Hukuksuz Türkiye’den terörsüz Türkiye çıkmaz
Hukukun üstünlüğünü kabul etmek demek atları arabanın önüne, yani olması gerektiği gibi koşmak demek, oysa biz hukukun üstünlüğünü ikinci plana koyarak arabayı atların önüne, atları arabanın arkasına koşuyoruz
09.01.2025
MK televizyonunda Akil Adamlar isimli bir program var, programı Gizem Fidan sunuyor, programda bu hafta Prof. Mehmet Altan, Prof. Erol Katırcıoğlu, Gelecek Partisi milletvekili Selçuk Özdağ ve DSP eski milletvekili, TBMM eski başkan vekili Uluç Gürkan vardı.
Konu Öcalan, Bahçeli, DEM yani son günlerin malum konusu, Cumhur Hükümetinin ifadesi ile bu çalışmaların nihai amacı terörsüz bir Türkiye, kim bunu istemez ki, ama o muhayyel terörsüz Türkiye hedefine nasıl ulaşılacağı büyük ölçüde bir muamma, Öcalan’ın Anayasanın 90. Maddesi son paragrafına göre bir yargı kararında ifadesini bulan umut hakkından yararlandırılması sonucu bu hedefin gerçekleşeceği düşünülüyor, bu yargı kararı da 2014 tarihli bir AİHM kararı yani Türkiye hukuk sistemi için zaten bağlayıcı.
Ancak, maalesef Türkiye Adalet Bakanlığı bu umut hakkı (Öcalan kararı, 2014) kararını AİHM kararlarının AİHS’ne göre (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Madde 46) genel bağlayıcılığına dayanarak değil, siyasi-konjonktürel bir nedenden gündeme getiriyor, hukuksuzluk da zaten buradan, bu nedenle başlıyor.
Prof. Mehmet Altan programın bir aşamasında söz alıyor ve kanımca önümüzdeki bu kritik süreçte herkesin üzerinde özenle düşünmesi gereken bir formül kullanıyor, bilgi ve tecrübesini birleştirerek “hukuksuz Türkiye’den terörsüz Türkiye çıkmaz” formülünü ortaya atıyor.
Mehmet Altan konuşmasını “hukuksuz Türkiye zaten terör Türkiye’sidir” ifadesi ile sürdürüyor, işin benim için en hoş tarafı ise programın katılımcıları Altan’ın bu ifadesini büyük bir beğeni ile karşılıyorlar, destekliyorlar, unutmayalım program katılımcıları, Mehmet’i destekleyenler çok farklı siyasi geleneklerden geliyorlar, geçmişte MHP milletvekilliği yapmış Selçuk Özdağ var, eski HDP (Halkların demokratik partisi) milletvekili Erol Katırcıoğlu var, eski DSP’li (Bülent Ecevit) Uluç Gürkan var, böyle bir siyasi yelpazenin “hukuksuz Türkiye’den terörsüz Türkiye çıkmaz” ifadesinin bu ölçüde destek görmesi ülkemiz Türkiye’de hukukun, evrensel ölçütlerde hukuk devletinin önemi üzerinde yavaş yavaş da olsa bir mutabakata yaklaştığımızı gösteriyor belki de (İnşallah, keşke).
Mehmet Altan sözlerine şöyle devam ediyor: “Terörsüz bir Türkiye için hukuksuz bir Türkiye ile mücadele etmek ön şart ise, bu konuda mutabık isek, somut bir önerim var, Türkiye için içeride en yüksek yargı organı olan Anayasa Mahkemesinin (AYM) kararlarının bağlayıcılığını düzenleyen Anayasanın 153. Maddesini ve yargı yetkisini kabul ettiğimiz AİHM’in kararlarını tartışma dışına çıkaralım, AYM ve AİHM karalarının tümünü hemen uygulayalım, Hükümet ve yargı var mı buna?”
Ekranda bu konu tartışılır iken altyazıda “Demirtaş’ı tutarken APO bırakılabilir mi?” sorusu var, bunu da programı izlemeyenlere hatırlatalım.
AYM ve AİHM kararlarının uygulanmadığı “hukuksuz bir Türkiye’de” “terörsüz Türkiye” hedefinin gerçekleşmesi zaten imkansızdır ve hatta bir süre bu hedefe ulaşılsa bile bu geçici olacaktır ve “hukuksuz bir Türkiye’de” “terörsüz Türkiye” anlamsız bir ifadedir çünkü hukuksuz Türkiye’nin bizzat kendisi terör demektir, hukuksuzluk ile terör bir ölçüde eşanlamlıdır.
Standart bir nitelikli siyaset bilimine giriş kitabında terör “şiddet kullanarak bir siyasi amaç gütmek” diye tanımlanır, hukuksuzluk da şiddetle eşanlamlıdır, hukuksuz, AYM ve AİHM kararlarını uygulamayan bir yönetim terör uyguluyor anlamınadır.
Mehmet Altan geçtiğimiz günlerde on siyasi partinin bir araya gelerek TBMM başkanlığına kayyım atama uygulamasının hukuksuzluğunu ve konuya çözüm getirme mecburiyetini taşımasının çok önemli olduğunu da hatırlatıyor, aynı birlikte hareket etme bilincinin AYM ve AİHM kararlarının uygulanması için de gerçekleştirilmesinin çok olumlu olacağını ifade ediyor bu programda.
Türkiye maalesef iktidarıyla ama kısmen de muhalefetiyle evrensel ölçütlerde hukukun üstünlüğünün mutlak egemenliğinin her şeyin önünde olduğunu tam oturtamıyor.
Ana muhalefet partisi CHP emekli mitingi yapıyor, atanamayan öğretmen mitingi yapıyor, fındık, fıstık ve başka tarım ürünlerinin taban fiyatlarının yükseltilmesi için mitingler yapıyor ama nedense Şubat 2024’de Kuzey Irak’ta yaşanan çok müessif bir olay nedeniyle geçici kaydıyla ertelenen hukuk ve Anayasa mitingini bir senedir yapmıyor ya da yapamıyor, oysa bu miting olmadan emekli mitinginin, atanamayan öğretmen mitinginin fındık, fıstık mitinglerinin pek bir önemi yok çünkü hukuk yoksa ekmek de yok demek çağımızda, önce ekmek, sonra hukuk formülü artık çok yanlış.
Hukukun üstünlüğünü kabul etmek demek atları arabanın önüne, yani olması gerektiği gibi koşmak demek, oysa biz hukukun üstünlüğünü ikinci plana koyarak arabayı atların önüne, atları arabanın arkasına koşuyoruz.
Böyle bir atlı araba ne kadar giderse biz de o kadar gidiyoruz işte.