Fakirin içeceği siyanür oldu
Ölmeyi tercih edenler kadar, ölerek itirazı sessizce izleyenler de demokratik itiraz kültüründen yoksun maalesef
18.11.2019
İstanbul'un Fatih İlçesi’nde bir ailenin çaresizlik sonucu siyanürle kendini ortadan kaldırdığını duyduğumuzda elektrik şoku yemiş gibi olduk.
Aileyi bu korkunç trajediye götüren sorunlar yumağını incelediğinizde ülkenin içine düştüğü durumu da bütün çıplaklığıyla görüyordunuz. Dehşet verici bir dramla karşı karşıyaydık.
Bu haberin ürküten dehşeti sürerken hemen ardından bir başka siyanürle aile intihar haberi bu kez kentim Antalya'da Konyaaltı ilçesinden geldi.
Neden İstanbul’dan sonra siyanür turizmin başkenti Antalya’da çıktı karşımıza?
Polis ekipleri, salonda ele ele tutuşan baba Selim Şimşek, çocukları Ceren ile Ali Çınar'ın cansız bedenlerini buldu. Evin diğer bölümlerini de kontrol eden polis, banyoda da anne Sultan Şimşek'in cesedine ulaştı. Geride baba Selim Şimşek’ın facia öncesi kaleme aldığı sıkıntılarını anlatan iki sayfalık bir mektup kaldı.
Ardından ülkenin başına bir şahmerdan daha indi.
Geçen cuma günü İstanbul'un Bakırköy ilçesindeki bir evde Cuma günü aynı aileden birisi çocuk üç kişi evlerinde ölü bulundu. Siyanürle yaşama veda etmişlerdi.
Ülkenin farklı mekânlarında siyanürle ailece yaşamdan kopma trajedisini niye böyle bir döneme denk geldi, bu sorunun sorulduğunu maalesef pek görmedim.
Bu üç ailenin trajedisini yaratan ortak sıkıntı ne?
Bu inkâr edilemeyecek kadar ortada, tabii ki bu insanların yaşamlarını çekilmez kılan ekonomik yaşam koşulları.
Ama daha dikkat çekici netice, toplumsal demokratik itiraz kültürümüzün hiç gelişmemiş olması.
Ölmeyi tercih edenler kadar, ölerek itirazı sessizce izleyenler de bu refleksten yoksun maalesef.
Geçen yıl yazdığım bir yazıda da bu ekonomik yaşam koşullarına dikkat çekmeye çalışmıştım:
Ülkemizin geçen yıl kazandığı tüm gelirini hanelere eşit olarak bölseydik, hane başına ortalama yıllık 21 bin 577 lira düşecekmiş.
Bunu 12 aya böl, toplam ülke üretiminin parasal geliri eşit, adaletli, vicdanlı bölünse her haneye 1800 TL aylık düşüyor…
Özetle fakir bir ülkeyiz. Ama bir de vicdansız, adaletsiz, eşitsiz bir gelir dağılımı var.
Ortalama aylık gelir 1800 TL ise, bir de eşitsizlik söz konusu olunca, iş sefilleşiyor.
Devletin resmî rakamı ile söyleyeyim, “bireylerin yüzde 21.9’u yoksul.” Günlük yaşamını sürdürecek geliri yok. Öte yandan, vurgun, talan, hırsızlık Cumhuriyet tarihinde görülmemiş kadar hız kazanmış ve iyice arsızlaşmış durumda.
Antalya ilimizde yaşayan bir ailenin yaşamlarına siyanürle kıyarak bu trajedinin parçası hâline gelmesi, kentimizin rakamsal niteliğini iyi tanımayanlar açısından da yeni bir hayret kapısı açtı.
Halbuki bir yılı aşkın süre önce yazdığım “Fakir Antalyam-Fukara Antalyam-Güzel Antalyam” başlıklı yazımda şöyle anlatıyordum:
Türkiye’ deki en yüksek gelire sahip yüzde 20'lik grubun geliri, en düşük gelire sahip yüzde 20'lik grubun gelirinden 7,5 kat daha fazla.
En zengin pastanın 7.5 dilimini alırken, en altta canı çıkan ancak bir dilimden nasiplenebiliyor…
Zengin ile fakir arasındaki adaletsizliğin en yüksek olduğu kent İstanbul.
Adana, Mersin ve İzmir izliyor.
Ya Antalya’nın, Antalya’mızın durumu ne?
O da, ne hazin ki, yoksullar listesinde şampiyon…
Antalya 2.4 milyon nüfusuyla Türkiye’nin en kalabalık beşinci şehri. Yılda milyonlarca turist ağırlamakla, kentin tarihiyle, güzelliğiyle, Akdeniz kimliğiyle övünüp duruyoruz..
Peki bunun bereketi, Antalya halkının üzerine yağıyor mu?
Ne gezer, tam tersi, hane başına düşen yıllık gelir en kötü, en fecaat hâliyle en büyük adaletsizliğe Antalya’da uğruyor.
Göreli yoksulluğun en yüksek olduğu bölge “Antalya, Isparta, Burdur” bölgesi.
Göreli yoksul kentimiz Antalya; peki “göreli yoksulluk” ne demek ?
Ortalama gelirin yüzde 50’sinin altında kalan aileler “göreli yoksul” sayılıyor.
Ortalama gelir aylık bin lira ise bu aileler, yılık 500 liranın altında bir gelirle geçinmeye çabalıyor.
Gelirin yüzde 50'si temelinde hesaplanan yoksulluk sınırına göre, gelire dayalı göreli yoksulluk oranının en yüksek olduğu bölgeler yüzde 13,2 ile “Antalya , Isparta, Burdur”…
Antalya’da nüfusun yüzde 13.2’sinin geliri, kentin ortalama gelirinin altında.
Gene Antalya’da ortalama gelirin yüzde altmışının altında gelir ile yaşayanların nüfusa oranı yüzde 19.7.
Kentin beşte biri iyice yoksul…
Parlak deniz, kum, güneş parıltısının altındaki yaralayıcı kara delik bu.
Fakir Antalyam, fukara Antalyam, güzel Antalyam…