Cumhurbaşkanlığı Ömer Halisdemir’i nasıl unuttu?

Halisdemir ve darbecilere karşı çıkan askerlerin unutulması insan hatasından ibaret değil, iktidarın 15 Temmuz’u hatırlama tercihinin sonucu

EFE KEREM SÖZERİ

21.07.2017

15TemmuzEtkinlikleri.com” adresi, 15 Temmuz anma törenleri ilgili içeriklerin yer aldığı bir internet sitesi. Site, ürettiği içeriğin altına “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Himayelerinde” diye not düşmüş, Cumhurbaşkanlığı resmi sitesi de anma programı ile ilgili materyaller için bu adresi kaynak göstermiş. AKP sözcüsü Mahir Ünal ve diğer parti hesapları ile Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Anadolu Ajansı ve büyükelçilikler gibi resmi kurumlar da bu sitenin adresini paylaşmış.
 

 
Yani tüm kurumlarıyla parti devlet 15 Temmuz’u böyle anmak ve anlatmak istiyor.
 
Sitenin içeriğine geçmeden önce, kurulduğu yere dair bir parantez açmak gerekiyor; çünkü o da hikayenin bir parçası. Sitenin bu uzun alan adı, darbenin yıldönümünden sadece 15 gün önce, 30 Haziran 2017 tarihinde “isimtescil.net” şirketi üzerinden kaydedilmiş. İsim Tescil, Abdullah Büyük tarafından “FBS” adıyla (AA’ya göre, “Fetullah Bilişim Sistemleri” olarak) kurulmuş bir şirket. Büyük, 1 Ağustos 2015’te gözaltına alınıp serbest bırakılmış ve Şubat 2016’da Bulgaristan’a kaçarak sığınma talebinde bulunmuştu. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında “FETÖ’nün kasası” olduğu iddia edilen Büyük’ün iadesi istenmiş, ancak bu talep Bulgaristan mahkemeleri tarafından reddedilmişti. Buna rağmen Büyük, 10 Ağustos 2016’da gizlice Türkiye’ye iade edildi. Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov, muhalefetin ve insan hakları örgütlerinin tepkisine cevaben Türkiye’nin Suriyeli mültecileri göndermekle tehdit ettiğini itiraf etmişti. Bu tarihten beri İsimTescil, Kaynak Holding’e atanan kayyumlar tarafından yönetiliyor.
 
Sitenin ardındaki reklam şirketi Arter Ajans ve yapımcısı Hipermedya ise AKP’nin tüm seçim kampanyaları yanında Ulaştırma Bakanlığı’nın yakın dönemdeki bütün büyük projelerinin de tanıtımından sorumlu: 3. Köprü, Marmaray, İstanbul Tüneli, Anadolu Ajansı, Trakya Elektrik Dağıtım… kısaca AKP iktidarı ve ona yakın iş insanlarının tercihi.
 
İşte bu 15 Temmuz hatırasının arka fonunda, iktidarın eski ortaklarından yeni ortaklarına geçişin de hikayesi var. Sitedeki içerik ise bu geçmişle nasıl yüzleşemediğimizin bir abidesi.
 
“Süngü takmış kafir ayakta”
 

 
Site ilk açıldığında, ana sayfadaki Boğaziçi Köprüsü ile ilgili görselin altında Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın İstiklal Savaşı’nı anlattığı Üç Şehitler Tepesi’nden bir bölüm vardı (proje arşivi): “Durduk, süngü takmış kafir ayakta / Bizde süngü yok”.
 
Görseldeki siviller arasında en önde yer alan iki kişi ise Erol Olçok (ortada beyaz gömlekli) ve 16 yaşındaki oğlu Abdullah Tayyip Elçok (arkasında siyah tişörtlü). Olçok ve oğlu darbe girişimini haber alınca Boğaziçi Köprüsü’ndeki direnişe katılmış ve burada zırhlı araç tarafından açılan ateş sonucu hayatlarını kaybetmişlerdi.
 
15 Temmuz’un acısını bu denli kişisel olarak yaşayan bir reklam ajansının, devlet için yaptığı bir projede darbeye katılan Türkiye ordusu askerlerini “kafir” olarak nitelendirmesi, bu anmanın temaları üzerine bir fikir veriyor olmalı. (Arter Ajans bu yazıyla ilgili sorularıma cevap vermedi.)
 
Proje kamuya açıldıktan sonra ise, afişlerde erlerin düşman olarak gösterilmesi, darbeye karşı durmuş ordu mensuplarının unutulması, darbeyi organize edenlerinse afişlerde yer almaması ciddi bir tepki doğurdu.
 

 
İşte bu eleştirilerden sonra Ömer Halisdemir afişi de yapılmış.
 
“15tm-konseptler”
 
15 Temmuz projesi için yapılan ilk afişlere 3 Temmuz’da başlanmış, 7 Temmuz öğleden sonra saatlerinde son hali verilmiş. Ay yıldızlı proje logosu, 6 Temmuz 2017’de üretilmiş. Sitede yer alan Sela adlı ses kaydı ise 5 Temmuz’da oluşturulmuş. Bunları, ilgili görsel ve ses kaydı dosyalarının metadata’sından anlıyoruz. Metadata, bir dosyanın oluşturulma ve en son kaydedilme tarihleri yanında, o dosyanın düzenlendiği bilgisayarın işletim sistemi, kullanılan yazılım, ve hatta kullanıcının ismini dahi öğrenmemizi sağlayabilir.
 
Cumhurbaşkanlığı himayesinde hazırlanan afişler 11 Temmuz’da kamuya açıldığında aralarında Ömer Halisdemir’in afişi yoktu. Çünkü o afiş, 12 Temmuz günü öğle saatlerinde aceleyle hazırlanmış; orijinal afişlerdeki kadar detaya girilmemiş, kullanılan yazı tipi ve stilde farklılıklar oluşmuş.
 
Önce ilk afişlerin anlattığı 15 Temmuz’a bakalım, daha sonra Halisdemir afişleri bunlardan nasıl ayrılıyor onu karşılaştıralım.
 
Gerçek vs destan
 
Sosyal medyada en çok eleştirilen afişlerden biri, fotomuhabir Mustafa Cambaz ve altı sivilin öldürüldüğü Çengelköy’deki olayları tasvir ediyor.
 

 
Aşağıdaki tablo, bu Çengelköy afişinin 3 Temmuz’da saat 15.15’te Mac bir bilgisayarda oluşturulduğunu, 7 Temmuz 14.45’te Windows kullanan bir bilgisayarda son halinin verildiğini gösteriyor. “+03:00” Türkiye’nin de içinde bulunduğu UTC+3 zaman dilimi.
 

 
Çengelköy afişindeki ağlayan asker, 1991 yılında Irak’ta çekilmiş olan şu fotoğraftan kopyalanmış.
 

 
[Görsel: 27 Şubat 1991, Irak. David Turnley / Detroit Free Press]
 
Asker görselinin ABD askeri fotoğrafından kopyalanmış olması Akşam tarafından ABD’ye mesaj veriyor(!) diye savunulmuştu. Fakat, daha önce hükümetin Yeni Şafak’ın ön sayfasından ABD ordusunu darbeci ilan ettiği düşünülürse, bu “gizli mesaj” haberinin çevir kazı yanmasın gazeteciliği olduğu aşikar. Kaldı ki, afişlerdeki diğer tüm elemanlar, 15 Temmuz gecesi çekilen fotoğraflardan kopyalanmış.
 
Çengelköy afişinde solda yer alan sivil kişi, darbe gecesi Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na baskına giden askerlere tepki gösteren bir sivil.
 

 
[Görsel: 16 Temmuz 2016, Ankara, Beştepe. Güven Yılmaz / Anadolu Ajansı]
 
Çengelköy afişinde arkada yer alan tank ise Ankara’da Genelkurmay Başkanlığı önünde arabaları ezerek ilerleyen tankın fotoğrafından kopyalanmış.
 

 
[Görsel: 16 Temmuz 2016, Ankara, Çankaya. Adem Altan / AFP]
 
Ankara Kızılay’da askerlerin teslim alındığı anı betimleyen afiş de farklı yerlerde çekilmiş fotoğraflardan kopyalanan bir kolaj.
 

 
Bu afişte en öndeki asker, Sözcü’den Saygı Öztürk’ün yazısına göre, Sabiha Gökçen Havalimanı’nı kontrol altına almak için Yalova’daki Hava Harp Okulu kampından getirilen öğrencilerden birinin, A.Ö.’nün, TEM Otoyolu Orhanlı girişinde görevli polislerle konuştuğu anın fotoğrafından kopyalanmış.
 

 
[Görsel: 16 Temmuz 2016, 02.57, İstanbul, Tuzla. İsa Terli / AnadoluAjansı]
 
Kızılay afişindeki kamyon aslında Beştepe’ye giden askerleri taşıyan kamyon.
 

 
[Görsel: 16 Temmuz 2016, Ankara, Beştepe. Güven Yılmaz / Anadolu Ajansı]
 
Kızılay afişinde A.Ö.’nün arkasında betimlenen askerler ise Taksim’de halk ve polisler tarafından silah bırakmaya ikna edilen askerler.
 

 
[Görsel: 16 Temmuz 2016, Taksim Meydanı, İstanbul. Arif Hüdaverdi Yaman / Anadolu Ajansı]
 
Taksim’de aynı dakikalarda çekilen bir diğer fotoğraf TRT afişinde kopyalanırken, hem askerleri hem de sivilleri sakinleştirmeye çalışan siyah tişörtlü sivil yerine, gri tişörtlü, askerlere “dur diyen” bir sivil yerleştirilmiş.
 
 

[Görsel: 16 Temmuz 2016, Taksim Meydanı, İstanbul. Arif Hüdaverdi Yaman / Anadolu Ajansı]
 
Hava Harp Okulu öğrencilerinin Orhanlı gişelerindeki bir diğer fotoğrafı ise Atatürk Havalimanı afişinde tankın yanına taşınmış.
 

 
[Görsel: 16 Temmuz 2016, 02.41, TEM Otoyolu Orhanlı Gişeleri, İstanbul. İsa Terli / Anadolu Ajansı]
 
Özetle, bu askerler ABD askeri değil ve afişlerdeki mesaj ABD’ye değil bize veriliyor.
 
Gerçek şu ki, çoğunluğu TSK içinde zorunlu askerlik hizmeti yapan veya öğrenci olarak bulunan bu askerler, 15 Temmuz gecesi pek çok yerde darbeci komutanlarına karşı gelerek ellerindeki tüfekleri halka karşı kullanmayı reddetti, karşısında duran vatandaşları ezmemek için sürdükleri araçları durdurdu, polisle çatışmak yerine teslim oldu. Darbe gecesi İstanbul Valiliği önünde görevlendirilen ve su almak için girdiği markette darbe girişimi olduğunu öğrenip ağlayan er gibi; Basın Ekspres Yolu’nda, Ankara Sıhhıye’de, Malatya’da, Kars’ta; hatta onlarca kişinin öldürüldüğü Boğaziçi Köprüsü’nde bile teslim olan, polislerin ve sivillerin linçten kurtardığı daha nice örnek var.
 
https://www.youtube.com/watch?v=Ag8jbyt6nKE
 
Fakat afişlerdeki destan, egzoza tıkanan tişörtler gibi efsanelerle süslenip halkın bozguna uğrattığı bir orduyu betimliyor. 15 Temmuz’dan bir kurtuluş savaşı, yeni bir ‘kurucu mit’ devşiriyor. Bu destanın imgeleri de, lideri Erdoğan’ın hayatından alıntı.
 
Ama sonuçta iktidarın kurduğu bu destan, gerçek kahramanlıklar karşısında eğilip bükülmek zorunda kaldı.
 
“15tm-yenikonseptler”
 
İlk afişlerin verdiği mesaja gelen eleştirilerden sonra, Ömer Halisdemir afişleri üretilmiş. Reklamcı diliyle “yeni konseptler” 12 Temmuz öğle saatlerinde tamamlanmış.
 
İlk afişlerde verilen mesajdan farklı olarak, Ömer Halisdemir afişinde özne halk değil, bir asker, hedefte ise sırtı dönük, karanlık, apoletli bir darbeci general var. Afişi tasarlayan kişi yer belirtmeyi aceleden unutmuş olsa da, betimlenen olay, Ankara Gölbaşı’nda bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığı’na gelen Semih Terzi’nin Halisdemir tarafından öldürülmesi.
 
Afiş saat 12.19’da kaydedildikten sadece birkaç dakika sonra, projenin sahibi kurum tarafından paylaşılmış. “Asker görünümlü teröristler”e karşı Halisdemir, milletin “kahramanlık destanları”na dahil edilmiş.
 

 
Bu afişin sitede yer alan PDF dosyası, ilk grup afişlerinden bazı farklılıklar içeriyordu; yazı tipleri farklıydı, beyaz fon ve yer bilgisi eksikti. Afişin sonradan yapılmış olabileceğine dair şüphe bundan doğdu. Aşağıda görsel üzerinde bu farklılıkları not düştüm.
 

 
Afişlerin metadata’sından derlediğim bilgileri doğrulamak ve Halisdemir afişinin sosyal medyadaki eleştiriler üzerine mi sipariş verildiğini sormak için, Arter Ajans’ta bu görselleri üreten kişiye e-posta gönderdim. E-postama yanıt alamadım; ancak, gece saatlerinde Halisdemir ve diğer “kahraman askerler”in yeni afişleri siteye eklendi.
 

 
Aşağıdaki tablo, darbe girişimini engelleyen TSK çalışanlarına dair bu afişin 14 Temmuz 2017’de şablon haline getirildiğini, gece 22.05’te tamamlandığını gösteriyor.
 

 
Bu yeni konsept, “kahraman askerlerimiz”, yine projenin sahibi Cumhurbaşkanlığı tarafından, afişin üretilmesinden 6 dakika sonra paylaşılmış.
 

 
Ömer Halisdemir’in ve o gece darbecilere direnirken hayatını kaybeden diğer ordu mensuplarının unutulmuş olması, iktidarın 15 Temmuz’u ordu karşısında kazanılmış bir milli destan olarak kurgulamasından kaynaklanıyor. Bu destana gelen muhalif milliyetçi tepkiler üzerine de önce düşman “kafir”den “asker görünümlü terörist”e, sonra da kahramanlar sivillerden askerlere çevriliyor. Her şekilde, devlet araçlarıyla öldürülenlerin kahramanlık destanı, darbeye olanak veren sebepleri ve siyasi sorumluları örtmek için kullanılıyor. Son bir yılda anılmayan asıl şey bu.
 
“15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü”
 
Geçtiğimiz Ekim ayında AKP mecliste bir kanun teklifi vererek 15 Temmuz’un “Demokrasi ve Özgürlükler Günü” adıyla ulusal bayram ilan edilmesini önermişti. MHP ise bu önergede değişiklik talep etmiş, 15 Temmuz’un “Demokrasi ve Milli Birlik Günü” olmasını istemişti. Günün ruhuna tam bir uyumla, özgürlükler yerini milli birliğe bıraktı; tarihin adını kazananlar yazmış oldu.
 
Reklam ajansının bu projeye verdiği ilk isim de günün resmi adına atıfla “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü”ymüş. Ancak birinci yıldönümünde, darbe girişiminin yerini demokrasiye değil, iktidar için elverişli bir destana bıraktığını söylemek mümkün. “15 Temmuz Destanı”nın asıl hikayesi bu.