Esmeray'ın "annem" dediği yengesi "Hanım" hayatını kaybetti.

Bu dünyadan bir Hanım geçti!

Trans çocuğu ile gurur duyan bir anneydi, benim diğer canım annem. O bir tarihti, bir çınar ağacıydı, yazın gölgesinde serinlendiğimiz, kışın kovuğuna sığındığımız. O bir barış annesiydi. Göç ettin gittin annem sensiz kaldım

ESMERAY

17.01.2025

Hani derler ya “teyze anne yarısıdır” yok öyle bir şey. Teyzem çok iyi bir kadındı. Evet ama hayatımda bir iki kere gördüm. Hanım yengem ise, amcamın eşi tabiri caizse, diğer annemdi. Elinde büyüdüm çok ekmeğini yedim! Annemin en yakın arkadaşı dostu sırdaşı idi, küçük yaşta evlenmişler beraber büyümüşler. Yokluk içinde beraber mücadele etmişler, aç kalmışlar üstesinden birlikte baş etmişler. Babamı da çok severdi. Biz bir aileydik.

Hanım, bir zıplamada ata binip, dörtnala süren bir süvari idi! Hanım bir kadın, lakin yeri geldiğinde evlatlarını korumak için pençesini bir dişi aslan gibi gösteren cesur ve gözü kara idi, inanılmaz politik bir yapısı da vardı. Küçük kız kardeşim çok hastalanmış, günde on kere gelip soran, en son ağlayarak anneme erkek çocuk olsa doktora götürüdünüz, kız diye götürmüyorsunuz deyip feminist teoriye yaptığı pratikle meydan okuyan bir kadındı!

Uzak diyarlarda telefon ile koştuğu kızı, “anne yarın 8 Mart Kars’a  gideceksin dimi?” sorduğunda kıvrak zekası ile inanılmaz şifre ile cevap verip, farklı bir sav ile koruma refleksi gösteren bir dehaydı. Şimdi o şifreli kelimeleri yazıp ifşa edemem. O günden sonra şifre sülalede bir efsane oldu. Mizah yönü de çok güçlü bir kadındı. Mesela köyde düğün dernek olduğunda beni gönderirdi sonra gelinin damadın kaynananın taklitlerini yap derdi kahkahaları, halen kulaklarımda. Bir tiyatro yönetmeni gibi resmen bana doğaçlama oyun oynatıyordu. Tabii kendi yaptığı espriler de sahneye  başka bir güzellik katıyordu.  Bu bilge kadının bir de vicdan ve merhametli bir yanı vardı. Evler yaylada idi o zamanlar ben çocuktum, aniden bir ağıt sesi duydum koşarak gittim, amcaların siyah beyaz bir kedileri vardı. Biri kediyi darp ederek öldürmüş.  Hanım annem saatlerce ağladı, yaylaya çıkıp avazı çıkana kadar bağırdı hangi katil öldürdü bu canı diye. Yaylayı kattı bir birine. Kavga olunca direkt kendini atardı öne, çünkü biliyordu kadın girince işin içine erklerin gazı düşer kavga durur diye.

8 Mart etkinliğine gitmiş tabi, korteji görünce polislere gidip demiş “biz yürüyoruz sadece ne arkamızda önümüz de dolanıyorsunuz?” diye. Polis biz sizi korunmaya geldik deyince, “biz kendimizi koruruz” demiş polislere. Hiç aklımdan çıkmıyor önünde yün tarağı elinde teşisi eğrilirdi, o yünler sonra renklere bürünür ilmek ilmek işlenir yayılırdı yere Hanım annenin ellerinden. Hekim lokmandı aynı zamanda. Biz çocuktuk kayısı çekirdeğini taşla kırıp yiyorduk. Acılarını yemiyorduk lakin, onun öz kızı yedi birden düştü yere ağzı köpüklendi göz  bebekleri kayboldu çığlık attık koşarak geldi Hanım annem. Soğukkanlı bir şekilde piknik tüpünün üzerinde tereyağını eritti, kızının boğazına döktü kustu ve kendine geldi. Alternatif tıpta uzamdı!

Trans kimliğimi görünür kıldığımda laf edeni sustururdu, “o kendi  hayatını kurdu size ne!” derdi.

Anaerkil bir yapısı vardı. Amcam onun onayını almadan karar vermezdi. Karar mekanizmasında yetkindi benim güzel diğer annem! Telefon ile konuşurduk bazen. Bir kere ısrar etti köye gel diye. Çok görmek istedi beni, ben de onu kısmet olmadı. Bir gün kızına demiş benim için televizyona çıkar ise haber verin bana. Kalbi temiz işte, o gün de Enver Aysever konuk etti beni programına. Bir saat önce oturmuş televizyonun başına kaçırmasın diye, izlemiş canı gönülden. Yorumu şu olmuş: “Gördünüz ne güzel konuştu spiker el pençe oldu önünde.” Gurur duymuş! İşte trans çocuğu ile gurur duyan bir anneydi, benim diğer canım annem. O bir tarihti, bir çınar ağacıydı, yazın gölgesinde serinlendiğimiz, kışın kovuğuna sığındığımız. O bir barış annesiydi. Göç ettin gittin annem sensiz kaldım. Bir yerlerdesin şu anda yerin hep güzel olsun, helali hoş olsun. Evet bu dünyadan bir Hanım geçti!