İslam Devleti ve katliam görüntüleri

Katliamlar görünür oldukça kutsiyet kazanmakta ve sözü edilen/söz verilen zafer adeta işaretlenmektedir

ALİ MURAT İRAT

30.11.2016

 
Paris’teki Charlie Hebdo katliamından sonra büyük basın kuruluşları insanların katledildikleri anlara ilişkin hiçbir görüntüyü yayınlamadı. Bir Fransız polisinin İslam Devleti sempatizanları tarafından bir kaldırımda öldürülmesi görüntüleri de polisin bedeni bütünüyle buzlanarak yayınlandı. Charlie Hebdo ofisindeki kanlı baskın anına ilişkin görüntüler ise hiçbir yayın kuruluşuna düşmedi. Bu görüntüler muhtemelen Fransız devletinin elinde mevcut. Polisin katledildiği an ise bir amatör tarafından çekilmişti ve bu görüntü hızla yayıldı. Bu tür görüntüleri yayınlayarak varlığını sürdüren bir kaç İnternet sitesi katliamın bu safhasını (Polisin öldürülmesi) buzlama yapmaksızın yayınladı.
 
Kuşkusuz burada dikkat edilmesi gereken insanların katledildikleri, parçalandıkları, ölüm anlarına ilişkin görüntülerin etik bir zeminde değerlendirilmeye alınmalarıdır. Birinci dereceden bir yakınınızın ya da akrabanızın bu tür bir saldırıda katledildiğini düşünüp empati yaptığınızda bu söylediğim daha anlaşılır hâle gelecektir. Bu tür görüntülerin (insanların ölme anlarına ilişkin) neden çok paylaşılır, ilgi çekici ve yaygınlaştırmaya uygun olduğunu bir başka yazıya bırakarak bu görüntülerin bizzat katliamcılar için ne anlam ifade ettiğine değinmek istiyorum. İslam Devleti’nin ölüm ve öldürmekle olan ilişkisinin bir fonksiyonu vardır ve insanların ölme anlarına ilişkin görüntülerin bütünüyle kamuoyuyla paylaşılmaması bu fonksiyonu bozar niteliktedir.
 
İslam Devleti gerçekleştirdiği katliamları görsel bir şova dönüştürmek ve yaygınlaştırmak için oldukça fazla çaba harcamaktadır. İslam Devleti’nin türlü yöntemlerle katlettiği insanların görüntülerini yayma isteğinin altında yatan neden kolayca propaganda olarak tanımlanabilir ancak gerçek başkadır.
 
Öncelikle İslam Devleti’nin katliam kurbanları gerçek anlamda “kurban”dır ve sıradan bir kurbanın dinsel bir cemaatteki işlevini yerine getirmektedir. İslam Devleti’nin kurbanları bu uluslararası topluluğu/cemaati bir arada tutmaktadırlar. Bu topluluğa ve o topluluğun bir aradalığına anlam kazandırmaktadır. Bu katliamların görünür olmasını sağlamanın amacı öldürmenin kutsanması ve onaylanmasıdır. Artık ölüm ve öldürmek –tıpkı kurban bayramında katledilecek hayvanların durumu gibi– bir şenlik ve gösterinin parçası haline getirilir çünkü kutsal idealler bunu zorunlu kılar. O nedenle bir taşkınlığı da içerir. İnsan kalbi çıkarılıp yenilir. İnsanlar tıpkı Ürdünlü pilot olayında olduğu gibi uzun hazırlıklar sonrasında canlı canlı yakılır. Boğazları bir ritüel hâlinde kesilir. Küçük çocuklar insanların kafalarına tek kurşun sıkarak öldürür. Bunlar dinlerdeki kurban gösterilerinin benzerleridir. Fark olarak topluluk artık hayvan yerine insan tüketmektedir (Aztekler’de de yılda ortalama 30-40 bin insan bu şekilde kurban edilirdi).
 
Bu nedenle söz konusu görüntülerin dünyaya yayılmış olan cemaat/topluluk üyeleri tarafından görülmesi elzemdir. Katliamlar görünür oldukça kutsiyet kazanmakta ve sözü edilen/söz verilen zafer adeta işaretlenmektedir. Ölen insan ya da insanların sayısı ya da ölüm şekilleri ise katledenler için ritüelin rengidir. Burada gösterilmesi gereken öldürmenin bir ritüel hâline geldiği toplumsal durumu ifşa etmektir. Öldürmek değil, ritüel şeklinde öldürmek ve bunu görünür kılmaktır asıl mesele. Kimsenin görmediği bin kişilik bir katliam yerine herkesin gördüğü bir kişilik katliamın tercih edilmesinin nedeni de budur. Öldürmenin İslam Devleti tarafından olumsuzluk içermediğini, bizzat öldürmenin toplumsal yapıyı bir arada tutan kutsal mekanizmaları harekete geçirdiğini göstermek için bu gereklidir. Öldürmek bu nedenle kitleselleştirilmektedir. İslam Devleti’nin kurbanları yaşarken kutsal yoldan ayrılmışlardır ve bu nedenle öldürülerek ait oldukları kutsala iadeleri sağlanmaktadır. Militanlar ve sempatizanlar öldürerek kendi kutsallarıyla ilişki kurmaktadır. Kurban edilen aslında kutsanmakta, arındırılmakta ve topluluk bizzat bu kirli olanları arındırarak hedefine bir adım daha yaklaşmaktadır. Görüntüler bunun içindir.
 
Düşmana, ABD Başkanına ya da bir başka devlete verilen mesajlar sıradan ve önemsizdir. Asıl mesaj cemaatin kalbinedir. Bu mesajlar ulus-aşırı örgütlerin örgütlenme alanlarından birisi olan internet ortamında hızla yayılmaktadır. İnsanların ölme anları eğer bir kurban eden-kurban ilişkisi varsa yalnızca etik alanı aşındırmakla kalmamakta aynı zamanda cemaati bir arada tutan bir ritüelin olabilirliğini de sağlamaktadır.