bülent Forta, yapılmak istenenin ‘bu tür bir hayat tarzının ortadan kaldırılması’ olduğunu söylüyor. Kararın yaşam tarzına müdahale etmekle ilgili olduğunu ifade eden Forta, ‘Virüsle ilgili bir kısıtlama olsa virüs tedbirleri üzerine konuşulurdu. Doğrudan doğruya müziğin kısıtlanmasına yönelik bir şey olduğu zaman belli bir yaşam tarzına müdahale dışında başka bir anlam taşımıyor. Her şeyin serbest olduğu bir dönemde müziğe bir kısıtlama getirilmesi anlaşılabilir değil. Örneğin 50 bin kişi bir araya gelip maç seyredebilecek bundan sonra. E peki müzik niye gece 12’ye kadar bir kısıtlamaya tabi? Sonuç net, böyle bir şey olmasını istemiyorlar’ diye konuşuyor.”