Çocuk istismarı ve katıksız kötülük

Çocuk istismarının tesadüf, münferit ve aklî dengesi bozuk birinin yaptığı, basit bir durum olmadığını artık hepimiz görebiliyoruz

ASLI TUNÇ

19.02.2018

Yüzyıllar boyu felsefe ve din tartışmaları iyiliğin ve kötülüğün nereden doğduğu, içimizde nasıl var olup geliştiği üzerine kafa yoruyor. Ancak son yıllarda bilim katıksız kötülüğü anlamak için daha fazla araştırma yapar oldu. Karşısındaki kişinin hissettiklerini anlama çabasının yani empatinin aslında insanın yüreğinde şefkat ve yardımseverlik duygularını tetiklediğini biliyoruz. Bilimsel bulgular şiddet dolu, psikopatik ve asosyal davranış gösteren kişilerin sinirsel dolaşımlarındaki hasarlardan dolayı empati yetilerinin olmadığını göstermekte. Bilim şu sıralar beyindeki bu empati tepkilerini harekete geçirecek yeni tedavi yöntemlerinin peşinde.
 
O denli katıksız bir kötülükle çevrelendik ki işin içine çocuklara karşı taciz ve tecavüz girince insan bu şeytanî eylemlerin nedeni üzerine daha fazla kafa yorma ihtiyacı duyuyor. Benim gibi gündem bağımlısı bir insan için çocuk istismarı haberlerini ruhumda taşımanın çok ağır hâle geldiğini itiraf etmeliyim. Sadece 2018 yılıyla beraber gözümüzü Kanunî Sultan Süleyman Hastanesi’nde ortaya çıkan beş ayda 115 hamile çocuk vakası ile açtık. Üzerinden bir ay geçmemişti ki Adana’da 20 yaşındaki Sedat Keser, bir düğün sırasında üç yaşındaki kız çocuğunu istismar ederken yakalandı, suçunu itiraf etti, sonra da tutuklandı. Hemen ardından Antalya Manavgat’ta bir başka cinsel istismar vakası açığa çıktı. İddiaya göre bir baba kanser hastası eşinin tedavi gördüğü sırada 4,5 yaşındaki öz kızına 1,5 yıl boyunca istismarda bulunmuştu. Gazeteci Ayşe Arman’ın gündeme getirdiği bu olayı adeta midemizde bir yumrukla okuduk.
 
Çocuk istismarının tesadüf, münferit ve aklî dengesi bozuk birinin yaptığı, basit bir durum olmadığını artık hepimiz görebiliyoruz. Gün geçmiyor ki bir yurttan, okuldan, kurstan, hastaneden, mahalleden bir çocuk istismarı haberi duymayalım. Bunun için mevcut uygulamaların ve politikaların tamamen makas değiştirmesi ve cezaların en üst düzeyden uygulanması gerektiği çok açık. İşin vahametini vurgulamak için birkaç veri paylaşmak istiyorum. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun raporuna göre 2017 yılı içinde toplam 387 çocuk cinsel istismara uğramış. İstismarcıların yüzde 66’sı akraba, komşu gibi çocuğun tanıdığı kişiler ve istismarcıların yüzde 9’u çocukla aynı evde yaşıyor. Şiddeti Önleme ve Rehabilitasyon Derneği tarafından hazırlanan rapora göre Türkiye’de son on yılda çocuk istismar vakaları yüzde 700 oranında arttı. Çocuk tecavüzlerinin sadece yüzde 5’i ortaya çıkıyor, yüzde 95’i ise gizli kalıyor.

Medyada ise bu toplumsal çürüme tartışmalı bir şekilde ele alınıyor. İktidara yakın televizyon kanalları ana haber bültenlerinin büyük bir kısmını cinayet, tecavüz, gasp ve çocuk tacizi gibi konulara ayırıyor. Gazetelerde ise bu konular çoktan üçüncü sayfadan genele hattâ manşetlere taşmış durumda. Cinsel istismar haberleri haklı olarak toplumun her kesiminden büyük tepki topluyor. Tabloid ağzıyla haber yapan gazeteler sosyal medyadan farksız yaklaşıyor cinsel istismar haberlerine. Zaten korkunç olan olayları daha da infial uyandıracak söylemlerle sunuyor okurlarına. Özellikle 11 Şubatta Adana’daki olayda 3 yaşındaki mağdur çocuğun fiziksel olarak gördüğü zarara dair paylaşımlar Facebook ve Twitter’da dolaşıma sokuluyor. Daha sonra bu olayın yüzünden küçük kızın öldüğü ve cenaze namazının dahi kılınmadığı yönündeki yalan paylaşımlar sosyal medyayı dolduruveriyor. Boyalı basın da en az sosyal medya kadar hoyrat, teyitsiz haber yapmada fütursuz davranıyor. Sosyal medya yalan dolan ve kışkırtıcı haberlerin yanı sıra şöhretlerin tepkilerinin de dolaşıma geçtiği bir mecra. Örneğin oyuncu Bergüzar Korel Instagram ve Twitter hesabından “Çocuk Susar Sen Susma” kampanyası başlatıyor.

Ülkemizde tüm bunlar yaşanırken dünya haber kanalları Pakistan’ın Kasur kentinde kaçırdığı 6 yaşındaki Zeynep Ensari'ye önce tecavüz edip, ardından boğarak öldüren 24 yaşındaki İmran Ali hakkındaki kararın haberini geçiyor. Pakistan mahkemesinin suçlu bulunan Ali'yi 4 kez idam cezasına çarptırdığını öğreniyoruz. Amerikan televizyon kanalları ise  ABD Olimpik Jimnastik Takımı'nın eski doktoru Larry Nassar’ın 156 atlete tıbbî tedavi bahanesiyle cinsel istismarda bulunduğu davadan naklen yayın yapıyor. Nassar toplam 175 yıl hapis cezasına çarptırılıyor. Sadece Türkiye’de değil dünyada da kötülük girdabı bizi içine çekiveriyor.