CHP, önemli eleştiriler ve AB standartları

Acaba CHP somut AB önlemlerini Türkiye’ye taşımak konusunda mesafeli mi durmak istiyor, tam bağımsızlıktan anladıkları bu mu?

ESER KARAKAŞ

25.07.2024

CHP konusuna gelmeden önce Türkiye-AB ilişkilerinde çok yaşamsal gördüğüm, üzerinde senelerdir durduğumuz bir konuyu bir kez daha özetleyeceğim.

Malum, 2004 senesinde Türkiye’nin tam üyelik sürecinin yeniden canlandırılması kararı Kopenhag kriterleri yeterince yerine getirildiği için çıktı ve 2005 senesinde de müzakereler açıldı.

32 müzakere dosyası var, bu dosyaların gereklerinin yerine getirilmesi Türkiye’nin Tanzimat’tan günümüze içinde dönüp durduğu kısır döngüleri kırmak için olağanüstü bir şanstı ama maalesef ağırlıklı olarak Erdoğan’ın “Kopenhag kriterleri yerine Ankara kriterlerini koyar yolumuza devam ederiz” büyük yanlışından sonra bu büyük şansı kaybettik ve bir daha tekrar bu şansı yakalayabilir miyiz, emin değilim.

Söz konusu 32 dosyanın bir bölümünün müzakereye açılmasının önünde siyasi kriterler var, bu siyasi kriterleri de yerine getirmek için ciddi bir çaba göstermedik ama önünde açılmaları için siyasi kriter bulunmayan müzakere dosyaları da var ve bunlardan üç tanesi Türkiye’nin içine düştüğü bataklıktan kurtulması için hayati, 5 numaralı kamu alımları müzakere dosyası, 8 numaralı rekabet politikası müzakere dosyası ve 19 numaralı sosyal politika ve istihdam müzakere dosyası, ben de bugünkü yazıda bu üç dosyadan ikisi, 5 numaralı Kamu Alımları dosyası ve 19 numaralı Sosyal Politikalar ve İstihdam dosyası üzerinde duracağım ve bu iki dosyayı gündeme getirmemin temel nedeni ana muhalefet partisi CHP. 

Bu iki dosya yaşamsal dosyalar çünkü 5 numaralı kamu alımları müzakere dosyasının gereklerinin yerine getirilmemesi yani önünde siyasi kriter yokken bile Türkiye tarafından müzakereye açılmaması Türkiye’yi kamu alımları rezaletleri üzerinden büyük bir yolsuzluk ülkesi haline getirdi.

Bu söyleyeceğim bir ölçüde spekülatif bir değerlendirme, ispat etme olanağım yok doğal olarak ama Erdoğan’ın “Kopenhag kriterleri yerine Ankara kriterlerini koyar yolumuza devam ederiz” büyük yanlışının altında muhtemelen bu ihale rantlarından vazgeçmeme güdüsü yatıyor; Erdoğan’ın büyük yanlışı dedim ama bu karar bizim, vatandaşlar için, vergi mükellefleri için büyük bir yanlış ama Erdoğan, yakın çevresi ve o ünlü taahhüt firmaları için büyük yanlış mı emin değilim.

19 numaralı müzakere dosyası olan “Sosyal politikalar ve istihdam” müzakere dosyası da bizim engellemelerimiz nedeniyle müzakereye açılmadı, gerekleri yerine getirilmedi ama bu kararın (!!!) sonucunda Türkiye’de iş kazaları denen cinayet benzeri olaylarda günde 6 vatandaşımız ölüyor, bunların da bir bölümü çocuk işçiler; işyerlerinde tasarruf gerektiğinde maalesef tasarrufa nedense iş güvenliğinden başlanıyor.

AKP bu korkunç kararı nasıl aldı, bilemiyorum ama muhtemelen küresel rekabet kaygılarından kaynaklanan gerekçeler vardı kafalarında, bazı sektörlerde, mesela tersanelerde, biraz daha rekabetçi olabilmek için iş güvensizliğinin önünü açtılar sonuna kadar ve İSİG raporlarından görüyoruz, karşımızda Türkiye için çok elim bir tablo var, 2024’ün ilk altı ayında 878 iş kazası (!) ölümü var, 19 sayılı müzakere dosyası açılsa ve gerekleri yerine getirilse idi bu ölümlerin çok büyük bölümü gerçekleşmeyecekti; iş güvensizliği üreterek, 19 sayılı dosyayı açmadığımız için ne kadar rekabet avantajı yakaladığımız hesaplanabilse kaç para için bir işçiyi ölüme attığımız anlaşılabilir yani.   

***

Gelelim şimdi de bu iki müzakere dosyası üzerinden CHP konusuna.

CHP Mersin milletvekili Ali Mahir Başarır 2022 senesinde Kırmızı Kedi Yayınevinden “Beşli Çete” isminde bir kitap yayınladı, doğrusu çok iyi bir çalışma.

Ben de bir dostuma rica ettim, bu kitabı bana gönderdi, kitabı okudum, çok beğendim, çok şey öğrendim, bu alanda bir referans kitabı gibi.

Ancak, kitabı bitirdiğim zaman kitapta bir eksiklik olduğunu düşünmeye başladım; Sayın Başarır Beşli Çete manzarasını, daha doğrusunu skandalını çok iyi vermiş ama bu kamu ihaleleri yolsuzluk skandalından nasıl çıkılır, bu konuda çok net bir çözümlemeye rastlanmıyor kitapta; daha doğrusu, satır aralarında hissedilen çözüm yolu “yolsuzluk yapanlar gider, düzgün bir kadro gelirse bu iş çözülür” den ibaret.

Ancak, anlatmakta çok zorlandığımız bir konu yolsuzlukla mücadelenin bir ahlak işi olmadığı, bir sistem meselesi olduğu; kamu görevi icra edenlerin ahlaklı olması zaten bir tür olmaz ise olmazdır ama işler ciddi bir sistematiğe bağlanmaz ise bu işleri çözmek mümkün değildir, bugün bir ahlaklı gelir, işler düzelir gibi olur, yarın ise başka bir az ahlaklı gelir, işler devam eder gider.

AB ülkelerinde kamu ihaleleri yolsuzlukları yok değildir ama adeta minimize olmuşlardır, basında bu konuda bir habere çok az rastlarsınız, çünkü AB Komisyonu bu alanda ciddi bir sistematik geliştirmiş ve uygulanması tüm üye ülkeler için zorunlu hale getirilmiştir.

Ali Mahir Başarır şayet Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığı sahifesinden 2016-2019 Ulusal Eylem Planından 5 numaralı dosyayı incelemiş olsa idi kamu alımları ihalesi alanında nasıl yolsuzluk minimizasyonu yapılabileceğini de kitabına yansıtmış, CHP politikalarına da büyük bir katkı yapmış olurdu.

Yukarıdaki cümlede dikkat buyurmuşsanız 2016-2019 Ulusal Eylem Planını referans verdim çünkü çok ilginç bir biçimde 2021-2023 Ulusal Eylem Planında dosya sayıları 1,2,3,4,6,7 diye gidiyor, beş numaralı dosya, kamu alımları dosyası sehven(!!!) atlanmış diyelim çünkü şayet bu atlanma sehven değilse bir devlet skandalı demektir.

Keşke Ali Mahir Başarır da Beşli Çete kitabında AB’nin bu alanda nasıl önlemler aldığını, mesela 2014/24/AB sayılı yönetmeliği (direktif) de kitabına alsa idi, bu direktifin uygulanmasının Beşli Çeteyi nasıl ürküteceğini de görmüş olurdu.

Ancak, acaba CHP somut AB önlemlerini Türkiye’ye taşımak konusunda mesafeli mi durmak istiyor, tam bağımsızlıktan anladıkları bu mu?

Gelelim 19. müzakere dosyasına yani Sosyal Politika ve İstihdam dosyasına.  

Daha çok yeni, CHP İstanbul Milletvekili Dr. Gamze Akkuş İlgezdi İSİG’in (İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği)  raporu üzerinden çok önemli bir bilgilendirme notu yayınladı ve bir basın toplantısı ile bu konuyu Türkiye’nin gündemine taşıdı ve son on sene üç aydır 21 bin 281 işçinin iş cinayetlerine kurban gittiğini duyurdu, gerçekten korkunç bir tablo, Erdoğan bu meselelere hiç girmiyor mesela, son on senede her gün beş işçiden fazlasını kaybetmişiz, Türkiye için utanç vesilesi.

Dr. Gamze Akkuş İlgezdi çok önemli bir iş yaptı ve İSİG çalışmalarını kamuoyu ile paylaştı, kendisini kutluyorum.

Türkiye maalesef 19 sayılı müzakere dosyasını da (Sosyal Politika ve İstihdam) açmadı, açabilirdi, neden açmadı takdirlerinize bırakıyorum, sonuç günde 5.4 iş cinayeti son on senede.

Ancak, CHP milletvekili Dr. İlgezdi de Mahir Başarır’ın hatasını tekrarlıyor ve sunuşunda bu konuda AB neler yaptı ve iş kazalarını nasıl adeta sıfırladı ya da minimize etti, biz bunları neden yapmıyoruz konusuna girmiyor.

Başarır’ın kitabını okuduktan sonra ne düşündüm ise aynı şeyleri Dr. İlgezdi’nin raporunu okurken de düşündüm.

CHP nedense daha önce AB’de denenmiş, başarılı olmuş sistemlere gönderme yapmak istemiyor. 

Şikayet etmek, ortalıklara saçılan skandalları derleyip toplayıp Mahir Başarır’ın, Gamze Akkuş İlgezdi’nin yaptığı gibi vatandaşa özetleyip sunmak çok olumlu çabalar, tekrar kutluyorum kendilerini ancak bu yetmez, hele iktidar adayı bir partinin milletvekili isen çözüm yollarını da önermek şart ve bunun en iyi yöntemi de başarılı modelleri benimsemek.

CHP ise bu konuda son derece isteksiz duruyor, adeta AB standartları lafını ağza almak istemiyor.

Ulusal bağımsızlıktan anladıkları bu ise çok sıkıntılı demektir. 

  

       

   

 

    

     

                  

    

     

       

 

 

Etiketler: , , ,