İnce’den “Beş Yıldız” çıkar mı?
Türkiye’ye gecikmiş bir “her şeye karşı popülist lider” rüzgârı getiriyor; ama bu, şu anki iktidardan başka herkese kaybettirecek bir esinti…
31.03.2023
Muharrem İnce, siyasi kariyerinde şimdi de, popülist tarzına çiçek açtırdığı dönemde. İnce’nin, ikinci Cumhurbaşkanlığı adaylığıyla dönüştüğü, “reaktif” seçmen arasında popüler lider tarzını, İtalya’da 2010’ların başında yükselen Beppe Grillo’nunkine benzetiyorum.
Grillo, “Beş Yıldız” (Cinque Stelle) Hareketi gibi, İtalya’da iktidarın koalisyon ortaklığına bile yükselen bir partinin kurucusu. Komedyen ve televizyon yıldızı Grillo; değil ülkesinde, dünya genelinde internetin siyaset üzerindeki gücünü ilk keşfedenlerdendi. Günümüzde siyasetçilerden interneti kullanmayan yok gibi. Ancak Grillo, siyasi söylemlerinin geleneksel medya tarafından “görmezden gelinmesi” üzerine; kamuoyu ile internet üzerinden iletişim kurmayı seçti. Sadece sosyal medyadan değil; internet üzerinden kendi TV kanalını da kurup yayın yaptı. Sadece “sanal” bir sima olarak da kalmadı; karavanıyla İtalya’yı turlayarak sürekli sokakta oldu, mitingler düzenledi.
Grillo’nun ideolojik duruşu veya tutarlı bir siyasi gündemi hiç olmadı: Kendi hareketi dışındaki tüm siyaseti “yoz ve elitist” olarak niteleyip, politikacıları halktan kopuk olmakla suçlayarak prim yaptı. Başarısı da, bu “anti” tavrına dayanıyordu. 2013’teki kampanya süreci başlarken partisinin oylarını kamuoyu araştırmalarında % 5 civarındaydı: seçimlerde partisi Beş Yıldız yaklaşık % 26 oranında oy toplamayı başardı. 2018’deki seçimlerde ise, destek oranını % 33’e çıkardı. Popülaritelerinin zirvesine ulaştıkları 2018 seçimlerinde Beş Yıldız, Temsilciler Meclisi’nde 227 (600 vekilden) ve Senato’da 112 (315 senatörden) sandalye kazandı.
O sene Grillo, “Beş Yıldız rüştünü ıspatladı” diyerek kurduğu partinin liderliğini bıraktı. Zaten kendisi aday olmayı ve siyasette makam sahibi olmayı hep reddetmişti. Bu da aslında akıllıca bir taktikti; Grillo’nun siyasi ikbal peşinde olmadığı algısını doğuruyor ve bir yandan da gerçekten yönetime gelmenin sorumluluğundan koruyordu.
Grillo, bugün hâlâ İtalya çapındaki gösterilerine devam ediyor. Beş Yıldız ise, iktidarda ve yerel yönetimlerde yer aldıktan; gerçekten siyasi performans göstermeleri gereken pozisyonlara geldikten sonra düşüşe geçti.
Her ne kadar İnce ile Grillo’nun siyasi tarzları benzese de, Memleket Partisi’nin “Türkiye’nin Beş Yıldızı”na dönüşmesi zor. Grillo, İtalya’da merkez politikaya olan inancın tamamen sıfırlandığı; geleneksel partilerin yolsuzluğa battığı algısının yerleştiği bir dönemde sahneye çıktı. Kendisi siyasetin dışından geldiği gibi, aday olmaması da “politikanın kirli çarklarından uzak ve temiz” imajını pekiştirdi. Bu arada Grillo’nun, sicilinin o kadar da pirüpak olmadığını; 1981’de yasaklı bir yola sapıp tehlikeli biçimde kullandığı araba kaza yapmış ve iki yakın arkadaşı ile dokuz yaşındaki oğullarının ölümüne neden olmuştu. Aday olmamasının ardında, sorumluluktan uzak durmaya çalışması kadar; o kaza nedeniyle mâhkumiyet alması da yatıyordu.
1990’ların siyasi skandalları, ünlü “Temiz Eller” soruşturmasının birçok politik yolsuzluğu ve siyaset-mafya bağlantıları başta olmak üzere merkez partilerin giriştiği hukuk dışı ilişkileri gözler önüne sermesi, İtalya’da “İkinci Cumhuriyet” olarak anılan dönemin başlamasına neden oldu. 1994’teki seçimler, geleneksel partileri ve siyasetin duayeni siyasetçileri silip attı. Diğer bir deyişle, ülkedeki parti sistemi paramparça oldu. Ve sadece Grillo ve Beş Yıldız Hareketi’nin değil; başka popülist partilerin de önünü açacak siyasi boşluk oluştu. Silvio Berlusconi’nin Forza Italia partisi yanısıra, Lega Nord (sonradan sadece Lega), Italia dei Valori, Fratelli d’Italia gibi popülist hareketler, İtalya’nın başlıca partileri haline dönüştü.
Türkiye’nin 2023 seçimleri, iktidar ve sistemi değiştirmeye yönelik bir ümit sunuyor: bu nedenle de, İtalya’daki siyaset bıkkınlığından ziyade hâlâ merkez partilere doğru yoğunlaşan bir politik dinamizm var.
İnce de, siyasetin dışından gelip yepyeni bir politik çizgi vadeden biri değil. İkinci kez cumhurbaşkanlığına aday olan; Grillo’nun aksine siyasete atıldıktan sonra sürekli “kazandıran” bir politikacı da değil.
Evet; Türkiye’ye gecikmiş bir “her şeye karşı popülist lider” rüzgârı getiriyor; ama bu daha ziyade, şu anki iktidardan başka herkese kaybettirecek bir esinti daha çok…