Artık iyice mistik
Trump’ın kampanyasının, 2024 başından beri, artan ölçüde dini motiflere ağırlık verdiğini ve eski başkanın, düşmanları tarafından davalar, “haksız suçlamalarla” yok edilmeye çalışılmasına karşın “Tanrı tarafından korunduğu” mesajlarının verildiğini de hatırlatalım
18.07.2024
Ve bu da oldu: ABD seçimlerinin sonuçlanması yaklaşık 115 gün kala Donald Trump’e suikast girişimi de gerçekleşti. Pennsylvania eyaletinde Butler Kasabası’ndaki mitinginde, 20 yaşındaki bir saldırgan, Trump’ın kulağını sıyıran kurşunları ateşledi.
Üzerinden günler sonra bile suikast girişimi ile ilgili yanıtını bulan soru yok gibi: neden saldırının yapıldığı ve Trump’ın konuşma yaptığı podyumun 120 metre kadar ötesindeki binanın çatısı güvenlik kordonu altına alınmadı?
Saldırgan Thomas Matthew Crooks’un neden böyle bir eyleme giriştiği belli değil; okul çevresi, onu muhafazakâr olarak tanımlıyor. Trump karşıtı bir siyasi görüşte olmak bir yana, Demokrat çizgiye uzak biri gibi gözüküyor. Crooks’a ve saldırıya dair sebep sonuç ilişkileri çözülebilirse bile; artık çoğunluğun “gerçekler” yerine inanmak istediğine inandığı bir ortam oluştu, oluşuyor.
İnanılmak istenen gerçeklerden biri de, Trump’ın “ilahi bir göreve sahip olduğu” ve dolayısıyla, suikast girişiminde de, “Tanrı tarafından korunduğu”.
Trump, gerçekten de milimetrik bir farkla ölümden kurtuldu: “kılpayı” deyişine uygun biçimde…
Eğer ki, yasadışı göç ile ilgili göstergelerin olduğu tabloya bakmak üzere kafasını çevirmese, büyük ihtimalle şu an hayatta değildi Trump…
Anlık bir tesadüf ölümünü engellemesi, Trump’ın çevresi ve destekçileri için, onu iyice “mistik”; bir politikacı ötesinde, “Tanrı’nın seçtiği lider” mertebesine çıkardı.
Trump’ın kendisi de, nasıl suikast girişiminden sağ kurtulduktan saniyeler sonra, “Savaş!” derken yumruğunu havaya kaldırdığı bir poz verebilecek kadar, imaj ustası ise; mucizevi kurtuluşunu da benzer biçimde konu etmeye başladı. Örneğin, saldırıdan sonra, sosyal medya paylaşımlarını yaptığı Truth Social’daki ilk gönderisinde şöyle yazdı:
“Düşünülemez olanın gerçekleşmesini engelleyen tek kişi Tanrı’ydı. KORKMAYACAĞIZ, bunun yerine, İnancımızda dirençli ve Kötülük karşısında Meydan Okuyacağız.”
Başta gelini Lara Trump’ın sosyal medyada paylaştığı, “İsa tarafından kollanarak korunan Donald Trump” ilüstrasyonu olmak üzere, ailesi de “ilahi koruma” atfında bulundular. Oğulları Eric ve Donald Jr., babalarının “Tanrı tarafından kurtarıldığına” vurgu yaptılar.
Cumhuriyetçilerden de, üst üste “Tanrı korudu” minvalinde açıklamalar geldi: Yakın zamana kadar 2024 başkan yardımcısı adaylarından biri olarak adı geçen Florida Senatörü Marco Rubio da, X’teki paylaşımı ile “Tanrı Başkan Trump’ı korudu” cümlesini ilk kuranlardan biriydi. Temsilciler Meclisi Sözcüsü Mike Johnson da, “TANRI, Trump’ı korudu” diyerek “ilahi bir mucize” vurgusu yapmıştı. Sonradan da bu cümleyi kurmayan Trump taraftarı Cumhuriyetçi kalmadı desek yeridir. Trump’ın ilk dönem başkanlık kampanyasının ideoloğu Steve Bannon, kampanya yolsuzluğu nedeniyle bulunduğu hapisten Trump’ın, “Tanrı’nın zırhına” büründüğü yorumunu yaptı. Evanjelist rahip Franklin Graham, Fox News’a “Tanrı’nın koruyan elinin Trump’ın üzerinde olduğunu” iddia etti. Teksas Valisi Greg Abbott, eski başkanın “gerçekten kutsanmış” olduğunu belirttiği bir X paylaşımı yaptı. Wisconsin eyaletindeki Milwaukee’deki Cumhuriyetçi Kongresi’nin ana teması da, Trump’ın “olağanüstülüğüne” yönelik övgülere dönüştü.
Tabii, Tanrı’nın Trump’ı korurken, aynı saldırıda neden kurşunlara karşı ailesini korurken can veren gönüllü itfaiyeci Corey Comperatore’yi neden korumadığı bir muamma. İki kız babası Comperatore’nin, liseden beri beraber olduğu eşi Helen, Trump’ın kendisini aradığını ve kocasının, “kahraman olarak öldüğünü ve Tanrı’nın onu karşıladığını” söylediğini belirtiyor. Helen, ABD Başkanı Joe Biden’a karşı olumsuz bir his beslemese de, onun telefonunu kabul etmediğini çünkü öldürülen eşi Corey’in, “İnançlı bir Cumhuriyetçi” olduğu için “Biden ile konuşmamayı daha doğru bulduğunu” da açıklamıştı.
Pers Kralı Kiros benzetmesi
Trump’ın dindar destekçileri, Babil’i fetheden ve Yahudi halkının sürgündeki esaretten şimdiki İsrail’e geri dönmesine izin veren Pers Kralı Büyük Kiros’a (Cyrus) benzetiyor. Başlıca Evanjelist dini figürlerinden biri olan Lance Wallnau, 2016’da “Trump ile fırtınada yolumuzu bulabileceğimiz bir Kiros’a sahip olduğumuza inanıyorum.” demişti. Türkiye’de Kiros’un Altay kökenli bir Türk olduğuna yönelik iddialar da olduğundan konu ülkemizde tartışılsa, iyice karışabilir.
Trump’ın, “Tanrı tarafından seçilmiş kişi” olduğu fikri, dindar taraftarları ve özellikle de Evanjelistler arasında çok sık yineleniyor. Trump, 2016’da ilk seçildiğinde, yine Evanjelist Graham’ın deyişiyle, “Tanrı seçimin arkasındaydı” diye düşünenler de az değildi. Pew Araştırma’nın 2016’da Trump seçildikten sonra yaptığı bir araştırmaya göre, Amerikalıların 3’te 1’i, seçim sonuçlarını “Tanrı’nın tayin ettiğine” inanıyordu. Gerçi, Barack Obama’nın ABD başkanı seçildiği dönemde de benzer bir yaklaşım söz konusuydu: arada fark, “Tanrı’nın Trump’ın politikalarını onayladığı için seçildiğine” inananların daha fazla olmasıydı.
Trump’a sempatiyle yaklaşan seçmenler arasında, “Tanrı tarafından seçilmiş kişi” olduğu düşüncesi, kampanyasının da bu konuya odaklanmasıyla iyice aratacak gibi…
Trump’ın kampanyasının, 2024 başından beri, artan ölçüde dini motiflere ağırlık verdiğini ve eski başkanın, düşmanları tarafından davalar, “haksız suçlamalarla” yok edilmeye çalışılmasına karşın “Tanrı tarafından korunduğu” mesajlarının verildiğini de hatırlatalım. Bu açıdan suikast girişiminden kurtulmasının da “Tanrı’nın lütfu” olarak kampanya sonuna kadar gündemde tutulacağını şimdiden söyleyebiliriz.