Başka bir blokzincir ve gazetecilik uygulaması: Honeycomb

Mobil kriptopara madenciliği yaygınlık kazanırsa medya kuruluşlarına birçok rakip gelecek

ERKAN SAKA

24.12.2018

Kriptopara/ Blokzinciri ve gazetecilik arasındaki ilişkiye dair üçüncü bir yazıyla karşınızdayım. Daha önce bahsettiğim Civil bu alanda hâlâ en çok ilgi çeken girişim. İstedikleri miktarı toplayamadıkları için bir hayal kırıklığı yaşansa da 10’dan fazla medya kuruluşuna destek olmaya devam ediyor. Civil ile ilgili gelişmeler başka bir yazı konusu olacak. Bu yazıya ise Honeycomb adlı bir girişimden bahsederek başlayacağım. Orlando Watson’ın kurucuları arasında olduğu girişim NiemanLab sayfalarında Christine Schmidt tarafından tanıtılmış. Kısaca amaç şu: Kullanıcılar akıllı telefonları kullanılmadıkları zamanlarda işlemcileri kriptopara madenciliği yapacak. Honeycomb’un kendi “etki hesaplayıcısı”na göre bu madencilik ayda kişi başı 3 dolarlık bir üretim yapacak. Kazanılan para kullanıcının istediği medya kuruluşuna aktarılacak. Watson’ın da dediği gibi miktar küçük gözükse bile bu, daha önce olmayan bir gelir kaynağı türü. Ayrıca kitle-kaynak şeklinde bu küçük miktarlar bir yayın kuruluşu için önemli bir gelire dönüşebilir.
 
Bu süreç bir mobil uygulama üzerinden gerçekleşecek. Bu arada aslında benzer bir şeyi masaüstü tarayıcılar üzerinden Salon ve birkaç başka medya kuruluşu yapıyormuş. Honeycomb’un mobil uygulamasında kullanıcı izin verdikten sonra telefon prize takılıyken hem işletim gücü hem de bataryasından faydalanarak Monero kriptoparası üretilecek (ideal olarak kullanıcı gece uyurken). Honeycomb kurucuları Monero’yu mahremiyet konusundaki hassasiyetinden dolayı tercih etmişler.
 
Girişimciler şu anda test edecek yayıncı arıyor. Bağımsız yerel haber örgütleri, kâr amacı gütmeyen medya örgütleri ve bazı uluslararası örgütler ilgi göstermişler bile. Yayıncıların yeni teknolojilere ilgili olmaları gerekli elbette. Ayrıca bir haber uygulamaları olması gerekiyor ki ABD’de yakınlarda yapılmış bir araştırmaya göre yerel medyanın yalnızca yüzde 27’sinde kendilerine ait bir uygulama varmış.
 
Girişimin gelişmesinde görülebilecek ilk engel insanların haber uygulamalarına çok da rağbet etmemeleri. Digital News Report’a göre bu yıl Amerikalıların yalnızca yüzde 19’u o da “tek bir haber” bildirimi almışlar telefonlarında. Özellikle yerel medya kuruluşlarının uygulamalarının akıllı telefonlarda yer alabilmeleri zor gözüküyor.
 
İkinci olarak, önce Apple Store sonra da Google Play Store kriptoparalarla ilgili uygulamalara engeller getirdi bu yıl içinde. Özellikle Apple tam da madencilik yapmak isteyen uygulamaları yasakladı. Honeycomb’un kendine yer bulması zor olacak.
 
Üçüncü olarak mobil kriptopara madenciliği yaygınlık kazanırsa medya kuruluşlarına birçok rakip gelecek. Kullanıcılar bir yerel medya kuruluşuna mı yoksa UNICEF Australia gibi bir hayır kuruluşuna mı yoksa bir başkanlık kampanyasına mı destek vermeyi tercih edecek? Hattâ bazı girişimler madencilikten kazanılan paranın çoğunu kullanıcıya geri vermeyi teklif edecek. Bu durumda Honeycomb’un amacı ne kadar gerçekleşebilir, göreceğiz.
 
Yine de son tahlilde yeni bir gelir kaynağı olasılığı ortaya çıkmış durumda….
 
İçeriğe blokzincire taşımaya odaklanan başka bir proje: Po.et
 
Washington Post’un inovasyon biriminin başındaki görevini bırakıp bu projeye girişen Jarod Dicker WAN-IFRA’nın son Dünya Haber Medyası Kongresinde Po.et’i anlatırken içerik ve blokzincir bağlamında üç noktayı vurguladı:
 
İsnat edebilmek (Atıfta bulunabilmek): Değiş(tirile)mez içeriğin kaynağı tanımlanabilir, incelenebilir ve doğrulanabilir ve yayın sürecine tam şeffaflık getirilebilir. Bir kişi içeriğe ait mülkiyet bilgisini blok zincirine basıp, içeriği lisanslayabilir. Yeniden yayınlanmak istenen içerik ücretlendirilebilir (bir bakıma  Creative Commons lisanslamasına yaptırım gücü getirebilir bu bakımdan).
 
İtibar: Dünyada birçok itibarlı medya kuruluşu olsa da haber medyasına olan güven tüm zamanların en düşük noktasına inmiş durumda. Bunda sosyal medyanın ve kaynağı şüpheli medya kuruluşlarının da payı büyük. Her şeyin itibara dayandığı merkezî olmayan bir medya ekonomisinde, Dicker, topluluğun kötüleri durdurup iyileri yükselteceği bir sistemden bahsediyor. Dürüst olmamanın maddi sonuçları olacağını belirten Dicker blokzincir sayesinde yayıncıların bir itibar ölçütü oluşturabileceğine inanıyor.

İçerik keşfi/ bulunabilirliği: Dicker burada IP engellemesi örneği veriyor. Po.et ağı üzerinde inşa edilen Inkrypt sayesinde içerik tek bir yerde değil dağıtık olarak depolanıyor. Hâliyle bir veritabanı engellense bile güvenli bir şekilde parçalanmış/ dağıtık hâle getirilmiş içeriğin okuyucuya sunulabilmesi mümkün olabilir. Aslında bu sonuncu madde sansürün tehlikelerini aşmak için blockchain teknolojisinin nasıl kullanılabileceğinin güzel bir örneği.

Açıkçası ilk iki maddenin haber medyasına somut, en azından maddi bir destek verip vermeyeceğini zaman gösterecek ama içeriğe uygulanabilecek sansürü aşmak için ortada daha somut kullanım imkânı var gözüküyor. Bu arada Po.et kâr amacı gütmeyen bir girişim olarak tasarlanmış. Bir açık kaynak ağ olarak tasarlanan Po.et ağının üzerinde Inkrypt ve benzeri projeler inşa edilecek ki şu anda 6 proje üzerinde çalışıldığı resmen ilan edilmiş durumda.