Dijital Dönüşüm ve Gazetecilik için Yeni İş Modelleri (2)
Yeni teknolojilerin medyanın gelir, etki ve erişim olanaklarını nasıl değiştirdiğini yan okumalarla irdelemeyi sürdürüyoruz…
27.01.2015
Araya başka sorumluluklar girdi ve ilk yazının ardından epey zaman geçmesine neden oldu. Umarım bundan sonra fazla ara açılmadan devam edeceğim.
Salwen ve arkadaşları, 2000’li yılların başında iş modeli olarak akla gelen iki şey olduğunu söylüyorlar: abonelik ve reklam gelirleri. Oysa artık daha sofistike arayışlar devam ediyor…
Mobilleşme ve küresel kitlelere seslenme
Dayo Olopade yazısında okuyucu pazarında durağanlaşma ve hatta gerileme yaşayan gazetelere birbiriyle yakından bağlantılı iki hedef sunuyor: Mobile öncelik vermek ve küresel bağlamda yeni okuyucu kitlelerini hedeflemek.
Özellikle gelişmekte olan piyasalarda yeni dijital haber tüketicilerinin ortaya çıktığını gören birçok medya kuruluşu çoktan hedefini genişletmiş bile. Quartz ve The Huffington Post 2014’te Hindistan’da operasyonlarını başlatmış. Politico Avrupa’ya odaklanıyor. BuzzFeed ise Nairobi, Lagos ve San Paulo’dan muhabirlerle anlaşıyor. The New York Times bazı editörlerini uluslararası okuyucu kitlesini artırmak için görevlendirirken The Wall Street Journal da 125 yıl sonra Afrika büroları açmaya karar vermiş.
Bu yeni piyasaların ki – burada söz konusu olan bir milyar yeni haber tüketicisi – ilk olarak mobille tanıştıklarını belirtmek gerek. Gelişmekte olan piyasalara açılış doğrudan mobil üzerinden olacak. Akıllı telefon ve tabletlerin hızla ucuzluyor oluşu bu süreci daha da hızlandıracak.
Tabii yukarıdaki yaklaşım biraz Amerika merkezli. Yine de dünyanın başka yerlerinde benzer ipuçları var. Türkiye üzerinden düşünecek olursak, mobil odaklı bir yayıncılığın genç ve artan kullanıcı kitlelerinini kazanma şansı az değil. Profesyonel gazetecilik önemli hamleler yapabilir. Türkiye’de çoğu internet haber sitesi mobile duyarlı web dizaynını bile halletmiş değil – ki burada kastedilen yalnızca teknik değil, aynı zamanda mobil eksenli içerik üretmek.
Ayrıca Türkiye daha doymuş bir pazar değil haber endüstrisi açısından. Yukarıdaki medya kuruluşlarından farklı olarak Türkiye’deki ana dil Türkçe. Ama ileri görüşlü bir hamleyle Türkiye merkezli yayın kuruluşları İngilizce yanında, bölge dilleriyle de yayın yaparak Türkiye dışına da yayılabilir.
Burada bahsedilen strateji belki doğrudan gelir getirmiyor ama sektörel hakimiyet gelir elde ediminde önemli olacak şüphesiz ki.
Haber Kuruluşları ve AR-GE
Haber kuruluşları giderek artan tempoyla mücadele etmeye çalışırken, Araştırma-Geliştirme çabalarını da daha fazla ciddiye almaya başladılar. Burada kastedilen araştırmacı gazetecilik değil, üniversitelerle ve benzeri kuruluşlarla sektörel inovasyonlar için girişilen ortak araştırmalardır. Facebook ve Google gibi internet devleri başından beri araştırma fonlaması yapıyorlar. Ama geleneksel olarak haber kuruluşlarının Ar-Ge’ye ayırdığı pay çok sınırlı kalmıştır.
Yeni medya döneminde araştırmaya önem verilmeye başlıyor. The New York Times bu konudaki en iyi örneklerden. Geçen yıl içinde The American Press Institute’den Tom Rosenstiel ile Louisiana State University’den Jack Hamilton bir çalışma grubu oluşturmuş. Sektör liderleri ve akademik çevrelerle araştırma odaklı işbirlikleri artacak.
Bu AR-GE çalışmalarına örnek olarak MIT (Massachussetts Institute of Technology) Lab’da gerçekleşen bir gazetecilik hackathon’u örnek verilebilir. Burada gazeteciliğin geleceğiyle ilgili somut fikirler tartışılırken [5 temel gözlem: 1) Öncelik mobilde; 2) Haberin atomize hale getirilmesi; 3) Google Glass vb haber için yeni dağıtım ve iletim biçimleri; 4) Okuyucular için: araç mesajı biçimlendirir; 5) Haber merkezleri için: araç mesajı biçimlendirir] bir taraftan da ihtiyaçları karşılayacak birçok mikro uygulama sunulmuş…
Devam edecek…