Gazetecilik hakkında beş efsane
Avrupa gazeteciliği her zaman daha partizan oldu ama bu iyi gazetecilik yapılmayacağı anlamına gelmedi
12.03.2019
Lehigh Üniversitesi’nden Jeremy Littau’nun Washington Post’ta gazetecilikle ilgili beş efsane adlı bir yazısı yayınlandı. Aşağıda Amerika merkezli bu beş efsaneyi özetleyeceğim. Acaba Türkiye merkezli bir efsane listesi çıkarsaydık, bu nasıl bir liste olurdu?
Birinci efsane şu imiş: Gazetelerin çöküşü içeriklerini bedava sunmalarıyla başladı.
Littau’nun da dediği gibi içeriklerini paralı yapsalardı muhtemelen yine tutmayacaktı. Birçok vatandaş önce blog ve site gibi kişisel yayınlar sonra da sosyal medya üzerinden yayınlarıyla zaten haber yapımına ortak olmaya başlamıştı. Bir gazetenin haberinin özetini sunmaları bile muhtemelen paralı içerik yerine bu özete yönelinmesini getirecekti ki getiriyordu zaten. Paralı içerik, ancak şu dönemde ortalama internet kullanıcısı için kabul edilebilir bir şey olmuş durumda. Birçok araştırma gösteriyor ki insanlar aslında büyük haber kaynaklarından haberi almaya devam ediyor. Gazeteler içeriklerini açmasalar belki de onların payı daha az olacaktı habere ulaşmada. Gazetelerin ekonomik çöküşünü sırf bedava içeriğe bağlamak yanlış.
İkinci efsane: Craglist gazeteleri mahvetti.
ABD’de gazetelerin seri ilan gelirleri 2000’den 2013’e 63,5 milyar dolardan 23 milyar dolara gerilemiş. Çevrimiçi seri ilan sitesi Craiglist’in ilan gelirlerine çelme taktığına şüphe yok ama tek suçlu olarak onu göstermek de hatalı. Craiglist benzeri başka bir çok site de pastadan pay almaya başlamıştı. Ebay ya da Amazon gibi. Gazetecilik dijital dönüşüme vaktinde kendini hazırlasaydı belki bu kadar büyük kayıp olmayabilirdi. Bu arada acaba Türkiye’de bu tip ilan gelirleri nasıl bir seyir izledi acaba? Craglist kadar etkili bir girişim olmadı diye biliyorum. Ayrıca Basın İlan Kurumu sayesinde yerel gazeteler yakın zamana kadar böyle bir gelir kaybından etkilenmedi gibi gözüküyor.
Üçüncü efsane: İyi gazetecilik objektif olmalıdır.
Aslında bu özünde Amerikan gazeteciliğinin sorunu. Objektiflik bir ideoloji hâline gelmiş durumda. 19. yüzyılın partizan ve sansasyonel gazeteciliğine karşı yükselen The New York Times gibi gazeteler bunu şiar edinmiş ve gazetecilik eğitiminin temellerine de girerek bugüne kadar gelinmiştir. Avrupa gazeteciliği her zaman daha partizan oldu ama bu iyi gazetecilik yapılmayacağı anlamına gelmedi. Sistematik önyargıları yenmek için kurgulanan objektif gazetecilik bazı hikâye anlatımı tekniklerinin ihmaline yol açtı. Yeni medya yükselirken gazetelerin geleneksel dili kitlelere ulaşamadı. Amerikan gazeteciliğinin bu ideolojik kurgusu gözden geçiriliyor şimdi. Tabii Türkiye’de medya başla yollar izlediği için buradaki tartışma da başka bir seviyede olmak zorunda. Ayrıca öyle gözüküyor ki The New York Times ve The Washington Post bile biraz da tiraj getirdiği için anti-Trump yayınlara ağırlık veriyor.
Dördüncü efsane: Facebook gazetecilik için bir tehdittir.
Buna tamamen hayır diyemeyeceğim ama Facebook’un yükselmesinden önce gazeteler okuyucu kaybına uğramaya başlamıştı. Bunun üzerine Facebook ve Google’ın dijital reklam gelirlerine büyük ölçüde konması durumu daha da zorlaştırdı. Her halükârda okuyucular internetin başından itibaren gazetelerden uzaklaşıyordu. Dijital dönüşüm başladığında dijital reklam geliri başta bir kurtarıcı olarak gözüktü ama orası çoktan Facebook ve Google’ın eline geçiyordu bile.
Beşinci efsane: Amerikalılar haber medyasından nefret ediyor.
En azından ona güvenmiyorlar. Reporters Without Borders 2018’de ABD’yi gazetecilik yapmak için en ölümcül altıncı ülke ilan etti. Bu da bu efsaneyi pekiştiriyor olabilir. Medyaya antipati yüksek olsa da bir Gallup anketine göre medyaya güven artmaya başlamış! Bir bağlam vermek gerekirse medyaya güven 1976’da yüzde 72 ile zirve noktaya ulaşmış. 2016’da ise yüzde 32 ile dibi görmüş. Şu anda ise ankete katılanların yüzde 45’i medyaya güvendiği belirtmiş. Bu oranlar partililere göre de değişiyor. Demokratların yüzde 72’si Cumhuriyetçilerin ise yüzde 21’i medyaya güvendiği belirtmiş. Edelman raporuna göre de medya dünya genelinde en az güvenilen kurum olmaya devam etse de geçen yıla göre bir artış var. Tabii nedense (!) Türkiye’de medyaya güven düşmeye devam ediyormuş.
Not: Serhatcan Yurdam SosyalKafa için güzel bir çeviri yapmış. Buyrun: Haber Odaları için 10 Tespit ve Öneri