Çin’in Diplomasi Açılımı
Çin’in diplomatik açılımları önce ABD’yi ilgilendiriyor. Ve ister istemez, Washington ve Beijing arasında rekabete yeni boyutlar ekliyor.
02.04.2023
“Sıfır COVID” politikası, Çin’in gerek sosyal gerekse de siyasi bakımdan içine kapanmasına neden olmuştu. 2022 sonunda adım adım noktalanan bu politikanın ardından Çin, kapılarını dünyaya farklı biçimlerde açma atılımına girişti. Seyahatler kademeli olarak COVID öncesine dönerken, farklı bir “dışa açılım” da diplomasi alanından geldi. Son haftalarda Çin, Ortadoğu, Avrasya ve Güney Amerika’da ilginç diplomasi hamlelerine imza attı.
İran ve Suudi Arabistan arası arabuluculuk
İlk büyük diplomasi adımı, ülkenin Ulusal Halk Kongresi'nin (NPC) oybirliğiyle Xi Jinping'e üçüncü bir başkanlık dönemi vermesiyle aynı gün; 10 Mart'ta geldi. O gün; Çin'in en üst düzey diplomatı Wang Yi, Beijing’de İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi sekreteri Ali Shamkhani ve Suudi Arabistan'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Musaid el-Aiban ile birlikte sürpriz bir duyuru yaptı. İran ve Suudi Arabistan arasında, 2016’da kopan ilişkiler, Çin arabuluculuğundan yeniden kuruluyordu.
Beijing’deki gizli müzakerelerin ardından varıldığı açıklanan anlaşmanın detayları bilinmiyor. Ancak; The Wall Street Journal'a göre İran'ın Yemen'deki Husilere gizli silah sevkiyatını durdurması anlaşmanın ana öğelerinden.
Mart ayı sonlanmadan da, Suudi Arabistan’dan Şangay İşbirliği Örgütü’ne üye olma kararı da geldi. Son dönemde, Suudi Arabistan’ın ABD ile olan geleneksel işbirliğiyle arasına mesafe koyarken Çin ile yakınlaşmasına bir halka da bu karar oldu. Üstelik de, Beijing-Riyad ilişkilerini kurumsallaştıran bir karar…
Ukrayna-Rusya ateşkesi için barış planı
İran ve Suudi Arabistan’ın yakınlaşmasına köprü olduktan günler sonra Çin, bu sefer de, Ukrayna ile Rusya arasında ateşkes sağlamak gibi bir iddialı hedefe kilitlendi. 20 ve 22 Mart arasında, Çin'in lideri Xi Jinping, 2019'dan beri ilk kez Rusya’yı ziyaret etti. Tam da Xi, Moskova’ya ayak basmadan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında, Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından tutuklama emri çıkarılması, Çin açısından ziyaretin daha da gerilimli başlamasına neden oldu.
“Daha da” diyoruz çünkü, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, Çin’e “rahatsızlık” veren bir dönemin başlamasına neden oldu. Moskova’nın Beijing’in açık desteğini beklemesine karşılık; Çin, uluslararası ilişkilerinde dengeleri sarsmamak için Rusya’ya açık çek vermeyi tercih etmedi. Buna karşılık, ABD ve Avrupa’nın, kendilerine daha da şüpheyle ve hatta Moskova ile Beijing’i eşitlercesine yaklaşması da, Çin’i rahatsız etti. Bu arada, Ukrayna ile diplomatik ilişkileri de işgal öncesi iyi olduğundan ve Kiev de, Beijing’in desteğini beklediğinden, Çin’in “denge oyunu” zorlaştı.
Xi, Moskova ziyaretinde, Rusya-Çin ilişkilerini överken; Vladimir Putin’e fazla methiyeler düzmedi. Buna karşılık Putin, Xi ve Çin’e yönelik övgülerinde daha cömertti. Hatta Putin, Rusya'nın Çin'in gelişimini "biraz kıskandığını" söyledi.
İddialara göre Rusya, Çin'den her istediğini alamadı. Batı, Rusya'dan doğal gaz ithalatını büyük ölçüde durduğu için sevkiyatlardaki boşluğu doldurmayı amaçlayan; Rusya'dan Çin'e doğal gaz taşıyacak “Sibirya’nın Gücü” boru hattı projesinin ilerletilmesi için yeni somut adımlar atılmadı. Xi’nin odağı, daha ziyade Çin'in Ukrayna ile Rusya arasında barış müzakereleri için sunduğu “12 Maddelik Plan”ın uygulanmasını sağlamaktı. Bu konuda, Moskova’nın desteğini (çok gönüllü biçimde olmasa da) aldı.
Güney Amerika’da Honduras kazanımı
Güney Amerika, geleneksel olarak ABD’nin “oyun alanı” olageldiğinden, Çin’in bu kıtada ilişkilerini geliştirmesi, uluslararası ilişkilerde dengeler açısından oldukça önemli sayılıyor. Honduras’ın yeni lideri Xiomara Castro'nun, 14 Mart’ta Çin Halk Cumhuriyeti ile resmî ilişkiler kuracağını açıklaması da, başka bir diplomatik sürpriz oldu. 14 Mart'ta Honduras, yaygın olarak “Tayvan” diye bilinen Çin Cumhuriyeti’ni tanıyordu. Honduras’ın taraf değişitirip; Tayvan ile diplomatik ilişkilerini kesmesi ve Çin ile diplomatik açılıma girişmesi de, Güney Amerika ötesinde de önem taşıyor. 26 Mart'ta, Honduras’ın Tayvan ile ilişkilerini kesmesi sonucu, Taipei merkezli “Çin Cumhuriyeti”ni (Tayvan’ı) tanıyan ülke sayısı 13’e düştü.
Görüldüğü gibi, Çin’in diplomatik açılımları dönüp dolaşıp önce ABD’yi ilgilendiriyor. Ve ister istemez, Washington ve Beijing arasında rekabete yeni boyutlar ekliyor.