Tutuklu gazeteci istemiyoruz
Bizim diyarlarda böyledir: Hiçbir iyi gazetecilik, hiçbir bağımsız gazeteci cezasız kalmaz.
01.07.2015
Bağımsız Gazeteciler Platformu'nun düzenlediği 'Avrupa Birliği 2014 Araştırmacı Gazetecilik Ödülü'töreninde, 2014 başlarında Radikal'de yayınlanan 'TIR tutanağı' haberiyle birinciliğe layık görülen Fatih Yağmur'un sözleri içime oturdu:
''Haberi yaptıktan sonra benim için hayatımın en zor dönemi başladı. Hakaret ve tehditlerle başlayan sorunlar 15 Ağustos 2014 tarihinde işsiz bırakılmamla neticelendi.
Bir muhabir olarak imza attığınız haberlere sevinemiyor, ‘başıma ne gelecek’ diye endişeyle bekliyordunuz. Geçen bir buçuk yılın ardından bir haberim için nihayet seviniyorum.''
Fatih'in dört dörtlük haberi MİT TIR'ları tartışmasının ve müteakip haberciliğin tetikçisi olmuştu. Ama her titiz haberci gibi o da takdir edilmek, kariyerinde tırmanmak yerine 'a la Turka' bir yöntemle 'tedbire maruz kaldı', bedel ödedi.
Bizim diyarlarda böyledir: Hiçbir iyi gazetecilik, hiçbir bağımsız gazeteci cezasız kalmaz.
İşsiz bırakmak, 'aman, habercidir ha, uzak durun' diye kara listeye koyup işe almamak, cezanın kurnazı.
Daha beterini çekenler de var.
Aylardır tutuklu, iddianame namevcut
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) verilerine göre, şu anda Türkiye'de 23 gazeteci hapiste. Çoğu Kürt solcu. Bazılarının hükmü kesinleşmiş durumda.
Bir de iddianame filan hazırlama zahmetine dahi katlanılmadan, gizlilik kararı konmuş dosyalarla, aylarca tutuklu kalan ve en beter diktatörlüklerde görülen zulmün benzerine maruz bırakılanlar var.
Hidayet Karaca yaklaşık yedi aydır hapiste.
AİHM içtihadı, tutuklu bulunan kişi hakkında iddianame hazırlanması altı ayı geçerse bunu hak ihlali sayıyor.
Mehmet Baransu'nun iddianamesiz tutukluluğu beşinci ayına girmek üzere.
TGC, ÇGD ve GÖP gibi meslek kuruluşlarının Baransu ve Karaca'nın durumlarını da önceki gün gündeme taşımasını son derece olumlu buluyorum.
Dünya gazetecilik kuruluşları zaten çoktandır bu vahametin farkındaydı.
'Ha Balyoz, ha MİT TIR'ları'
Baransu deyince akla sadece Balyoz haberi geliyor.
Bazıları, Balyoz davasından doğmuş hak ihlalleri nedeniyle o davanın hakim ve savcılarını sorumlu tutacaklarına, sırf alerji yüzünden Baransu'yu günah keçisi ilan etmiş durumdalar.
Komedi.
Balyoz, haberdi. Ama onun gibi başka güçlü haberler de nedense unutuluyor.
Başlıklarını verelim: 'CHP'li işadamları MİT'te fişlenmiş', 'Sosyal Demokrat, F tipi, MHP’liye Görev Verilmemeli', 'Aslan Paşa'nın Suçlu Kulakları', 'O Dört Er Böyle Öldü: Pimini Çekip Bombayı Verdi…'
Ses getiren bütün bu haberlerin altında Baransu'nun imzası var.
'Ancak haberlere kimin imza attığı ortaya çıkınca gerek meslek örgütleri gerekse gazeteciler muhtelif gerekçelerle/reflekslerle bir adım geri atıyor, haber yayınlama hakkını savunmak yerine habercinin kimliği ile ilgileniyorlar' diye yakınıyordu avukat Veysel Ok, P24 sitesinde yazdığı makalede.
Cumhuriyet'in 'MİT TIR'ları haberine atıfta bulunarak ekliyordu:
'Baransu imzalı haberler ile Can Dündar imzalı haber, nitelik ve devletin gösterdiği yaklaşım açısından çok benzer olmasına rağmen, Baransu söz konusu olunca haberin amacı/kaynağı ve habercinin kimliği tartışılıyor, haberin kendisi görmezden geliniyor. Bir gazetecinin siyaseten yargı eliyle cezalandırılması karşısında suskun kalınıyor.'
'Aslında tutuklu olan bizim ifade özgürlüğümüz, bilgi edinme hakkımız.'
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu dünkü grup toplantısında yeri göğü inletiyordu:
'Özgür medya istiyoruz! Gazeteci özgürce yazabilmeli! Tutuklu gazeteci istemiyoruz!'
Şunu belirteyim: Gazeteci yargılanamaz diye bir şey yok. Ciddi (tekrarlayayım 'ciddi') bir suç isnadı varsa elbette yargılanır ama ilke olarak tutuksuz yargılanmalıdır, hak ihlaline meydan verilmemelidir.
Kılıçdaroğlu samimi ise MHP ve HDP ile ortaklaşa harekete geçip Türkiye'yi 'hapisteki gazeteciler' utancından bir an önce kurtarmak için kolları sıvamalıdır.