Ekonominin genel dengesi 2025

Türkiye orta vadede de ulusal tasarruf oranını yüzde otuza çekmelidir kanımca ama bunun için önümüzde bazı istatistiksel eksikliklere bağlı politika sorunlarımız ve bazı alışkanlıklarımız var

ESER KARAKAŞ

20.02.2025

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının sitesinde ekonominin ve kamu kesiminin 2025 (program) genel denge tabloları var.

2025 için gayrisafi yurtiçi hasıla tahmini 61 trilyon 540 milyar TL; aktaracağım tüm büyüklüklerde milyar TL’nin altındaki büyüklükleri yuvarlayarak veriyorum.

OVP (Orta vadeli program) 2025 sonu için dolar kurunu 42 TL olarak öngörüyor ama yabancı bankalar, ülke içi piyasa aktörleri 44 TL olarak öngörüde bulunuyorlar; sene sonu dolar kuru tahminini 43 TL olarak alırsak dolar bazında milli gelir 1 trilyon 431 milyar dolar olacak gibi duruyor ama burası Türkiye, enflasyon ve kur hesaplarının hangi oranlarda gerçekleşeceği hep bir belirsizlik içindedir.

Böylece, kişi başına gelirin de 16 bin doları biraz aşacağı tahmin edilebilir, ama bu 16 bin dolar kişi başına gelir ne kadar gerçekçi, bu da başka bir soru.

Genel denge hesaplarında toplam tüketim talebi (43 trilyon 961 milyar TL) ve toplam yatırım talebini (18 trilyon 320 TL) topladığınızda (stok değişimini ihmal ediyorum) 62 trilyon 282 milyarlık yurtiçi toplam talebe ulaşıyorsunuz.

Bu büyüklükten net mal ve hizmet ihracat hacmini (-741 milyar TL) düştüğünüzde, ihracat 16 trilyon 384 milyar, ithalat 17 trilyon 126 milyar, 61 trilyon 540 milyar TL’lik GSYH’a ulaşıyorsunuz, bu büyüklüğün dolar karşılıklarını yazının başında aktarmış idim.

GSYH’ya net faktör gelirleri ve dış alem transferlerini (-,+) ilave ettiğinizde gayrisafi yurtiçi harcanabilir gelir kavramına ulaşabiliyorsunuz: 61 trilyon 070 milyar TL.

Bu toplam harcanabilir gelirin 6 trilyon 823 milyar TL’si kamu harcanabilir geliri, 54 trilyon 254 milyar TL’si ise özel harcanabilir gelir.

Kamu tasarrufu 594 milyar TL, özel tasarruf ise 16 trilyon 522 milyar TL.

Buradan da böylece ulusal tasarruf hacmine ulaşıyoruz, 17 trilyon 116 milyar TL.

Toplam tasarrufu GSYH’ya böldüğünüzde ise ulusal tasarruf oranımızın yüzde 27 olduğu görülüyor.

Bu yüzde 27’lik ulusal tasarruf oranının yorumu, analizi çok zor bir iş, bu orana tekabül eden sürdürülebilir, istikrarlı bir büyüme oranımız yok maalesef; Türkiye orta vadede de ulusal tasarruf oranını yüzde otuza çekmelidir kanımca ama bunun için önümüzde bazı istatistiksel eksikliklere bağlı politika sorunlarımız ve bazı alışkanlıklarımız var.

1980’lerin ikinci yarısında doktora yaparken ülke tasarruflarının kamu-özel tasarrufları olarak ayrıştığını ama özel tasarrufların ne kadarının kurumlar ne kadarının kişisel tasarruflar olduğunu hesaplamadığımızı görmüştüm ve bu veri eksikliği sıkıntı yaratmış idi.

O tarihlerde bile yaklaşık tüm dünya ülkelerinde özel tasarrufların kurumsal-kişisel ayırımının  bilinmesine rağmen bizde bilinmemesi, verilmemesi ilgimi çekmiş idi, bugün hâlâ bu ayırım netleşmedi, özel tasarrufların kurumsal-kişisel ayırımını bilmiyorsak tasarruf maksimizasyonu yapmak isteyenlerin enstrüman seçimi için sıkıntıya düşeceği çok âşikardır.

***

Ekonominin genel denge tablolarında vergi gelirleri gözükmez, başka bir resmi tablodan 2025 vergi gelir tahmininin 11 trilyon 50 milyar TL olduğunu görüyoruz.

Böylece 2025 senesinde vergi gelirlerinin GSYH’ya oranının (vergi yükü) yüzde 17.9 olacağını öğreniyoruz.

Bütçe gelirleri içinde vergi gelirleri temel büyüklük, kamu hizmetlerinin nicelik ve niteliğini de vergi gelirlerinin GSYH içindeki payı belirliyor kaçınılmaz olarak.

Ancak, Türkiye gibi yaklaşık 20 milyon çocuk ve gencin eğitim süreçlerinde olduğu, 85 milyon nüfuslu ülkemizde sağlık hizmetinin mutlaka iyileştirilmesi gerektiği gerçekleri bu vergi yükünün çok düşük bir vergi yükü olduğunu bize gösteriyor.

60 trilyon TL’yi aşmış bir milli gelir seviyesinde Türkiye’nin mutlaka çok daha fazla vergi toplaması ve bu artan vergiyi de çok ağırlıklı olarak eğitim, sağlık, konut ve adalet gibi kamu hizmetlerine yönlendirmesi gerekiyor.

Bu aşamada da önümüze çıkan temel sorun vergi yükünü artırma mecburiyeti ve sürecinde ekonomik etkinliği çok bozmayacak ve gelir bölüşümünde adaleti gözetecek enstrümanların ve yöntemlerin kullanılması konusu.

Kolay iş değildir ama yapılabilir, ilk iş ise gelir vergisinde stopajı sadece bir vergi güvenlik önlemine indirgemek, her vatandaşın, her seçmenin istisnasız gelir beyannamesi vermesi ve bu beyannamede gelir vergisi kanunundaki yedi gelir unsurunu beraber göstermesi lazım, farklı gelir unsurlarına farklı oran uygulamak isterseniz de bu son derece basit bir teknik detaydır.

Beyan yoluyla alınan gelir vergisinin toplam vergi gelirleri içinde payı binde bir mertebesindedir ve bu bizim mali sistemin aslında bir mali sistem olmadığının göstergesidir.

Genel denge tablolarından nerelere geldik…

Etiketler: ,