Hayır, Depremden Sonra Hayat Normale Dönmedi

İktidar, “Hayat normale döndü” demekte buluyor çözümü. Oysa depremzedelerin anlattığına göre, ne hayat normale döndü ne de her şey yolunda.

ASLIHAN GENÇAY

10.04.2023

Türkiye çok büyük bir kırılma yaşadı. Bu kırılmanın nedeni; 6 Şubat büyük depremleri sonrası devlet kurumlarının yaşadığı felç ve yetersizlik, halkın yaşadığı sefalet ve sahipsizlik, ödenen büyük bedeller, apaçık ortaya çıkan ve kendini dayatan gerçeklerdi. Bir gün içinde ne Türkiye yüzyılı ne de Teknofest kuşağıyla aya giden Türkiye kaldı ortada. Tek gerçek; yapayalnız ölüme terk edilen, sağ kaldığı enkazda donarak can veren, öldükten sonra da kefensiz, duasız topluca çukurlara gömülenlerle hepsini canlı canlı izleyen milyonların yaşadığı şoktu.
 
Atlatılamayacak kadar büyük bir şok ve unutulamayacak kadar derin bir acı söz konusuyken, iktidar çaresizce “Hayat normale döndü, her şey yoluna girdi” demekte buluyor şimdi çözümü. Oysa hem depremzedeler hem de Türkiye açısından ne hayat normale döndü ne de her şey yoluna girdi. Hataylı ve Adıyamanlı depremzedelerin anlattıklarıyla ortaya çıkan tablo da bunun göstergesi. Yine öznelerin, depremde bedel ödeyenlerin sesine kulak verdik ve aktarıyoruz.
 
Adıyaman’da tarikatlar çalışıyor
Şu anda Adıyaman’da bulunan, Yeşil Sol Parti milletvekili aday adayı, depremzede öğretmen Yusuf Bekçi; “Burada ciddi bir sıkıntı var, halk ne yapacağını bilmiyor, önünü göremiyor” diye özetliyor Adıyaman’daki son durumu.
 
Bekçi’nin ve diğer Adıyamanlı depremzedelerin anlattıklarına göre:
*Kentte çok az bölgede canlılık var ve yaşam durmuş vaziyette. Nüfusun çoğu, geçici veya kalıcı olarak göç etmiş durumda, kalan memurlar da tayinlerini istiyorlar. Adıyaman en çok Mersin, Aydın, Ankara ve İstanbul’a göç verdi. Kentte kalanlar ise genellikle dar gelirliler.
 
*Her mahallede aşevi açması gereken Kızılay’ın sadece kent merkezinde iki çadırı mevcut ve yemek dağıtımı yapıyorlar. AFAD’ın ise sadece bir çadırkentiyle mobil fırını bulunuyor bölgede.
 
*Depremden etkilenmeyen bir bölgede bulunan Perre Uygulama Oteli’ni depremzedelere açmadılar. Bu beş yıldızlı otelde bürokrat kesim kalmakta.
 
*İzmir Büyükşehir Belediyesi, Adıyaman’da ciddi çalışmalar yapıyor. Hem aşevi açtı hem konteyner kent. Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin de yardım çalışmaları bölgede öne çıkıyor. HDP Çınar Belediyesi ise depremin ilk gününden bu yana Yenimahalle Cemevi’nde halka sıcak yemek dağıtımı yapıyor.
 
*Yaşam normale dönmedi. İş yerleri yıkılan insanlar, mesela lokantası yıkılan esnaflar, seyyar tezgâh açıp enkazların önünde yemek satıyorlar. Kentte sadece birkaç tane giyim mağazası var.
 
*Depremden sonra açılan Sosyal Marketler, randevu sistemiyle çalışıyorlar. Sabah saat 08:00 için randevu alsalar da, ihtiyaçlarını karşılamak için en az saat 14:00’e kadar sıra bekliyor insanlar. Bu marketler halkın ihtiyaçlarına cevap veremiyor, yetersiz kalıyorlar.
 
*Hayırsever insanların ve sivil toplum örgütlerinin açtıkları aşevlerinin çoğu kapatıldı.
 
*Ama öte yandan devletin ulaşamadığı yerlere, özellikle köylere tarikatlar gidiyor. Menzil tarikatı başta olmak üzere, halka yardım dağıtıyor ve onların acılarını kullanarak kendilerine üye devşirmeye çalışıyorlar. İHH İnsani Yardım Vakfı ise halka bedava ekmek dağıtıyor ama bu dağıtım iftardan önce yapılmıyor.
 
*Kentte su ve tuvalet sorunu hâlen devam ediyor. Şehir merkezi ve evlerde su var fakat bu su, içmek için kullanılamıyor. Çadırkentte ise bir su kuyusu açıldı ve insanlar, bu kuyudan su alarak bidonlarla taşıyorlar.
 
*Ahbap’ın, üniversiteye ve LGS’ye hazırlık için bir konteyner dershane açma girişimi var. Şu anda dershane için uygun bir alan arıyorlar.
 
Adıyaman’da yaşananları, ana hatlarıyla böyle anlatıyor Yusuf Bekçi ve diğer depremzedeler. Adıyaman halkı, bırakın bir yılı, üç yılda dahi kentin toparlanacağına ve binaların tekrar inşa edilebileceğine inanmıyor.
 
Yardımların bir süre sonra kesileceğini ve yaşayacakları muhtemel çaresizliği düşünerek kaygılanan halkın talepleri ise kısa ve öz. Acilen konteyner kentlerin oluşturulmasını istiyorlar. Uzun vadede ise; yirmi yıla yakın borçlandırılarak konut sahibi olmak yerine, devletin onlara bedava konut dağıtmasını talep ediyorlar zira yirmi yıl borç ödeyebilecek bir gelire sahip değil hiçbiri.
 
Ayrıca geçimini tütünle sağlayan nüfusun bulunduğu Adıyaman’da, Mayıs ayı tütün ekiminin de başladığı ay. Çadırkentte yaşayan insanlar, Mayıs ayında köylere giderek tütün ekimi yapacaklar fakat köylerdeki evler de yıkıldığından, başlarını sokacak bir çadır dahi bulamayacaklar. Tütün ekimi sırasında barınma sorunlarının çözümü, onlar için elzem. Adıyamanlılar, tütün üreticileri ve satıcılarına uygulanan cezai müeyyidelerin de kaldırılmasını talep ediyorlar devletten.
 
Hataylılar göçebe oldu
6 Şubat’ta cehennemi yaşayan Hataylı depremzedelerin hayatları, şu anda da hiç iç açıcı değil. Depremzede S., K. ve diğer depremzedelerden aldığım bilgilere göre kentte kalanların da, kentten gidenlerin de hâli hâl değil.
 
Kısaca özetlersek:
*Hatay’daki çadırkentlerde, 9 kişi aynı çadırda kalıyor ve duş alma imkânları bulunmuyor. Köylerde kendi imkânlarıyla çadır kurmak isteyenler ise, köyün ortasında kurulan ve kadın erkek herkesin ortak kullandığı bir tuvaleti kullanmak zorunda.
 
*Kentteki enkazı kaldırma işi, ihaleye çıkarıldı ve ihaleyi alan firma, kaldırdığı enkazı önce Samandağ’daki çadırkentin yakınında bir bölgeye döktü. Asbestli ve kanserojen enkazı ilçede istemeyen halk bu duruma tepki gösterince, yeni bir ihale açılarak enkaz tekrar kaldırıldı. Şu anda enkazın nereye götürüldüğü bilinmiyor. Hataylılar, kentteki enkazların 1 yıldan önce kaldırılamayacağını düşünüyorlar.
 
*Hatay’dan Mersin’e göç eden bir depremzededen, 1+0 ev için 4 bin TL kira ve 12 bin TL depozito istedi ev sahibi. Üç aile olarak ev tutmak isteyen depremzedelerden ise, 7 bin TL kira ve 22 bin TL depozito istendi. Depremzedeler, ev sahiplerinin bu tarz fırsatçılıklarından çok rahatsızlar.
 
*Kentte, hasarlı evlerden eşya indirmek ve üç yüz metre götürmek için 15-20 bin TL civarı para isteyen nakliyeciler de bulunuyor.
 
*Çeşitli illerdeki otel idareleri, otellerine yerleştirilen depremzedelerden, 15 gün veya 1 ay içinde odaları boşaltmalarını istemeye başladı. Antalya’daki birçok otel idaresi, depremzedeleri 10 Mart’ta otellerinden çıkarttı. İstanbul’daki bir otelin ise, lobiye inmelerini ve ortalıkta dolaşmalarını yasakladığını anlatıyor depremzedeler. Otele onlar için getirilen yardımların direkt kendilerine verilmediğini, idareler tarafından alınarak kendilerine dağıtıldığını da ekliyorlar. Şanslı olanlar, hayırsever vatandaşlar vasıtasıyla başını sokacak bir ev bulurken, olmayanlar göçebe gibi şehir şehir dolaşıyorlar maalesef.
 
*Çaresiz kalarak Hatay’a dönmek isteyen depremzedeler, çadır için başvurdukları AFAD’dan bir aydır cevap alamadılar.
 
*Kente yardım gönderen şirket sahipleri ise tırlarına, AFAD ve Kızılay etiketleri yapıştırılmasından rahatsız.
 
*10-15 bin TL’lik yardımlar, pek çok depremzedeye dağıtıldı, fakat bir o kadar da dağıtılmasını bekleyen depremzede mevcut.
 
*Deprem bölgesine yolculukların bedava olacağını duyuran kaymakamlıklar, 1 Mart’ta bu uygulamaya son verdiler. Otobüs firmaları ise depremzede de olsan, valiz sayısına bakıp ekstra ücret istiyorlar.
 
*Depremzedeler, reçeteli ilaçlarından katkı payı alınmamasına dair uygulamanın da, 1 Mart’tan sonra son bulduğunu aktarıyor.
 
*Enkazdan sağ çıkıp hastaneye kaldırılan çoğu depremzede, ameliyat sonrası geçirdikleri kalp krizlerinden kaynaklı olarak ölürken, hâlâ kayıp olan ve aranan pek çok kişi de var.
 
*Biliyoruz ki, Hatay’daki enkazlardan sağ çıkarılanlar farklı illerdeki hastanelere götürülmüşlerdi. Bu hastanelerde hayatını kaybedenler, 10 bin TL ambulans ücreti istendiği için aileleri tarafından Hatay’a geri getirilemiyor ve bulundukları illerde gömülmeye devam ediliyorlar.
 
*24 Mart’ta yapılan törenle Defne Hastanesi için temel atıldığına da inanmıyor Hatay halkı. “Artçı depremlerin hâlen sürdüğü bölgede nasıl temel atılır ve temele nasıl beton dökülür? Minimum altı ay beklenmesi gerekir” diyorlar ve haklılar.
 
*Defne Hastanesi’nin temel atma töreni gerçekçi bulunmayınca, ertesi gün bölgeye kepçeler getirilerek çalıştırılmaya başlanmıştı. Kepçeler hâlen o bölgedeler.
 
*Ayrıca Hatay Gazeteciler Cemiyeti’nden H24 internet sitesinin sahibi Mustafa Dilek ve Atayurt Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Seyfettin Uygun, gerçekleri öğrenmek için 25 Mart’ta temelin atıldığı bölgeye gitti. Orada kendini müteahhit olarak tanıtan bir kişi, onları “Buradan gitmezseniz başınıza iş gelir, siz vatan hainisiniz.” diyerek tehdit etti.
 
*Halk; Hatay’da bulunan AFAD yetkilileri ve bürokratların, ikamet etmek için konforlu yerler aramasından, farklı illerden gelen memurların, Hataylı vatandaşlara yer verilmeyen konteyner kentlerde kalmalarından ve Şehit Serkan Talan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin, İçişleri Bakanlığının misafirhanesi gibi kullanılmasından rahatsız.
 
Hâl böyleyken, Hataylılar da geleceklerini düşünemiyor, önlerini göremiyorlar. Kaygılılar. Yardımlar kesildiğinde ne olacağını, başlarına neler geleceğini düşünüyorlar kara kara. “Tayyip Erdoğan gitsin de, kim gelirse gelsin” diyorlar önümüzdeki seçim için ve ağırlıklı olarak CHP’yi tercih ediyorlar.
 
Bu bilgiler ışığında sormanın vakti o zaman:
Deprem bölgelerinde hayat gerçekten normale döndü mü sizce?
 
—–
Kapak Görseli: Depo Photos