Deniz Poyraz Davasından Eren Keskin Davasına

Asıl sorun, Onur Gencer’in sosyal medyada muhalif, Kürt bireyleri araştırıp adreslerini bulması, hedef seçmesi ve bunu ifadesinde belirtmesidir.

ASLIHAN GENÇAY

27.02.2023

Deniz Poyraz davasında eksik kalanlar
Onur Gencer, Deniz Poyraz’ı İzmir HDP il binasında 17 Haziran 2021’de öldürdü. Bunu hepimiz biliyoruz. Bilinmeyen ve tartışmalı olansa bu cinayet adli bir vaka mıydı, yoksa hedefi ve siyasi arkaplanıyla Anayasal bir suç kapsamına mı girmekteydi?
 
Dosya savcısının hazırladığı iddianameye bakarsak, ortada Martin Scorsese’nin kült filmi Taxi Driver’daki Travis Bickle’ınkine benzer bir cinayet var. Lakin sadece iddianamedeki verileri incelediğimizde dahi taşlar yerine oturmuyor.
 
Mesela soralım; Onur Gencer’in hedefi kimdi? Deniz Poyraz mı, yoksa HDP mi? İfadesine göre, o gün parti binasında kim varsa öldürecekti Gencer. Peki, o zaman bu cinayeti adli bir vaka olarak değerlendirebilir miyiz?
 
Deniz Poyraz davası; kamuoyuna mal olmuş, hepimizin soru sorma, düşüncemizi ifade etme hakkımızın bulunduğu bir kapsamdadır. Deniz Poyraz cinayeti ise, sonuçlarıyla tüm toplumu korku ve endişeye iten, yasal bir siyasi partinin varlığına, örgütlenme ve siyaset yapma hakkına, yani Anayasa’ya karşı da yapılmış bir eylemdir. Hâl böyleyken, iddianameyi okuduğumuzda sadece tasarlanmış adli bir cinayetten bahsedildiğini görmekteyiz maalesef.
 
Dinlenen onlarca tanık ve Gencer’in hayatına dair ortaya çıkan gerçeklerden hareketle hukukçu olmayan benim gibi bir insan dahi şunları görebilir:
 
1) 2020-2021 yılları arasında Suriye Menbiç’te sağlık görevlisi olarak bulunan Gencer’in hayatı, bu görevden sonra komple değişiyor. Nasıl mı? Lüks otellerde farklı kadınlarla konaklamak, poligonlarda yüksek ücretler ödeyerek atış talimleri yapmak, silah ruhsatı edinerek silah satın almak, istediği her yere taksiyle giderken uğradığı her mekânda da taksiyi kapıda bekletmek, lüks otomobillerle fotoğraf çektirmek, kısaca çalışmadan yüklü miktarda para harcamak gibi diyebiliriz. Soralım o zaman: Hangi devlet memuru böyle bir hayat yaşayabilir ya da yaşıyor?
 
2) Onur Gencer ifadesinde, HDP binasına saldırmaya giderken, tutuklanacağını bildiğinden bir çanta hazırlayıp içine kıyafet vs. koyduğunu, cezaevi için hazırlık yaptığını söylüyor. Hangi adli cinayet vakasında yargılanma ve cezaevi için böylesi bir hazırlık yapıldığını gördük?
 
3) Gencer, istihbarat ve keşif için HDP İzmir il örgütünün bulunduğu binaya defalarca gittiğini, hatta dikkat çekmemek için binadaki bir dil kursuna kayıt yaptırdığını da anlatıyor. Bakın şu işe, tam bir sıradan adli cinayet!
 
4) Bu çok önemli: Onur Gencer, yine ifadesinde açık açık belirttiği üzere; sosyal medyada HDP’yi destekleyen Kürt ve muhalif bireylerin hesaplarını araştırıyor, adreslerini tespit edip onları tehdit ediyor ve saldırıda bulunmak istiyor. Düşünün, bugün sosyal medyada size “kanınızı akıtacağım” diyen herhangi biri, ya ertesi gün evinizi bulup bu saldırıyı gerçekleştirirse? O vakit bu dava, sadece adli bir cinayet dosyası olmaktan öte, muhalif tüm bireylerin can güvenliğinin her an tehdit altında olduğunu da göstermektedir.
 
5) Yine Onur Gencer’in evinde Nokia 1280 model bir cep telefonu bulunmasına, bu tür telefonların suç örgütleri arasında yaygın kullanımının bilinmesine rağmen dijital araştırmalarda Nokia 1280’deki kayıtlara dair herhangi bir veri görülmüyor.
 
6) Ayrıca ortada birden çok şüphe mevcutken katil Onur Gencer, sadece bir gün gözaltında tutuluyor.
 
Tabii uzatabiliriz bu listeyi ama özetleyelim; saydıklarım ve daha birçok veri, Onur Gencer’in sadece bir Travis Bickle olmadığına, hazırlığı yapılmış, bütçe ayrılmış organize bir planın parçası olabileceği iddialarına da kaynak oluşturuyor.
 
Savcı mağdurlara dava açar mı?
Fakat ne oldu? Gencer, sadece tasarlayarak işlenmiş adli bir cinayetten yargılandı. Bu yargılama sırasında Gencer, hem duruşmalara katılan izleyicileri hem de mahkeme başkanını “Emekliliğini rahat geçiremezsin Cevdet” demek suretiyle tehdit etti. Gencer’e tehditleri kapsamında hiçbir soruşturma açılmazken, Deniz Poyraz’ın babası müşteki Abdullah Poyraz’a, bir baba olarak acısını haykırdığı için terör propagandası yapmaktan soruşturma açıldı. Acılı baba bu suçlamadan beraat etse de sonuç, yaşanan hakkaniyetsizliği ortadan kaldıramadı.
 
Ayrıca Onur Gencer tasarlayarak adli cinayetten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı fakat bu ceza; cinayetin arkaplanının, siyasi ayağının, Anayasa’ya aykırı boyutunun ve bir siyasi partiyi hedef alan kapsamının araştırılmaması nedeniyle kamuoyunu tatmin etmedi.
 
Eren Keskin yine ve yeniden yargılandı
Hâl böyleyken savcı şunu bilmeliydi ki Deniz Poyraz dosyası gibi kamuoyuna mal olmuş, tüm gelişmelerin pek çok kişi ve kurum tarafından takip edildiği davalarda, savcı da, hâkim de, avukatlar da eleştiri ve sorulara açık olmalıdır. Lakin olaylar bu şekilde gelişmedi.
 
Davayla ilgili gelişmeleri aktaran “Deniz Poyraz Davası” adındaki Twitter hesabından paylaşılan; "Saldırının ve cinayetin aydınlatılması için etkin soruşturma yapmayan, delillerin karartılmasını sağlayan, tetikçi dışında gerçek faillerin ortaya çıkarılmasını engelleyen soruşturma savcısı, Deniz Poyraz'ın acılı babası hakkında propaganda suçlamasıyla dava açtı” iletisini, İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı ve davayı takip eden hukukçulardan biri olan avukat Eren Keskin’in de kendi hesabında paylaşması, savcı tarafından “suç” sayıldı. Hem “Kamu görevlisine hakaret ettiği” hem de "Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterdiği” iddiasıyla Keskin’e dava açıldı.
 
Bu davanın ilk duruşması, geçtiğimiz hafta 23 Şubat 2023 günü, İzmir 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Keskin, duruşmaya İstanbul Anadolu Adliyesi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden bağlandı.
 
Savunmasında ise;
“Deniz Poyraz davasında sanığın FETÖ PDY ile ilişkisinin olup olmadığı araştırıldı fakat avukatların böyle bir talebi olmamıştı. FETÖ PDY, devlet için kullanışlı, her türlü suçu yükleyecekleri bir örgüt konumunda.”
“Oysa ben sanığın ülkü ocakları ile bağlantısı olduğunu ve bu suçun orada planlandığını düşünüyorum. Sinan Ateş cinayetinde de benzer bir organizasyonu görmekteyiz. Böylesine önemli bir suikastta sanık sadece bir gün gözaltında tutuldu ve cinayetin örgütlü bir suç olup olmadığına dair hiçbir araştırma yapılmadı.”
“Savcıyı hedef göstermedim ki zaten hedef göstermenin ne olduğunu bir avukat olarak çok iyi biliyorum. Ben sadece hukuki bir eleştiri yaptım” dedi.
 
Keskin’in avukatları Jiyan Kaya ve Jiyan Tosun da Keskin’in paylaşımında suç unsuru bulunmadığını söylemelerine rağmen, esas hakkındaki mütalaasını sunan savcı, Keskin'in "Kamu görevlisine hakaret" suçundan beraatını isterken, "Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek" suçundan cezalandırılmasını talep etti. İkinci duruşma 1 Haziran 2023’te yapılacak.
 
Keskin, yine ve yeniden hedef oldu
Anlamıyoruz, anlamakta güçlük çekiyoruz: Yasal, legal bir sosyal medya platformunda Deniz Poyraz davası savcısını hukuken eleştiren bir tweet’i retweet etmek, nasıl oluyor da bu savcıyı terör örgütlerine hedef göstermek sayılabiliyor?
 
Eren gibi karıncayı incitmeyen, terörün ve şiddetin her türüne karşı duran, insan hakları mücadelesiyle uluslararası ödüllere layık görülen, en sahipsizlerin en zor, karanlık ve yalnız anlarında, çıkarsız hesapsız yanlarında olan bir kadın, neden savcıyı terör örgütlerine hedef göstersin? Ya da bundan Eren’in ne gibi bir çıkarı, kazancı olabilir? Evet, neden yapsın?
 
Herhangi bir terör örgütü, Twitter’da dolaşıp insanların paylaşımlarından kendine vazife çıkaracaksa eğer, tüm sosyal medyanın yasaklanması gerekmez mi?
 
Tam da burada görülmesi gereken; asıl Onur Gencer’in sosyal medyada muhalif ve Kürt bireylerin hesaplarını araştırarak adreslerini bulmasına, onları tehdit etmesine, hedef seçerek onlara saldırmak istemesine ve hepsini ifadesinde belirtmesine rağmen, dava sürecinde bu konunun üzerinde durulmamasıdır.
 
Öte yandan da Deniz Poyraz cinayetinin siyasi ayağının bulunduğunu ve arka planının araştırılması gerektiğini açık açık her platformda ifade eden bir hukukçunun, Eren Keskin’in, “terör örgütlerine savcıyı hedef gösteren” bir konuma indirgenerek kriminalize edilmesidir.
 
Hiç kimse kusura bakmasın ama Keskin’e açılan bu dava, asıl Eren Keskin’i, Onur Gencer gibilere hedef göstermektedir.
 
Yanlıştan dönülebilir
Yakın zamanda işlenmiş bir Sinan Ateş cinayeti ve bu cinayetin tetikçilerinin bağlantıları söz konusuyken, Onur Gencer’in profili, Ateş cinayetinin tetikçi profillerine uygunken, iki dosyada da yapılan keşifler ve işlenen cinayetler benzerlik göstermekteyken ve Keskin, Deniz Poyraz cinayetinin ülkü ocaklarıyla bağlantılı olduğunu söylerken, normal bir hukuki işleyişte bu iddianın araştırılması gerekmez miydi? Ama yok, tersine yine ve yeniden Eren hedef gösterildi.
 
Eren’i yakından tanırım. Araba altında ezilen bir yavru kedi için döktüğü gözyaşlarını, davalarına baktığı mağdur kadınları -ki birkaçıyla görüştüm- kimse onlara inanmazken karanlıktan nasıl çekip aldığını bilirim.
 
Ayrıca yoğun abluka ve saldırı altındayken, en yalnız, yalıtılmış olduğum bir dönemde, hesapsızca ve korkusuzca benim de yanımda durduğunu, sanki özablammış gibi beni sahiplendiğini de bilirim.
 
Hiçbir güç beni ve Eren Keskin’i az da olsa tanıyan hiç kimseyi, onun bir savcıyı terör örgütlerine hedef gösterdiğine inandıramaz ki zaten hiçbir somut delil, veri de yok ortada.
 
Aksine şu anda ortadaki tek şey, Eren Keskin’in can güvenliğinin tehdit altında olması ve bizlerin onun için duyduğumuz endişedir.
 
Şimdi kendi adıma Adalet Bakanlığı’ndan beklentim, bu yanlışın düzeltilmesi, belki de fazla düşünülmeden, tarafsızlıktan uzaklaşılıp öfkeyle açılan bu davanın düşürülmesi, ayrıca Deniz Poyraz davasının siyasi ayağının da artık mercek altına alınmasıdır.