Gisele Pelicot, "toplu tecavüz davası"nda (Mazan davası) Avignon adliyesinde duruşmalara ara verildiği sırada. 17 Eylül, 2024. Fotoğraf: Chrisophe Simon via AFP.

Gisèle’in cesaretiyle, utanç taraf değiştiriyor

Küresel çapta kadına şiddetle mücadelenin sembolü haline gelen Gisèle’in yaşadıklarını geri almak mümkün değil. Ancak gelecekte kadınları istismarın her türüne karşı korumak için önlemleri ve yaptırımları hayata geçirmek yönetenlerin elinde. Bu kazanımların da yine kadın mücadelesiyle geleceği de açık

SEDA KARATABANOĞLU

19.10.2024

Fransa, Eylül ayından bu yana toplu tecavüz davasıyla sarsılıyor. 72 yaşındaki Gisèle Pelicot, cinsel şiddet mağdurlarının küresel sembolü haline gelmeden önce Fransa’nın güneyindeki Mazan kasabasında “sakin” bir hayat sürüyordu. 1952 yılında Almanya’da doğan ve asker ailesiyle 5 yaşındayken Fransa’ya taşınan Gisèle, 9 yaşında annesini 19 yaşında ise kardeşini kaybetti. Kuaför olmak istese de stenografi eğitimi aldı ve çalışma hayatının başlarında ülkenin elektrik devi EDF’te çalışmaya başladı. 2011 yılında emekli hayatı yaşamak için Fransa’nın güneyindeki Mazan kasabasına taşınan Gisèle, üç çocuğu ve yedi torunuyla vakit geçirmekten keyif alan, fırsat buldukça doğa yürüyüşleri yapan birisiydi. Gisèle, yaşadığı organize ve ataerkil kötülükten 2 Kasım 2020’de o dönemki kocasıyla birlikte Carpentras karakoluna çağrılmasıyla haberdar oldu.

Evli olduğu erkek Dominique Pelicot, aynı yılın Eylül ayında bir markette üç kadının etek altı görüntülerini çektiği için gözaltına alınmış ve kendisinin tüm elektronik cihazlarına polis tarafından el koyulmuştu. Ancak bu onun ilk vukuatı değildi. 2010 yılında Paris’te yine benzer bir suçta gözaltına alınmış ve 100 Euro ceza ödeyerek serbest kalmıştı. Yetkililer on yıl boyunca Gisèle’e kocasının işlediği cinsel suça dair herhangi bir bildirimde bulunmadı.

Markette görüntüleri çekilen kadınların şikayeti üzerine başlatılan soruşturmada, Dominique Pelicot’un bilgisayarında Gisèle Pelicot’un onlarca erkek tarafından tecavüze uğradığını gösteren yaklaşık 100 video ve 300 fotoğraf bulundu. Karısının bilinci kapalıyken diğer erkekleri evde seks yapmaya açıkça davet ettiği mesajlar da polis tarafından tespit edilmişti. Bu iletişim şu anda yasaklı olan bir web sitesi üzerinden kuruldu. Dominique Pelicot, daha sonra itiraf edeceği şekilde Gisèle’in yiyecek ve içeceklerine yüksek dozda antidepresan karıştırıyordu. Gisèle’in o dönemde yaşadığı gün içinde bile derin uyku, hafıza kayıpları, baş ağrıları ve jinekolojik sorunların sebebi de aslında buydu. Ancak gittiği doktorlar şikayetlerine çare bulamıyordu. Dominique Pelicot ise, Gisèle’in yaşadığı hafıza kayıplarını Alzheimer’a; cinsel yolla bulaşan ve hayati risk oluşturan hastalıkları ise Gisèle’in sevgilisi olmasına bağlıyor, açıkça Gisèle’i manipüle ediyordu. Üstelik Dominique Pelicot’un aile içinde cinsel istismara uğrattığı tek kişi Gisèle değildi. İki gelininin çıplak fotoğraflarını gizlice çekmiş ve kızına ilaç vererek onun da görüntülerini kaydetmişti.

Karakola çağrıldığında polisin kendisine gösterdiği görüntüler karşısında şok geçiren Gisèle, on yıl boyunca 72 erkeğin cinsel saldırısına maruz kaldığını öğrendi. Yaşları 26 ile 74 arasında değişen, itfaiyeci, esnaf, hemşire, yazılımcı, eski polis, elektrikçi, gazeteci ve fırıncı olan erkeklerin herhangi bir psikolojik hastalığının bulunmadığı da uzmanlar tarafından tespit edildi.

Davaya dair görüş bildiren cinsel şiddet uzmanı Véronique Le Goaziou, tecavüzcülerin genellikle sıradan insanlar olduğunu ifade ederek “Tecavüzcü sıradan adamdır, gerçek bir zihinsel patoloji teşhis edebildiğimiz tecavüz faillerinin oranı çok az” dedi.

Gisèle, davada kimliğinin gizli kalması hakkından vazgeçerek küresel çapta cinsel saldırı mağdurlarının sesi oldu

Gisèle Pelicot’ya destek için Place de la Rébublique’de bir araya gelen insanlar. 14 Eylül 2024. Fotoğraf: Michel Euler via AP.

“Utanç taraf değiştirmeli”

On yıl boyunca devam eden organize saldırı karşısında sessiz kalmak istemeyen Gisèle, davada kimliğinin gizli kalması hakkından vazgeçerek küresel çapta cinsel saldırı mağdurlarının sesi oldu. “Utanç taraf değiştirmeli” diyen Gisèle, dört ay boyunca sürecek davanın başlangıcında “Şahsım için değil, kimyasal maddeye maruz kalan tüm kadınlar için ifade veriyorum” diyerek Fransa başta olmak pek çok ülkede kadınların uğradığı cinsel saldırılara dikkat çekti.

Duruşmalarda savunma tarafı, Gisèle’in uyuyor taklidi yaparak eski eşi Dominique Pelicot ile ortak hareket ettiğini dahi iddia etti. Oysa ki Dominique Pelicot, cinsel saldırıda bulunmaya gelen erkeklerden, Gisèle’in uyanmasından çekindiği için ağır parfüm kullanmamalarını, kıyafetlerini başka odada çıkarmalarını istedi. Bazı sanıklar bunun bir tecavüz olmadığını savurken, bazıları ise çiftin seks senaryosuna katıldıklarını söyledi. Buna karşı Gisèle, “Kimsenin benimle seks sahneleri hakkında konuşmasına izin vermeyin, bunlar seks değil, tecavüz sahneleri” diyerek tepki gösterdi. Bazı sanıklar ise asıl suçlunun Dominique Pelicot olduğunu, onun verdiği “izin” ile Gisèle’e tecavüz ettiklerini söylediler. Bu söylem erkeğin kadın bedeni üzerindeki “sahiplik” algısının kadınların hayatını nasıl da cehenneme çevirdiğini bir kez gözler önünde serdi.

Rıza kavramı tartışmaları

Fransız kamuoyunda Mazan davası olarak bilinen dava süreci rıza kavramı tartışmasını gündeme getirdi. Fransız ceza kanunu tecavüzü bir kişinin başka bir kişiye şiddet, zorlama, tehdit veya şaşırtma yoluyla gerçekleştirdiği cinsel penetrasyon, oral veya genital her türlü eylem şeklinde tanımlıyor.

Rıza kavramını içermeyen bu maddenin değişmesi için senatör Mélanie Vogel geçen yıl bir değişik önerisinde bulundu. Bu öneriye göre, rıza olmadan gerçekleşen tüm cinsel eylemlerin şiddet olduğu ve direnmenin yokluğunun tecavüze dair tek faktör olarak değerlendirilmemesini içeriyor. Ancak önerinin yasallaşmasına dair atılmış herhangi bir adım bulunmuyor.

Avrupa Parlamentosu, Nisan ayında onayladığı kadına yönelik şiddete karşı mücadele yasasıyla tecavüz tanımı, rıza dışı tüm cinsel eylemleri kapsayacak şekilde genişletti. Yasa uyarınca bilinç kaybı, korkutma, sarhoşluk, uyku, hastalık, bedensel yaralanma veya sakatlık gibi savunmasız durumlar, “rıza dışı eylem” kapsamında değerlendiriliyor. Yasa, kadının fiziki ya da sözlü karşı koymamasını, faille mevcut ya da geçmişteki ilişkisi gibi faktörlerin rıza kapsamında değerlendirilmesini yasaklıyor. Yasayla birlikte bireye rıza göstermiş olsa bile bu rızadan vazgeçme hakkı tanıyor.

2 Eylül’de başlayan ve 20 Aralık’a kadar devam edecek davada, Gisèle kendisini “Cephesi ayakta ama içi harabe dolu” olarak tanımlıyor

Bir protestocu, Fransa’nın batısındaki Rennes kentinde Gisèle Pelicot’ya destek amacıyla düzenlenen bir gösteri sırasında “Kızını koru (üzeri çizili) – oğlunu eğit” yazılı bir pankart tutuyor. 14 Eylül 2024. Damien Meyer via AFP.

Evlilik içi tecavüz

Gisèle’e karşı çoğu kocası, 92’si yabancılar tarafından gerçekleştirilen yaklaşık 200 tecavüz tespit edildi. Fransa’da evlilik içi tecavüz dosyaları hala gri alanda duruyor. Evli çiftler arasındaki şiddeti soruşturmada delillerin yetersiz kaldığı söylenerek davaların bir çoğu reddediliyor. Çiftler arasında rıza kavramı da hâlâ net olarak tanımlanmış değil. Bu nedenle mahkemelerin de tutarlı karar vermekte zorlandığı belirtiliyor. Ancak 2017 yılında “Me too” hareketinin Fransa’da da yayılmasıyla birlikte evlilik içi tecavüz nedeniyle mahkûm edilenlerin sayısı 2017’de 54 iken 2022’de yüzde 130 artarak 123’e yükseldi.

Toplamda 51 sanığın bulunduğu Mazan davasında, Dominique Pelicot dahil 18 sanık tutuklu yargılanıyor. Birçoğu ağırlaştırılmış tecavüz suçundan yargılanan sanıklar 20 yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya. Davada kimliği tespit edilemeyen 22 kişi daha bulunuyor. Sanıklardan 35’i cinsel ilişkide bulunduğunu itiraf etti ancak tecavüz niyetinde olduklarını inkar etti.

Gisèle, bu yıl ağustos ayında 50 yıl evli kaldığı ve kendisini fiziksel, psikolojik ve medikal olarak istismar eden Domique Pelicot’dan boşandı. “Utanç taraf değiştirmeli” diyerek sanıkların kamuoyunda yer alması için davanın kamuya açık görülmesini talep etti. 2 Eylül’de başlayan ve 20 Aralık’a kadar devam edecek davada, Gisèle kendisini “Cephesi ayakta ama içi harabe dolu” olarak tanımlıyor. Şüphesiz Gisèle’in cesareti tüm dünyada şiddet mağduru kadınlara güç verdi. Dava Fransa ve tüm dünyadaki kadınlar tarafından yakından takip ediliyor. Küresel çapta kadına şiddetle mücadelenin sembolü haline gelen Gisèle’in yaşadıklarını geri almak mümkün değil. Ancak gelecekte kadınları istismarın her türüne karşı korumak için önlemleri ve yaptırımları hayata geçirmek yönetenlerin elinde. Bu kazanımların da yine kadın mücadelesiyle geleceği de açık.