Assange’ın açtığı yol
Assange’ın sızıntı haber yolculuğunun noktalanıp noktalanmadığını göreceğiz. İnternet çağında sızıntı istihbarat konusunda ilk akla gelen Assange olsa da, son ismin o olmayacağı kesin
29.06.2024
Julian Assange’ın, sızıntı haberler yüzünden başını belaya sokan yaklaşık 20 yıllık mücadelesi, “şimdilik” sona erdi. Assange’ın 2006’da WikiLeaks ile başladığı yola bir göz gezdirmek, medya ve sızıntı haberler tarihinin de 2000’ler sonrası döneminde bir yolculuk yapmak gibi. Assange’ın son 14 yılı da, hukuk mücadelesiyle geçti. Sonunda 26 Haziran’da Londra’da hapishaneden çıkarılıp, özel uçaklaAmerika Birleşik Devletleri tarafından yönetilen Pasifik bölgesi Kuzey Mariana Adaları’ndaki Saipan’a nakledildi ve federal bir mahkemenin kararıyla serbest bırakıldı.
Assange, bilindiği gibi Avustralya vatandaşı: fakat, uzun süre ülkesinin Assange’ın hukuki sürecine dişe dokunur bir katkısı veya özgür kalmasına yönelik bir çabası olmamıştı. Fakat Avustralyalı diplomatlar, Joe Biden yönetiminin son yıllarda Assange’ın içinde bulunduğu zor durumu her fırsatta gündeme getirdiler. Oysa, Donald Trump’ın başkanlığı yıllarında, Avustralyalı yetkiler, Assange’ın adını anmıyordu. Bunun sebebi, Avustralya’daki iktidardaki iktidardaki Muhafazakârların, Assange’ın adını dahi anmanın iki ülke arasındaki ittifak ilişkilerine zarar verebileceğinden endişe duymalarıydı. İki yıl önce Avustralya’da iktidara gelen sol kanattan İşçi Partisi, Biden Yönetimi’ne bastırdıkça bastırdı.
Şu anda ülkesinin Washington büyükelçisi olan eski Avustralya başbakanı Kevin Rudd, Assange’ın sonunda serbest kalmasını sağlayan sürecin mimarı olarak biliniyor. Ekim 2023 sonunda, Beyaz Saray’da Oval Ofis’te yapılan bir toplantıda Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, Assange meselesini Başkan Joe Biden’a bizzat iletti ve “yeterli zamanın geçtiğini”, davanın artık çözülmesi gerektiğini savundu. Biden ve ekibinin de, prensipte Assange’ın davasının sonuçlanmasına sıcak baktıkları ancak, Adalet Bakanlığı’na müdahale etmeyeceklerini de açıkça belirttiği yazıldı. Her halükarda, Rudd ve ABD Adalet Bakanlığı ile müzakere etmeye başladı ve mahkeme dışı bir anlaşmaya vardılar.
Avustralya Başbakanı Albanese, Assange’ın yaptıklarını desteklemediğini ancak, “çekeceğini zaten çektiğini” söyleyerek, neden bu konuda yoğun çaba gösterdiğini açıklıyor. Büyükelçi Rudd ise, Assange’ın ABD ve Avustralya’nın ilişkilerinde hep bir “pürüz” olarak kalmasını istemediklerini; bunun için, “çözüme gittiklerini” söylüyor.
Sonuçta Assange, “ulusal savunma bilgilerini elde ve ifşa etme” suçunu kabul etti. Diğer bir deyişle Assange, özgürlüğü karşılığında hukuk önünde “suçlu” olmayı kabul etmek zorunda kaldı. Assange, Kuzey Mariana Adaları’ndaki Federal Mahkeme’nin kendisine verdiği beş yıllık cezayı, Birleşik Krallık’ta hapiste geçirmiş varsayıldı ve serbest kaldı.
Assange, ABD Casusluk Yasası kapsamında mahkum edildi: Söz konusu yasanın 793. Maddesi kapsamındaki suçunun tam adı, “Ulusal Savunma Bilgilerini Elde Etme ve Açıklama Komplosu”. Böylelikle, Assange sadece tek bir suçtan cezalandırılmış oldu: oysa, Rudd’un görüşmeleri başladığında 18 ayrı suçlama ve azami 175 yıl hapis cezası ile karşı karşıyaydı.
Ve Assange, özgürlüğüne kavuşmasının ardından, Sydney’deki ailesinin yanına gitti. Eşi Stella’ya göre, Assange’ın gelecek planları şu an için daha ziyade, “kaçırdıklarını yaşamak” üzerine kurulu. Stella Assange, İsveç-İspanya asıllı bir avukat; çift 2015’te beraber olmaya başlamış ve 2022’de İngiltere’de Belmarsh Hapishanesi’nde evlenmişlerdi.
Stella Assange’a göre eşi, yedi yılı da Londra’daki Ekuador Büyükelçiliği’nde “sürgünde” geçen 12 senelik hapis hayatının ardından, “her gün okyanusta yüzmeyi, gerçek bir yatakta uyumayı planlıyor. Ayrıca, “gerçek yiyecekler yemeyi ve özgürlüğünün tadını çıkarmayı da”. Bu açıklamalara bakınca, Julian Assange sanki, WikiLeaks ve sızıntı haberlerden uzak duracakmış gibi bir izlenim çıkıyor ortaya…Ancak, Stella Assange, eşinin “insan hakları konularıyla” ilgilenmeye devam edeceğini de sözlerine eklemişti. O yüzden, belki yine “sürprizler” yapabilir Julian Assange…Kesin olan bir şey varsa, cezası gereği, asla ABD’ye ayak basamayacak.
Assange ve WikiLeaks’in hikayesi
Dalgalı bir ilk gençlik döneminden sonra, Julian Assange 2006’da, “devlet ve kurumların kamuoyundan gizlediklerini ifşa edenlere yardımcı olmak için interneti kullanma misyonuyla” WikiLeaks’i kurdu. İzlanda ve İsveç gibi ülkelerdeki sunucuları kullanan ulus ötesi bir kolektif tarafından işletilen bu online yayın, çevrimiçi olarak yayınlanmak üzere, “gizli bilgilere” erişimi olanlara çağrıda bulundu. WikiLeaks’in dönüm noktası, 2009’da ABD Ordusu’nun alt düzeydeki bir istihbarat analisti olan Bradley Edward Manning, elindeki 700 bin adet, aralarında videolar, dosyalar, yazışmalar da olan gizli istihbarat verisini WikiLeaks’e yüklemeye başladı.
Bunlar arasında, aralarında bir Reuters fotoğrafçısının da olduğu çok sayıda sivilin öldürüldüğü Bağdat’taki bir ABD helikopter saldırısının videosu, Afganistan ve Irak savaşlarından örtbas edilen askeri olayların kayıtları, dünyanın dört bir yanındaki Amerikan elçiliklerinden 250.000’den fazla diplomatik telgraf ve Guantanamo tutuklularına yönelik istihbarat iddialarını derleyen istihbarat verileri de yer alıyordu.
WikiLeaks, Manning’in sızdıklarını 2010’da yayınlanan veriler, dünya genelindeki belli başlı yayın organları da olmak üzere her yerde manşet oldu. Başlangıçta, WikiLeaks’in ABD hükümeti içinde çok sayıda kaynağı olduğu zannediliyordu; Assange da, ifşaların “görünen yüzü” olarak küresel çapta ünlendi. Ancak, belgelerin yayınlanmaya başladığı yıl Manning tutuklandı ve arka plandaki hikaye ortaya çıkmış oldu. Manning, sert koşullar altında, “intiharın eşiğinde” bir psikoloji içinde hücre hapsinde tutuklu kalmaya başladı. Manning’in kendisi, 2017’de Obama Yönetimi’nin son günlerinde serbest kalmasını sağlayacak bir kararname çıkması sonucu serbest kaldı.
Assange’ın adli mücadelesi
2010’da ABD Adalet Bakanlığı, WikiLeaks hakkında da bir soruşturma başlatmıştı. Obama Yönetimi, siyasi söylemlerinde hak ve özgürlüklere olan vurgu nedeniyle, “ifade ve basın özgürlüğüne zarar verecek bir emsal oluşturmadan”, Assange’ı nasıl suçlayabileceklerini epey suçla suçlayıp suçlayamayacağını epey bir tartıştı.
Ağustos 2010’da da İsveç’te, Assange için iki ayrı cinsel saldırı iddiasıyla tutuklama emri çıkarıldı. Assange bu iddiaları reddettiyse de; aynı senenin Kasım ayında hakkında uluslararası bir tutuklama emri çıkarıldı. Assange, Londra’da polise teslim oldu ve kefaletle serbest bırakılmadan önce bir süre gözaltında kaldıktan sonra, İsveç’e iadesine karşı başarısız bir mücadeleye girişti. 19 Haziran 2012’de tüm yasal yollarını tüketen Assange, motosikletli kurye kılığında, Londra’nın merkezindeki Ekvador Büyükelçiliği’ne giderek sığınma talebinde bulundu. Ve, yedi yılını bu büyükelçilikte saklanarak geçirdi.
Assange’ın Ekvador Büyükelçiliği’nde “sürgün” ve “mahkum” arası zaman geçirdiği dönemde WikiLeaks de boş durmadı. 2016’da WikiLeaks, Demokratlar’ın hacklenmiş e-postalarını yayınladı. Hillary Clinton ve Donald J. Trump arasındaki başkanlık kampanyası tartışmaları zirvesindeyken yayınlanan bu yazışmalar, Rus istihbarat teşkilatı tarafından hacklenmişti. WikiLeaks, Demokrat Ulusal Kongresi arifesinde de ve başkanlık kampanyası son dönemecine girerken de, Demokratları çok zora sokan büyük çapta materyal yayınladı. Bu dönemde, WikiLeaks’ın yayınladıklarının, Donald Trump’ın ABD Başkanı’nı seçilmesine katkıda bulunan faktörlerden olduğunu söyleyebiliriz.
Assange ayrıca, ABD’nin pasaportunu iptal etmesi sonucu Rusya’nın başkenti Moskova’da mahsur kalan eski Ulusal Güvenlik Ajansı müteahhidi Edward Snowden’a yardım etmesi için bir WikiLeaks avukatı görevlendirmişti.
Trump yönetiminin ilk dönemlerinde WikiLeaks, CIA’in elektronik takip ve bilgisayar korsanlığı araçlarını ayrıntılarıyla anlatan bir dizi dosya yayınladı. Eski bir CIA çalışanı olan Joshua Schulte daha sonra bu sızıntıdan suçlu bulundu. Yine Trump dönemimde, Adalet Bakanlığı Assange’ı, Manning sızıntılarıyla bağlantılı olmakla resmen suçladı. Böylelikle, İsveç’teki cinsel saldırıs dosyasından çok daha büyük bir ceza dosyası Assange’ın, Londra’daki büyükelçilikten ayrılması durumunda tutuklanması ve ABD’ye iadesini sağlayacak şekilde hazır beklemeye başladı.
Çok geçmeden Ekvador, sığınma hakkını iptal etti ve İngiliz polisini, Büyükelçiliğe girmeye ve Assange’ı tutuklamaya davet etti. Sonuçta 2019’da Assange, Londra’da tutuklandı.
Hikayenin gerisi malum…
Assange’ın sızıntı haber yolculuğunun noktalanıp noktalanmadığını göreceğiz. İnternet çağında sızıntı istihbarat konusunda ilk akla gelen Assange olsa da, son ismin o olmayacağı kesin. 22 yaşındaki ABD Ordusu mensubu Jack Teixeira, 2023 başlarında sosyal medya platformu Discord’da gizli belgeleri sızdırmıştı. “Pentagon Belgeleri” olarak bilinen bu sızıntı nedeniyle Teixeira, Mart 2023’te Casusluk Yasası kapsamında karşı karşıya olduğu altı suçlamanın hepsinden suçlu bulunmuştu. Suçunu kabul eden Teixeira, 16 yıl hapse mahkum oldu. Yine de, hukuk mücadelesi sürüyor.