İç gündemden bunalanlara dış haber kaçamağı

Siyah Şapkalı Hackerlar konferansında bir ilk yaşandı ve 2,700 dolara uzanan bilet satışlarının geliri Clinton kampanyasına gitti

ASLI TUNÇ

09.08.2016

15 Temmuz gecesi yaşadığımız toplumsal travmanın ardından, hızına yetişemediğimiz “son dakika” gelişmeleri, bitmek tükenmek bilmeyen komplo teorileri, uydurma haberler, her gün bir yenisi çıkan kandırılma itirafları derken bir haber tüketicisi olarak nefessiz kaldığımı fark ettim. İster bir Ege kıyısında tatilde, ister bir aile meclisinde muhabbette olalım son üç haftadır darbe girişiminden başka hiçbir konuyu konuşmuyor, başka bir konuyla ilgilenmiyor hatta dış dünyada neler olduğunu umursamıyoruz bile. Son günlerde Rio Olimpiyatları’nın başlamış olması bile bu gerçeği değiştirmedi. Kabul edelim, toplum olarak hâlâ şoktayız ve psikolojimiz de pek öyle sağlıklı görünmüyor.
 
Ben kişisel olarak iyi bir romana ya da filme sığınırken bir yandan da dış haberleri takibe geri döndüm ufaktan. Ne de olsa herkesin normalleşme anlayışı farklı. Ruhumun radarını ABD’deki seçim kampanyalarına, PokemonGo çılgınlığına, bir bayrağı ya da bir ulusal marşı olmaksızın Rio 2016’da sadece Olimpiyat bayrağı altında buluşan mülteci takımına çevirdim.
 
Gözüme takılan ilginç haberlerden biri de geçtiğimiz hafta Las Vegas’ta yer alan “Siyah Şapkalı Hacker”ların (Black Hat Hackers) buluşmasıydı. Bu dev konferans her yıl dünyanın farklı köşelerinden siber güvenlik alanındaki kuruluş temsilcilerini, şirketleri ve tabii internet korsanlarını buluşturan bir etkinlik. Bu yıl on dokuzuncusu düzenlendi ve 108 ülkeden 11 bine yakın hacker siber âlemdeki güvenlik açıklarını konuşmak ve çözüm üretmek için buluştu.
 
Buraya kadar olağandışı bir şey yok. Bu yılki buluşmada alışılmadık olan tek şey Amerikalı hacker’ların Hillary Clinton için bağış toplamasıydı. Siyah Şapkalı Hackerlar aslında günlük siyasetten uzak duran bir oluşum. Öyle politik kampanyalarla falan işleri yok. Ancak adaylardan biri Donald Trump olunca görünen o ki işler değişebiliyor. “Kim olursa olsun ama Trump olmasın” (Anybody but Trump) sloganının bir kesim için kaçınılmaz olduğu Amerikan seçim yarışında da durum böyle.
 
Demokratların adayı Hillary Clinton’ın siber güvenlik bağlamından uzunca süredir başı dertkten kurtulmuyor. Önce malum e-mail skandalı, en son da Clinton’ın adaylığının kesinleşeceği Demokrat Parti Kongresi’nin hemen öncesinde 19 bin partili e-mail’ının WikiLeaks’e sızdırılması tartışmaların merkezini oluşturdu. Kimi güvenlik uzmanı ve Amerikalı yetkiliye göre sızıntını nedeni Rus internet korsanlarıydı.
 
Bunu fırsat bilen Donald Trump derhal Rus hacker’lardan bu silinmiş e-mail’ları Amerikan medyasına sızdırmalarını isteyince olanlar oldu. Her şeyin ötesinde ulusal güvenlik meselesini hiçe sayan Trump, tüm Amerikalı hacker’ları hızla Clinton’ın arkasında toplayıverdi.
 
Siyah Şapkalı Hackerlar konferansında bir ilk yaşandı ve kişi başı 100 dolardan en yüksek yasal bağış miktarı olan 2,700 dolara uzanan biletlerin toplam satış geliri Clinton kampanyasına gitti. Bu aslında paradan çok siber güvenlik toplumunun destek mesajı olarak çok daha önemliydi kuşkusuz.
 
Konferans oturumlarında yeni Başkan’ın yüzleşeceği siber tehditler ve sanal âlemde oluşturulması gereken politikalar konuşuldu. Son günlerde Clinton kampanyası hakkında çıkan en fazla haber Rusya’nın Amerikan seçimlerini yönlendirip etkileme iddiaları üzerine.
 
Wikileaks’e sızdırılan e-mail ve strateji notları arasında Demokrat Parti’nin diğer adayı Bernie Sanders’ın yarıştan düşmesi için yazdıkları bulununca Debbie Wasserman Schultz Demokrat Parti Ulusal Komite Başkanlığından istifa etmek zorunda kalmıştı. Bu nedenle Clinton kampanyasını yürütenler ciddi ciddi bu işte Rusya parmağı olduğundan ve Amerikan politik sistemini Rusların küçük düşürme hamlelerinden şüpheleniyorlar.
 
Evet dünyanın başka bir ucunda farklı skandallar, farklı politik hırslar ve bambaşka komplo teorileri dolaşıyor. Bizim iç gündemimizden bunalanlar için böylesi dış haberler ufak bir kaçış olarak önerilebilir.