Cinayeti estetize etmek
Instagram’ın ve benzer sosyal medya programlarının kurmaya çalıştığı etik hâlâ, öncelikle, beyaz-erkek-insan-merkezli
27.04.2017
Scott van Zyl, balıktan leopara kadar, öldürdüğü bir çok hayvanla fotoğraf çektiren ve bunları yayınlayan dünyaca tanınmış bir avcıydı. Zyl geçen hafta avlanmaya gittiği Zimbabwe’deki Limpopo Gölü çevresinde ortadan kayboldu. Independent’da yer alan habere göre Zyl kaybolmadan önce bir köpek sürüsüyle avlanmak için gölün çevresine gitmiş ve daha önce de timsahların insanları yediği bir çok vakanın yaşandığı bu bölgede kaybolmuştu. The Telegraph’a açıklama yapan bir yetkili ise o bölgedeki bir timsahın midesinde (Haberde timsahın midesinin nasıl ve neden açıldığına ilişkin bir bilgi verilmemiş) bulunan bir cesetle Zyl’in DNA örneklerinin eşleştirileceğini duyurdu.
Zyl’in öldürülmesi değişik çevrelerden değişik tepkiler aldı. Sosyal medyada Zyl’in bir timsah tarafından yenmiş olabileceği ihtimali bile -genel olarak- sevinçle karşılandı ve hattâ “kutlandı”. Bana, haberi Instagram’da duyuranlardan birisi olarak, Instagram tarafından “Topluluk kurallarını ihlal ettiğim gerekçesiyle” paylaştığım ve Zyl haberinin bulunduğu fotoğrafın (Zyl’in öldürdüğü bir kaplanla birlikte çektiği bir fotoğraftı) silindiği bildirildi. Haberin altına yazılan yorumlarda Zyl’in ölümüne sevinenlerin yazdıklarıysa dikkat çekiciydi.
Instagram’ın yalnızca bir “paylaşım alanı” değil aynı zamanda post-modern etiğin inşa alanlarından birisi olduğunu da bu vesileyle yeniden görmüş olduk. Post-modern etik modern, alışılagelmiş ya da klasik etiğin ötesinde ve ondan oldukça farklı dinamiklerle işlemektedir. Benzer tarafları ikisinin de hâlâ insan-merkezli olmaları. Örneğin, insan bedeninin bütünlüğüne yönelik paylaşımlar (parçalanmış bedenler vs) bu etiğe karşı algılanmakta ve yayından kaldırılmakta. Yine benzer şekilde –erotik değil- ama pornografik ögeler de tespit edildiği ölçüde benzer bir uygulamaya maruz kalmakta. Yarım yamalak bir yaşama hakkından başka bir hakkın kendilerine asla tanınmadığı hayvanlar ise dilini anlamadıkları insanların doğrudan ve sembolik her türlü şiddetinin meşrulaştırıldığı bu mecrada da hâlâ bir nesne olarak algılanmaya devam ediyorlar. Av ve avcılığa ilişkin site ve paylaşımların bir “eğlence”, “gurur”, “erkeklik” bağlamında yer aldığı sosyal medya ortamında Zyl’in bir timsah tarafından öldürülmesine verilen tepkinin yarattığı rahatsızlık sözde post-modern etiğin esnekliği ve akışkanlığına ilişkin şüpheleri de doğrular nitelikte. Çoğunluğun çizdiği sınırlar içerisindeki, çoğunluk tarafından onaylanmış herhangi bir paylaşımın (örneğin barbekü paylaşımlarının) kaldırılması talebinin ne kadar absürt bulunacağını söylemeye bile gerek yok. Oysa barbekünün –rahatça yenebilmesi için- bedensel bütünlüğünden koparılmış, farklı formlara büründürülmüş (elips köfteler, sosla bezenmiş parçalar vs) etlerle yapıldığı ve o etlerin hayvan cesedi olduğu gerçeği ortadadır. Kuşkusuz hayvan cesedi/ölüsü yeme/yememe üzerine yapılan tartışmalar devam ediyor. Hayvan ölüsü yemenin kendisinin meşrulaştırıldığı sosyal medyada bu tür paylaşımlar için yapılacak şikayetin kendisi büyük ihtimalle Instagram tarafından tebessümle karşılanacaktır. Oysa Zyl’in haberinde de tıpkı bir barbekü kutlamasında yapıldığı gibi bir timsah acıktığı için “et yemiştir”. Timsahın bir insanın etini yemesiyle, insanın bir hayvanın etini yemesi arasında teknik olarak bir fark yoktur. Bu farkı yaratan kültürel kodlar ve insan-merkezli düşünce tarzıdır. Üstelik hayvanın insan eti yemesi daha asil ve doğal bir fark içerir (“Asil” ve “doğal” kelimeleri, hayvanın davranışlarını tanımlamak için mecburen kullandığım kelimeler. Dilin sınırlarında hareket ediyor olmamızdan kaynaklanan bir sorun. Çünkü hayvan davranışlarını “doğal” olarak tanımlamak yalnızca insanın kendisiyle doğa arasına çektiği o yapay sınır nedeniyle gerçekleşmektedir. “Asil” ise zaten tamamen insanın kendini kandırmasıyla ilgili bir terim). Buradaki fark insanın et yemesinin insan için bir eğlenceye dönüştürülmesi ve hayvanın et yemesinin ise bir ihtiyaç ya da korunma içgüdüsü olması nedeniyledir. İnsanın bir hayvanı avlamasıysa açık bir cinayettir ve et yemenin değerlendirilebileceği etiğin de dışındadır.
Instagram’ın ve benzer sosyal medya programlarının kurmaya çalıştığı etik bu nedenle hâlâ, öncelikle, beyaz-erkek-insan-merkezlidir. Bir insanın (Zyl’in) öldürülmesinin kutlanmasıyla (Ölüm haberlerine verilen tepkiler) bir hayvanın öldürülmesinin kutlanması (Barbekü) arasındaki fark iki kutlamanın da insan tarafından yapılıyor olması ve hayvanların hiçbir şekilde bu iki kutlamaya da dahil olmamalarıdır. Çünkü cinayeti estetize eden tek canlı insandır. Bu zincirde ne Zyl’in katlettiği hayvanların ne de Zyl’i -olasılıkla- midesine indirmiş timsahın etik bir sorumluluğu yoktur. Instagram’ın engellediği şey ise insan-merkezli etiğe olumsuz müdahalenin kendisidir.