Eskimeyen bir yöntem: toplu SMS gönderme

Politik partiler kampanya sürecinde dünyanın her tarafında potansiyel seçmenlerine toplu mesaj atmaya bayılıyor

ASLI TUNÇ

09.06.2018

Hayatımıza zorla giren herhangi bir unsurun etkili olabileceğine olan inanç beni daima dehşete düşürmüştür. Zorla izletilmeye çalışan reklamlar, beyin dalgalarına hitap ederek yaratılmaya çalışılan algılar, izinsiz cep telefonlarınıza gönderilen kısa mesajlar, mütecaviz pazarlama taktileri, yırtıcı propaganda yöntemleri derken yaşantımızı işgal eden bu toplumsal, siyasal ve ticari stratejileri nasıl anlamlandırmalıyız?
 
Sosyal medya çağında cep telefonlarına yollanan toplu kısa mesaj kullanımının hâlâ etkin olduğuna ilişkin sayısız makale ve araştırma var. Bunlar hem siyasal iletişim hem de ürün ve hizmet pazarlama alanlarında yapılmış. Bu makaleleri hayret içinde okurken önce bizim toplu SMS serüvenimizi sonra da dünyadaki başarılı ve başarısız örneklerini sizlerle paylaşmak istedim.
 
SMS (Short Message Service) hizmeti cep telefonları ile birlikte hayatımıza girdi. Önceleri bu hizmeti sadece mobil operatörler sağlıyordu ve kullanıcılar bu servisi  sadece tanıdıkları kişilere kısa yoldan ulaşmak için kullanıyordu. 1990’ların ortasında tanıştığımız bu hizmette henüz ticarî kaygı yoktu ve telefon numaralarımız henüz şirketlerle paylaşılmıyordu. Zaten 1995 yılında yani ilk SMS’ler cep telefonlarımızla buluştuğunda mesaj atmak öyle ucuz bir şey de değildi. Ancak özel durumlarda kısa mesaj atmayı tercih ediyorduk.
 
Yıllar geçtikçe SMS atmak yaygınlaştı, hizmet bedelleri düştü. Toplu ve istenmeyen (Spam) SMS kavramı da 2010 yılında yaşantımıza girdi ve teknolojik bir kâbus yarattı. Alışveriş yaptığımız hattâ yapmadığımız tüm şirketler bizi SMS yağmuruna tutmaya başladı. İlgilenmediğimiz mesajlar izinsiz biçimde hayatımıza sızdı ve davetsiz bir misafir gibi cep telefonlarımızın baş köşesine oturdu.
 
Bu aşamanın daha beteri şirketler bize ait telefon numarası bilgilerini başka şirketlerle paylaşmaya hattâ bu bilgileri toplu olarak satmaya bile başladı. Örneğin reklam veren şirket hizmet sunan operatörden aldığı Türkiye’nin dört bir tarafındaki milyonlarca cep telefonu numarasına birkaç dakikada SMS atabiliyordu. Bu iş beş yıl içinde çığırından çıktı.
 
Nihayet 2015 yılında Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ayrı ayrı çıkardıkları yönetmeliklerle istenmeyen ticarî iletilere yönelik (SMS, e-posta vb.) düzenleme yaptılar. Operatörlerin, toplu SMS gönderen ticarî şirketlerin bu iletileri gönderme usulleri koşullara bağlandı. Şikâyet sistemleri kuruldu, cezaî yaptırımların usulleri belirlendi. Kullanıcılara bundan böyle ticarî olarak gönderilen SMS’ler karşısında gönderim listesinden çıkma seçeneği sunuldu ve abonenin izni olmadan da SMS gönderilmesi yasaklandı.
 
Bu meselenin ticarî boyutu. Peki ya toplu SMS’ler siyaset alanında nasıl kullanılıyor?
 
Politik partiler kampanya sürecinde dünyanın her tarafında potansiyel seçmenlerine toplu mesaj atmaya bayılıyor. İnanmayacaksınız ama sosyal medya âlemindeki bunca karışık mesajın ortasında cep telefonuna gönderilen kısa mesajın kişiye özel olduğu için etkili olduğu düşünülüyor. Kişi söz konusu partiyi ya da adayı desteklemese de mesajı okuyor ve mesaj hızlı bir şekilde seçmene ulaşıyor. Dolayısıyla kısa mesajlara hiçbir kampanya yürütücüsü burun kıvırıp onları demode bulmuyor.
 
Burada zamanlama ve içerik çok önemli. Farklı ülkelerdeki seçim ve referandum kampanyalarında miting ve etkinlikleri hatırlatmak, seçmenleri bilgilendirmek ve adayların stratejilerini özellikle genç seçmenler için özetlemek çok yaygın. Bu mesajların sıklığı ve çoğu zaman insanlarda bıkkınlık ve öfke yarattığı ise bilinen bir olgu.
 
Cep telefonunuzdaki mesaj kısmının aile, eş dost ya da numaranızı vermekte sakınca görmediğiniz kişilere ayrılması gerekirken siyasal bir kampanyanın parçası olması epeyce can sıkıcı. Bu durumdan ötürü fena hâlde kafası atanlar da yok değil. Örneğin 2016 yılında Trump kampanya ekibinden gelen sayısız SMS’lerden bunalan Chicagolu bir adam bu durumu Federal Mahkemeye taşımış ve “Amerika’yı Yeniden Büyütelim” (Make America Great Again) başlıklı toplu SMS’lerin kullanıcıların rızası dışında gönderilmesinin Telefon Abonelerinin Koruma Kanunu’na aykırı olduğunu öne sürmüştü. 1991’den beri bu yasa çerçevesinde eğer davayı kazanırsa şikâyetçi, mesaj başına 1,500 dolardan milyonlarca dolar kazanabilecek.
 
2017 yılında ise Avustralya’daki eşcinsel evliliğin yasallaşması için yapılan referanduma toplu SMS tartışmaları damgasını vurdu. Referandumda evet demeleri için izinsiz milyonlarca kişiye gönderilen kısa mesajlar Avustralyalıları çılgına çevirdi. Telefon numaralarının izinsiz nasıl elde edildiğini sorgulayan pek çok Avustralyalının sosyal medyada kampanya başlatmasını izlemek ilginçti doğrusu. 
 
2000’li yılların başından itibaren seçmenlere toplu mesaj gönderen sayısız politikacı oldu. Macaristan’dan İtalya’ya, Birleşik Krallık’tan ABD’ye kadar uzanan müthiş bir çılgınlıktı bu.
 
Aklıma gelen tek olumlu toplu SMS girişimi 2004’te Kenya’ya ait. Hem yerel basın hem de seçim komisyonu sandıklar hakkındaki son gelişmeleri Kenyalılara cep telefonlarına yolladıkları SMS mesajlarıyla anlattılar. Uluslararası raporlar cep telefonunun Sierra Leone, Kenya ve Gana gibi ülkelerde seçimlere hile karışmaması için seçim sandıkları hakkında bilgi paylaşılarak etkili bir araç olarak kullanıldığından bahsederler. Ancak bu ülkelerde kısa mesajların gönüllülerden ve aktivistlerden geldiğini de göz ardı etmeyelim.