Darbeci* generaller nasıl terfi ettirildi?

15 Temmuz sonrası ihraç edilen generallerin çoğu 17-25 Aralık sonrası terfi almış, “FETÖ ile irtibatlı”* olmak şanslarını iki kat artırmış

EFE KEREM SÖZERİ

04.08.2017

 
Meclisin bulamadığı siyasi ayaklar
 
Bu yazının fikri, TBMM’nin 15 Temmuz raporundaki büyük boşluktan doğdu: 15 Temmuz’u oluşturan şartlarda AKP’nin hiçbir suçu ya da kusuru yok muydu?
 
AKP’li milletvekillerinin çoğunluğu oluşturduğu komisyonun raporu (pdf), darbe girişimi hakkında herhangi bir bulguya yer vermeden, doğrudan Fethullah Gülen’in doğumundan itibaren Gülen Cemaati’nin tarihçesiyle başlıyor. En kısa tutulan 2000’li yıllara dair bölümde (sf.63-65) Ecevit’in Gülen’i koruduğu gibi iddialar işleniyor ama bizim bildiğimiz 2000’li yıllar, Türkçe Olimpiyatları’nda “Hocaefendi” için hasret gözyaşları dökenler, TUSKON’da kurdele kesenler, yani Ahmet Şık’ın veciz ifadesiyle, bu yollarda paralel yürüyenler yok.
 
15 Temmuz şartlarını oluşturan Ergenekon ve diğer askeri davalar anlatılırken, bunların Gülen Cemaati üyeleri tarafından orduya egemen olmak amacıyla yürütüldüğü aktarılmış (sf.208); ama bugünkü iktidarın o davaların siyasi alanda savcılığını yaptığı, hatta atadığı özel yetkili savcılarla bu amaca bizzat araç olduğu yok.
 
MİT’in hükümeti Cemaat hakkında uyardığı çeşitli raporlar ve TSK’nin talebiyle alınan ama uygulanmayan 2004’teki MGK kararından bahsedilirken, cümleler gizli özneye sığınıyor; darbenin tek sorumlusu ilan edilen Gülen’in devlet kurumlarındaki etkisinin tek parti iktidarında engellenememiş olması doğal şartlarla oluşan bir talihsizlik gibi yansıtılıyor.
 
Bu çarpıtılmış tarih okuması bir yana; daha bir yıl önce, 15 Temmuz gecesi sivillere bomba atan pilotların, Genelkurmay adına emir yayımlayan darbeci generallerin o görevlere nasıl atandıkları konusunda bile topu taca atmış meclis komisyonu; TSK içindeki personel atama yetkilerine sahip kişilerin de “FETÖ” tarafından yerleştirildiğini, bu yüzden mücadele edilemediğini iddia ediyor (sf.571).
 
Halbuki, 2006’daki Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarında “irtica” gerekçesiyle 17 subay ordudan ihraç edildiğinde, dönemin Başbakanı Erdoğan ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül bu karara şerh koymuşlardı. 2010’a gelindiğindeyse hükümet Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un önerdiği terfi listesine karşı çıkmış ve değiştirtmişti. İşte o değiştirilen 2010 YAŞ listesinden 14 general, darbe girişiminde yer aldıkları gerekçesiyle ordudan ihraç edildiler. Bunlar arasında, Akar’a darbe bildirisini okutmaya çalıştığı iddia edilen eski Koramiral Ömer Faruk Harmancık da vardı.
 
CHP’nin şerhi
 
Meclis raporunda gizlenen pek çok şey CHP’nin 313 sayfalık muhalefet şerhinde yazıyor (pdf). Özellikle raporun “TSK’da erken terfi ve tasfiyeler” başlıklı bölümü, Ergenekon, Balyoz gibi davalardan sonra, AKP’nin orduda erken emeklilik ve hızlı terfi gibi yasal düzenlemeleri geçirerek “FETÖ”nün TSK’yi ele geçirmesine yardım ettiğini anlatıyor (sf.259). Kumpaslarla ordudan atılan Cumhuriyetçi subayların yerine “FETÖ” üyelerinin geçmesi için albaylıktan generalliğe terfi süresi dört yıla, generaller içinde tüm-, or- ve korgeneralliğe terfi süresi üç yıla indirilmiş.
 
15 Temmuz çatı iddianamesinde de dikkat çekildiği gibi, TSK’nin yönetim kademesine son beş-altı yılda atanan generallerin önemli bir bölümü darbe girişiminde rol almış: İddianamedeki bilirkişi raporuna göre 2014 ve 2015 yıllarında tuğgeneralliğe terfi edenlerin yüzde 63’ü darbe girişiminden sonra “[FETÖ]’ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı” olduğu için ordudan atılmış.
 
CHP’nin muhalefet şerhinde, emekli savcı Albay Ahmet Zeki Üçok’un hazırladığı ve son beş yılın YAŞ kararlarında terfi ettirilen generallerin 15 Temmuz sonrasında tutuklanma oranlarını gösteren bir liste de var (sf.73-75). Benzer şekilde, yargıdan ihraç edilenlerin en çok hangi yıllarda görevde alındığı da geriye dönük olarak incelenmiş (sf.93-94).
 
Bu yazının verisi de işte bu listeyi genişletip, aynı yöntemle geriye dönük olarak inceleme amacı taşıyor: 15 Temmuz darbe girişimine katıldıkları ve “FETÖ” üyesi oldukları iddiasıyla ordudan atılan generallerin terfi geçmişleri, darbenin siyasi sorumlularını ortaya çıkarabilir mi?
 
1982 öncesine mi bakalım, 2010 sonrasına mı?
 
Son 17 yılın YAŞ kararlarından derlenen aşağıdaki iki tablo, AKP’nin darbe raporu ile CHP’nin muhalefet şerhinin 15 Temmuz’u nasıl farklı açıkladığını özetleyebilir.
 
AKP, darbe girişimine katılan subayların Harp Okulu’na giriş ve mezuniyet tarihlerini vererek Gülen Cemaati’nin çok eskiden beri bu darbe için hazırlandığını anlatırken, bir yandan da iktidarın basiretsizliğine kılıf uydurmuş oluyor.
 
KHK 668 ile ihraç edilen generallerin özellikle 1982 ve sonrasında mezun olduklarını doğrulayan bu tablo, aslında darbe kadrosunda genç generallerin ağırlıkta olduğunu gösteriyor. 1990 sonrası düşüş ise “FETÖ”ye karşı alınan bir önlemden değil, generalliğe terfi etmek için gereken yaklaşık 26 yıllık hizmet süresinden kaynaklanıyor.
 

 
CHP’nin muhalefet şerhi ise 26 yıl öncesinden ziyade son beş-altı yıldaki terfilere odaklanıyor.
 
Aşağıdaki tablo, hükümetin darbeden sonra ilan ettiği KHK 668 ile “[FETÖ]’ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı” olduğu iddia edilen generallerin son 17 yıl içinde TSK yönetim kademesindeki oranını gösteriyor. Özellikle 2010 YAŞ kararlarından itibaren “FETÖ” oranı hızlanarak artmış.
 

 
Verinin 1999 YAŞ kararına kadar geri gitmesinin nedeni, darbe girişimi ile ilgili olarak suçlanan en üst rütbeli askerlerin, YAŞ değerlendirmesine tabi olduğu (albaylıktan tuğgeneralliğe terfi ettirildiği) yıldan başlamak. Orgeneral rütbesinden ihraç edilen iki generalden YAŞ eski üyesi Akın Öztürk 2000 yılında, 2. Ordu eski komutanı Adem Huduti ise 1999 yılında albaylıktan tuğgeneralliğe terfi ettirilmiş.
 
Bir terfi kriteri olarak “FETÖ”
 
YAŞ kararlarını 1999’dan itibaren derlemek, 2016’daki darbede rol alan ve almayan generallerin kariyer geçmişlerini de karşılaştırma imkanı veriyor. Bu aynı zamanda hükümetin geçmişteki terfi tercihlerini de aydınlatıyor: Generaller arasındaki “FETÖ” oranı nasıl oldu da arttı?
 
27 Temmuz 2016’da yayınlanan KHK 668 ile ihraç edilen general sayısı 149. Yani hükümet 2016 itibariyle TSK’nin yönetim kadrosundaki personelin yüzde 44’ünün “FETÖ” üyesi olduğunu söylüyor. Ancak, yukarıdaki tabloya göre, geçmiş yıllarda “FETÖ” üyesi generallerin sayısı ve toplam içindeki oranı daha azdı.
 
Ordudaki “FETÖ” üyesi subay oranı, Cemaat’in 1980’lerde askeri okullara sızma oranına bağlı olsa da, generaller arasındaki “FETÖ” oranının giderek artmış olması, hükümetin YAŞ kararlarında “FETÖ” üyelerini diğerlerinden daha çok seçmiş, terfi ettirmiş olması anlamına geliyor.
 
2014 ve 2015 YAŞ kararlarında ilk kez (tuğ)generalliğe terfi ettirilen 92 albaydan 58’i (yüzde 63’ü) hükümete göre “FETÖ” üyesiymiş. Hükümeti savunmak için denilebilir ki, o yıl generalliğe terfi şansı olan tüm albaylar arasında “FETÖ” oranı da yüzde 63 seviyesinde olabilir, bu durumda hükümet kimin “FETÖ” üyesi olduğunu bilmeden albayları tuğgeneralliğe terfi ettirdiğinde doğal olarak tuğgenerallerin yüzde 63’ü “FETÖ” üyesi oluyor.
 
Fakat, YAŞ kararlarını geriye dönük olarak incelediğimizde, hükümetin general seviyesindeki terfilerde “FETÖ” üyelerini diğer generallerden daha yüksek oranda terfi ettirdiğini hesaplamak mümkün.
 
2015 YAŞ kararıyla tümgeneralliğe terfi ettirilen 15 tuğgeneralden 8’i hükümete göre “FETÖ” üyesiymiş (yüzde 53’ü). Ama, 2015’te tümgeneralliğe terfi şansı olan (yani dört yıl önce, 2011’de tuğgeneral olmuş olan) generaller arasındaki “FETÖ” oranı yüzde 33’tü.
 
2014 YAŞ kararıyla tümgeneralliğe terfi ettirilen 17 general arasındaki “FETÖ” oranı yüzde 47’ymiş. Ama dört yıl önce tuğgeneralliğe terfi etmiş ve 2014’te tümgeneral olma şansı bulunanlar arasında “FETÖ” oranı yüzde 24’tü.
 
Bu oranların anlattığı vahim gerçek şu ki, “FETÖ” ile mücadelede milat kabul edilen 17-25 Aralık 2013 sonrası imzalanan iki YAŞ kararında bile, “FETÖ” üyesi olan bir generalin, normal bir generale göre terfi etme ihtimali iki katından fazlaymış. Diğer bir deyişle, son beş-altı yılın terfilerinde aranan özellik “FETÖ ile irtibatlı” olmakmış.
 
Eğer tüm bu sayılar sizi yorduysa, aşağıda, oran veya sayı vermeden, 15 Temmuz 2016 darbe girişimine katıldığı iddia edilen generallerin 1999’dan itibaren terfi geçmişlerini görebilirsiniz.
 
Son üstte yer alanlar, o yılın YAŞ kararında imzası bulunan Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Milli Savunma Bakanı. Tank görseli Kara, gemi Deniz, ve uçak Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nı temsil ediyor. Her siyah nokta, o kuvvetin or-, kor- tüm- ve tuğ- general/amiral seviyesindeki birer kadrosu, kırmızıya dönen noktalar ise darbe sonrası ihraç edilen generallerin geçmişte o yıl o rütbeye terfi ettirildiğini gösteriyor.
 

 
Belki iktidarın darbenin siyasi ayağını bulamamasının sebebi aynaya bakamamasıdır?
 
 
* Not: Başlıktaki "darbeci" ifadesi ve yazı içinde geçen “FETÖ ile irtibatlı” vb. olma iddiası hükümete ait, 15 Temmuz 2016 gecesi gerçekleşen darbe girişimiyle ilgili olarak çıkarılan 668 sayılı Kanunun Hükmünde Kararname ile ordudan ihraç edilen ve yargı kurumları tarafından tutuklanan şüphelileri kapsıyor. Bu kişilerin hükümeti askeri darbeyle devirme girişimi suçunu işleyip işlemedikleri veya bir örgüte bağlı olup olmadıkları ancak bağımsız mahkemelerce hükme bağlanabilir. Son bir yılda ortaya çıkan bilgiler ve sanıkların mahkeme ifadeleri, darbe girişimine katılan tüm ordu mensuplarının Gülen Cemaati üyesi olduğu iddiasını çürütür nitelikte; kariyerlerini ülkeyi savunmaya adamış binlerce insanı kendi halkına karşı silah kullanmaya götüren gerçek sebepler bundan çok daha karışık olmalı. Fakat bu araştırma açısından, hükümetin “darbeci=FETÖ” iddiasının ayrı bir anlamı var, çünkü terfi ettiren ve itham eden iktidar aynı. Darbeciler “FETÖ”cüyse, “FETÖ” oldukları için terfi ettirildikleri gerçeğiyle yüzleşmek gerekiyor.