İspanya medya özgürlüğünü kısıtlarken

Katalonya referandumuyla ilgili yayın yapan Katalan web siteleri kapatıldı

ASLI TUNÇ

01.10.2017

 
İspanya demokratik bir AB ülkesi olarak basın ve ifade özgürlüğünü korumayı ilke edinen bir ülke. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün sıralamasında İspanya’nın yeri 180 ülke arasında 29.  Ufak tefek ihlaller dışında medya özgürlüğü İspanya’da özenilecek bir boyutta. Gelgelelim 1 Ekim Katalonya referandumu öncesi olaylar İspanya’nın adeta genetiğini bozdu.
 
Malum İspanyol nüfusunun yüzde 16’sı yani 7.5 milyon Katalan 1 Ekim’de (bugün) bağımsızlık referandumuna gitti ya da gitmeye çalıştı. Merkezî İspanya yönetiminden ayrılmak isteyen Katalonya referandumu Madrid tarafından hukuksuz ve Anayasa’ya aykırı bulunuyor. Aylardır gittikçe yükselen gerginlik son bir haftada doruk noktasına ulaştı. Aslında 2014 yılında Katalonya bağlayıcılığı olmayan bir referandum düzenlemiş, oy kullananların yüzde 80'i bağımsızlık yönünde tavır almıştı. Ancak 6,3 milyon seçmenden sadece 2,3 milyonu sandığa gitmişti. Bu kez katılımın daha fazla olması için medya savaşları işin merkezinde yer alıyor. Ne de olsa bu referandum sonucunun bağlayıcı olacağı ve sonuç bağımsızlıktan yana olursa 48 içinde uygulamaya sokulacağı söyleniyor.
 
İspanyol hükümeti ise bu oylamanın yapılmaması için her türlü yolu deniyor, buna medya sansürü de dahil. Evet yanlış duymadığınız bu kez Batı demokrasinin incilerinden İspanya uluslararası basın ve ifade özgürlüğü kuruluşlarının hedefinde. Bağımsızlığı savunan gazetecilere yapılan tacizler, İspanyol polisinin Katalan medya kuruluşlarını baskı altına alması raporlanan ihlallerden bazıları. İspanyol polisi bağımsızlığı destekleyen 1.3 milyon posteri, el ilanını ve broşürü imha etti.
 
Bu referandum İspanyol toplumunu karpuz gibi ikiye ayırmış vaziyette. Sosyal medyadaki tartışmalar bunun en büyük göstergesi. Bağımsızlık karşıtı troller ve aşırı sağcı İspanyollar sosyal medyada nefret ve tehdit saçmakla meşguller. Fransız gazeteci Elise Gazengel aşağılanan, hedef gösterilen gazetecilerden biri olduğunu hattâ ölüm tehdidi alan meslektaşları  olduğunu yazıyor. Katalanların hepsi de bağımsızlıktan yana değil ancak böyle düşünen Katalan gazeteciler otosansür uygulamak ve susmayı tercih etmek zorunda kalıyorlar. Bölge hükümetinin yaptırdığı son kamuoyu yoklamaları halkın yüzde 48,5'inin bağımsızlık karşıtı, yüzde 44,3'ünün ise bağımsızlık yanlısı olduğunu gösteriyor. Ancak halkın dörtte üçü bağımsızlık konusunda referandum yapılmasını doğru  bulup destekliyor.
 
En dikkat çekici gelişme ise referandumla ilgili web sitelerinin karartılması. 20 Eylül’de kamu güvenliğinden sorumlu İspanyol kolluk birimi (Guardia Civil) Katalan hükümet binalarına baskın düzenledi, 14 kişiyi gözaltına aldı. Bunun içinde “.cat” uzantılı domain adreslerini denetleyen bir kurum da bulunmaktaydı. Bu şekilde referandumla ilgili yayın yapan tüm internet siteleri kapatıldı.
 
Katalan bölgesel yönetimi bunu açıkça ifade ve basın özgürlüğüne karşı bir eylem olduğunu belirtip “biz Türkiye ya da Çin değiliz” diyerek bizlerin de yüzümüzün kızarmasına neden oldu.
 
Katalonya Bölgesel yönetiminin lideri Carles Puigdemont destekçilerine nerede oy kullanacaklarını anlatan web sitelerinin linklerini tweetledikten hemen sonra bu  sayfalar mahkeme kararıyla bloke ediliverdi.
 
Bütün bunlar olurken Wikileaks kurucusu Julian Assange da tartışmalara dahil oldu. Assange Twitter’da referendum düzenleyicilerine her türlü desteği vereceğini yazdı ve “baskıcı sansürlere karşı epeyce deneyimliyiz” diye eklemeyi de unutmadı. Velhâsıl Katalonya’nın bağımsızlık referandumunun sonucu ne olursa olsun İspanya, medya özgürlüğü alanında sınıfta kalmış görünüyor.