Dev şirketler: 0-İnternet aktivistleri: 1

Evet, ağ tarafsızlığı (net neutrality) için verilen mücadelede skor şimdilik böyle…

ASLI TUNÇ

09.03.2015

 
Şubatın son günlerinde biz yine kısır politik gündemimize gömülmüşken, ifade özgürlüğü ve internet alanında önemli bir haberi atladık. İnternetin herkesçe adil ve eşit bir şekilde kullanılmasını hedefleyen Ağ Tarafsızlığı (Net Neutrality) kavramı bağlamında ABD’de önemli gelişmeler oldu. Bu tartışma gelecekte de çok karşımıza çıkacağı ve küresel etkileri olduğu için sizlerle paylaşmak istedim.
 
Önce işin ilk nasıl başladığına  gidelim. 2005 yılında ABD’nin en büyük servis sağlayıcısı AT&T’nin CEO’su kalkıp, Google ve Yahoo gibi internet içeriği sağlayıcılarına neden bedava hizmet verdiğini anlamadığını söyleyince olan oldu ve büyük bir tartışma başladı.
 
İnternet malum devâsâ bir ağ aslında. Prensip olarak tüm veriler bu ağ üzerinden ayrım gözetilmeksizin ve eşit hızla iletilmeli. Ancak yıllar içinde internet teknolojisi geliştikçe içerik çeşitlendi, veri gereksinimleri birbirinden farklılaştı. Bunun sonucunda da AT&T gibi servis sağlayıcılarda, “biz enayi miyiz? neden altyapımızı bedava sunuyoruz?” düşüncesi uyanmaya başladı. Zaman içinde bazı servis sağlayıcılar işbirliği yaptıkları içerik sağlayıcılara öncelik tanıyıp, kâr marjlarının az olduğu şirketlerin verilerini taşırken hizmeti yavaşlatma eğilimine girdiler. Bu kuşkusuz internetin tüm kurulum ilkesine ters düşen bir tutumdu.
 
Son on yılda bu tartışma kimi zaman alevlenerek kimi zaman sönerek sürdü gitti. Düzinelerce akademik çalışma yapıldı, ABD’de yeni iş modellerinin gelişmesi için argümanlar ortaya atıldı.  Bu arada Avrupa Birliği ülkeleri de bu tartışmalardan etkilendi. 2009’da ek maddeler ile AB ülkeleri Ağ Tarafsızlığı’nı güvence altına aldı. Türkiye yasal düzenleme yapmamasına karşın Bilgi Teknolojileri ve İletişimi Kurulu 2012 yılında, bazı dosya paylaşımlarını ve video sitelerine erişimi yavaşlatıyor gerekçesiyle TTNET aleyhine para cezasına hükmetti. Bu da bize bu konuda Türkiye’nin duruşu hakkında umut verdi.
 
Şimdi gelelim son ayların tartışmasına. Obama 2014’ün Kasım’ında Amerika Federal İletişim Komisyonu’na (FCC) Ağ Tarafsızlığı lehine ve açık internetin korunması yönünde kalıcı yeni bir düzenleme yapması talimatı verdi. 26 Şubat’ta ise düzenleme yapılması kararı FCC’de oylandı ve 3’e 2 oyla kıl payı kabul edildi.
 
Kısaca, Ağ Tarafsızlığı kavramı ABD'de kablolu, kablosuz veya mobil cihaz üzerinden internet hizmeti sunan şirketlerin, tüm internet sayfaları ve içeriklerine aynı koşullar altında erişim hakkı sunmasını şart koşuyor. Diğer bir deyişle, şirketler değişen durumlarda hizmet bedeli alamayacak, internet hızını değiştiremeyecek ve veri akışına müdahale edemeyecek.
 
Bundan böyle internet hizmeti sağlayıcıları, kullanıcılarına daha iyi bağlantı sunabilmek adı altında içerik sağlayan firmalarla anlaşma yapamayacak ve ayrıcalıklı hizmet arayışı son bulacak. Bu karar özünde internetin bundan böyle Amerika'da elektrik, su, doğalgaz gibi bir kamu hizmeti olarak değerlendirileceğini söylüyor.
 
Bu kararın geçmesinde sivil toplum örgütlerinin ve ifade özgürlüğü savunucularının rolü çok büyük. Beyaz Saray önünde aylarca protesto edip Ağ Tarafsızlığı konusunu gündemde tutma çabası,  toplanan 4 milyon imza, sosyal medya üzerinden örgütlenmeler sonunda meyvesini verdi diyebiliriz. Aktivistler sonuçtan çok mutlu. Ne de olsa bundan böyle ifade özgürlüğü güçlenecek, haksız ücretlendirme uygulamalarının önüne geçilecek, açık ve özgür internet yeniliği artıracak, fikirlerin yayılmasını kolaylaştıracak ve bu ortam internet servis sağlayıcıları arasında rekabeti artıracak.
 
Bu karardan hiç memnun olmayanlar da var tabii. FCC’de karşı oy kullanan Cumhuriyetçi Parti temsilcileri yeni kuralların gereksiz olduğunu ve hükümetin müdahalesine kapı açtığını savunuyorlar.
 
ABD’nin en büyük telekomünikasyon şirketlerinden Verizon da Twitter üzerinden homurdanmadan edememiş. Verizon’ın üst düzey yetkilisi Michael Glover, “'internet hizmet sağlayıcılarının çağ dışı kararlara maruz bırakılmasının tüketiciler, yenilikçiler ve yatırımcılar için belirsizlik dolu bir süreç başlatacağını” yazmış.
 
Amerikan kablolu TV devi Comcast’in, şirketlerin kontrol ettiği bir internet ortamı için 750 milyon dolardan fazla lobicilik faaliyeti yaptığı düşünüldüğünde internet aktivistlerinin FCC ofisine ilettiği milyonlarca e-mail, telefon, yorum ve yılmadan yapılan protestoların değeri sanırım daha çok anlaşılabilir. Şimdilik son durum şu: Dev şirketler 0 – İnternet aktivistleri 1. Bildiğiniz gibi bu mücadeleler öyle kolay kazanılmıyor, keyfini sürelim.