Bir devlet ve en tepesi bu kadar dökülür mü?

2024-2028 sürecinde Türkiye’nin küresel UDY akımlarının yüzde 1.5’ini hedeflediği yazılmış ama 2024 ya da 2023’de nerede olduğumuz konusuna hiç girilmemiş, sadece 2003-2023 ortalaması (yüzde 0.9) verilmiş, bu da komik bir tutum çünkü mezkur zaman aralığı UDY akımlarının çok zikzaklar çizdiği bir döneme tekabül ediyor

ESER KARAKAŞ

08.08.2024

Aman lütfen “devletin tepesi” derken bir şahsı, devletin en yüce makamı olan Cumhurbaşkanlığı kurumunu kast ettiğimi kimse düşünmesin, ne olur ne olmaz, kastım devletin en tepesine son senelerde iliştirilen bazı kurumlar, ben bu çekinceyi önce koyayım da sonra konuma gireyim.

Hep söylerim, bendeniz çok iyi bir Resmî Gazete okuruyumdur, 29 Temmuz 2024 tarihli Resmî Gazeteyi karıştırırken karşıma 2024/9 numaralı bir Cumhurbaşkanlığı genelgesi çıktı, altında da çakı gibi, tek başına Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası var.

Bu genelgenin amacı 12. Kalkınma Planındaki büyüme hedeflerine paralel olarak “Türkiye Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejisi 2024-2028”nin belirlenmesi; bu strateji belgesi Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisinin internet sitesinde yayınlanıyor ve Cumhurbaşkanı Yardımcısının denetiminde Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu  (YOİKK) tarafından da gereklerinin takibi yapılacak.

Nitekim, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisinin sitesine girerseniz iki çalışma karşınıza çıkıyor, birincisi “Türkiye Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejisi” kitapçığı, ikincisi ise “Eylem Planları” isimli ek kitapçık.

Ne kadar iyi değil mi? 

Türkiye ve dünya ekonomisini yakından izlemeye gayret eden bir KHK’lı emekli öğretim üyesi olarak doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının Türkiye ekonomisi için önemini iyi biliyorum, kalıcı ve sürdürülebilir bir büyüme patikasının ancak yine kalıcı doğrudan yabancı sermaye yatırımları ile mümkün olabileceğini görüyorum ve işte tam da bu nedenden Cumhurbaşkanlığı yüce makamına bağlı ofislerin bu alanda çalışmaları, fikir yürütmeleri bana çok cazip geldi, üşenmedim o iki kitapçığı da okudum.

Okudum, kısmen beğendim; ancak, kısa okuma bittiğinde aklıma tuhaf bir şey takıldı, herhalde ben kaçırdım dedim ve yine sıkılmadan iki kitapçığı da ikinci kez okudum ve karşıma çok ilginç, ilginç olduğu kadar da korkunç bir durum çıktı.

Bugün, bırakın iktisatçıları, hukukçuları, iktisat ve hukuk hocalarını, sokak röportajlarında sıradan vatandaşlara “Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının ülkemize sürdürülebilir bir biçimde gelmesi için en gerekli koşul nedir?” diye sorsanız, muhtemelen en kötü ihtimalle on kişiden beşi ya da altısı, bu da en kötü ihtimal, “ülkenin hukuk devleti kalitesi” diye cevap verir.

Peki, sıradan vatandaş bile doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının sürdürülebilirliği için hukuk devleti kalitesinin temel belirleyici olduğunu bilir iken, işi bu olanların yatırım ortamını iyileştirme koordinasyon kurulu üyelerinin ve diğer yatırım ofisi çalışanlarının bu konuyu teğet geçmeleri, teğet bile değil çünkü teğette bir noktada da olsa kesişme vardır, bu konuya hiç girmemelerini nasıl okuyacağız.

Evet, şaka yapmıyorum, bu iki kitapçıkta, konu yabancı yatırımlar, bir kez bile hukuk ya da hukuk devleti ifadesi geçmiyor, ne ilginç değil mi?  

“Eylem planları” kitapçığında “Yatırım ortamı rekabetçiliği” alt başlığı var, altında da eylem planları var ama bunların arasında bir kez bile hukuk kelimesi geçmiyor.

Arkasından “Yeşil dönüşüm” alt başlığı geliyor, detaylarında da hiç hukuk, hukuk devletinin niteliği konularına yer verilmiyor oysa yeşil dönüşüm için çok köklü hukuki düzenlemeler gerekiyor.

Arkasından “Dijital dönüşüm” ve “Küresel tedarik zincirleri” bölümleri geliyor.

Bunların arkasından da “Nitelikli insan kaynağı” ve “İletişim ve tanıtma” alt başlıkları geliyor ama nedense “Eylem planları” kitapçığında kimsenin aklına hukuk devleti sorunsalı gelmemiş, çok ilginç değil mi?

Çalışmada Türkiye’nin doğrudan yatırım stratejisine yön verecek on temel bulgu saptanmış, sıralanmış, bendeniz de Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisinin saptadığı bu on bulguyu kitapçıktan “kopyala-yapıştır” yöntemiyle, virgülüne dokunmadan okurlara aktarıyorum, burada da ilginçtir, çok ilginçtir, yatırım ortamının iyileştirilmesi için hukuk devleti kalitesine hiç referans yok, Allah bu arkadaşlara akıl, fikir versin.  

> Küresel UDY aklımlarında yaşanan durgunluğa rağmen Türkiye’nin bulunduğu bölgeye yönelen yatırımlar artmaktadır.

> Türkiye’nin bölgesine yönelen “katma değeri yüksek hizmet sektörü yatırımları” artış eğilimindedir.

> “Yeşil dönüşüm” ve “sürdürülebilirlik” kavramlar küresel UDY akımlarının en önemli belirleyecileri haline gelmiştir.

> Küresel değer zincirleri “yakından tedarik” ve dost ülkelerden tedarik” anlayışlarıyla yeniden şekillenmekte ve UDY akımlarını etkilemektedir.

> Dijitalleşme küresel UDY akımlarını dönüştüren en önemli olgulardan biridir.

> Ticaret ve teknoloji savaşlarıyla yükselen “korumacılık” UDY akımları üzerinde etkili olmaktadır.

> Mega projelerin UDY akımlarındaki payı artmaktadır. Türkiye’nin bulunduğu bölge bu yatırımların yöneldiği öncü destinasyonlardan biridir.

> Türkiye, bölgesinin en fazla UDY çeken ekonomilerinden biridir. Özellikle “gıda tarım” ve “imalat” projeleri ile “genişleme” türü yatırımlarda bölgesinin lider ülkesidir.

> Türkiye’nin yetkin bir üretim ve ihracat üssü olmasında ülkede faaliyet gösteren uluslararası yatırımcıların kritik bir rolü bulunmaktadır.

> Teknoloji girişimlerine yapılan yatırımlar küresel UDY akımlarının önemli bir bileşeni olmaya başlamıştır.

Kitapçıklarda mukayeseli olarak hukuk devleti kalitesine hiç değinilmemesi konusu gerçekten çok ilginç; ancak, Cumhurbaşkanlığı yatırım ofisine de hak vermek gerekebilir, bu konuya girerlerse şöyle bir ifade kullanmaları gerekecektir kaçınılmaz olarak: “Türkiye hukuk devleti kalitesi sıralamasında küresel anlamda 146 ülke içinde 117. sıradadır, 2024-2028 sürecinde bu sırayı 90’a çekmeyi hedefliyoruz”.

Eh, bir Cumhurbaşkanlığı ofisinin de böyle bir durum kabullenmesi kolay değildir doğrusu, anlayış göstermek gerekir.

Bu yatırım ofisi çalışanlarından biri bu yazıyı okursa şunu da söyleyebilir, “Hukuk devleti bizim yetki alanımızın dışındadır, doğrudan Adalet Bakanlığının işidir, bu nedenden bu konuya girmedik” ama bu açıklama da doğrudan yatırım ortamını iyileştirmek amacıyla açıklanan hedefler arasında hukuk devleti konusuna girilmemiş olmasının komikliğini azaltmayacaktır.

Kitapta başka ilginç detaylar da var ama bu detaylar gerçekten hukuk devleti kalitesine girilmemiş olmasının yanında detay kalmaktadır, örneğin, 2024-2028 sürecinde Türkiye’nin küresel UDY (uluslararası doğrudan yatırım) akımlarının yüzde 1.5’ini hedeflediği yazılmış ama 2024 ya da 2023’de nerede olduğumuz konusuna hiç girilmemiş, sadece 2003-2023 ortalaması (yüzde 0.9) verilmiş, bu da komik bir tutum çünkü mezkur zaman aralığı UDY akımlarının çok zikzaklar çizdiği bir döneme tekabül ediyor.

Bence işin özeti şu: Bu kitapçıkları hazırlayanlar siyaseti ve özellikle Cumhurbaşkanını rahatsız edebilecek, üzecek konularda otosansür uygulamışlar, çalışmada hukuk devleti sözünün geçmesinden bile çekinmişler.

Bravo size, yakında çavuş bile olursunuz, durmak yok, yola devam.