İşten attıran ‘’tweet’’ler

Kadri Gürsel görüşlerini açıkça ortaya koyduğu onca eleştirel yazısından sonra neden attığı bir tweet’ten ötürü işten çıkarıldı sizce?

ASLI TUNÇ

27.07.2015

 
Geçtiğimiz günlerde Milliyet Gazetesi, Suruç saldırısı sonrasında sosyal medya hesabından isim vermeden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdiği gerekçesiyle ünlü gazeteci Kadri Gürsel’in işine son verdiğini açıkladı. Aslında Kadri Gürsel’in dünya görüşünü ve eleştirel duruşunu bilen biri için attığı tweet hiç de şaşırtıcı değildi. Gürsel “yabancı liderlerin Türkiye’deki İŞİD terörünün bir numaralı sebebini oluşturan kişiyi arayıp Suruç için başsağlığı dilemeleri utanç verici” diye yazmıştı Twitter’a.
 
2007’den beri aynı gazetede köşe yazarlığı yapan Gürsel’in Türkiye’nin Suriye politikasını sert bir dille eleştiren sayısız yazısı yayınlandı. Benzer şekilde AKP siyasetini de hem televizyon ekranlarında hem de gazetedeki köşesinde eleştirdi yıllarca Gürsel. Oradan oraya savrulmadan, eğilip bükülmeden düşüncelerini değişik platformlarda korkusuzca savundu. Evet Gürsel’in duruşu değişmemişti ama anlaşılan yıllar içinde değişen pek çok şey vardı. Bir kere medya sahiplik yapısının bu ödünsüz duruşu taşıması artık gittikçe zorlaştı. Köşe yazarları sadece fikirlerini yazsa da ve gazetenin editoryal çizgisini belirlemese de iktidar-patron ilişkisi bu eleştirel fikirlere bile yaşama alanı bırakmamaya başladı.
 
Yine Milliyet örneğinden devam edersek yakın bir zamanda Hasan Cemal, Aslı Aydıntaşbaş sonra da Can Dündar’ın işlerine tek tek son verildi. Gerekçe ise ortaktı. Bu isimler Recep Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarını eleştiriyorlardı. Bu tavır medya alemi için kabul edilemez bir hal almıştı. Bir zamanlar aklıma ilk Abdi İpekçi’yi getiren çocukluğumun saygın gazetesi, şimdilerde nasıl olmuş da telefonda başbakanın baskısı sonucu “üzdüm mü seni patron?” diyebilen ve “nerden girdim bu işe” diye hüngür hüngür ağlayan bir gazete sahibi imajını akla getirir olmuştu? Bir gazetenin prestijli ismi nasıl olmuş da 10-15 yıl içinde bu durumlara düşmüştü?
 
Kadri Gürsel onca yazısından sonra neden attığı bir tweet’ten ötürü işten çıkarıldı sizce?
 
Sosyal medya başından beri muhalif gazeteciler için mayınlı bir alan. Medya patronları için ise kullanışlı bir işten çıkarma bahanesi. Ülkemizde sansürün uzun eli sosyal medyaya farklı biçimlerde uzanıyor. Sivri yorumlar, hoşa gitmeyen eleştiriler anında cezalandırılıyor.
 
Bunun dünyada da örnekleri mevcut. Karşılaştığım ilk örnek bundan beş yıl önce CNN muhabiri Octavia Nasr’ın ölen Hizbullah lideri Ayetullah Muhammed Hüseyin Fadlallah’ın ardından attığı tartışmalı tweet ve başına gelenlerdi. Nasr Şii liderin ölümüne üzüldüğünü ve kendisinin saygı duyduğu dev bir kişilik olduğunu yazıyordu. Dakikalar içinde CNN binlerce İsrail yanlısının tepki mesajları ile adeta bombardımana tutuldu. CNN çok geçmeden resmi bir açıklamayla “bu tweetin rencide ettiği kimselerden” özür diledi ve bu görüşün CNN’nin yayın standartlarını yansıtmadığını belirtti. Nasr ise BBC’ye verdiği demeçte anlık bir muhakeme hatası yaptığını söyleyerek aslında Fadlallah’ın kadın haklarına yaptığı katkıyı kastettiğini vurguladı. Ancak bütün bu manevralar Nasr’ın işinden olmasını engelleyemedi. Ne de olsa karmaşık Ortadoğu politikası 140 karaktere sığmıyordu. Anlık yorumlar bumerang gibi dönüp gazetecinin kariyerini vuruyordu. Daha sonra buna benzer pek çok olay okuduk.
 
Örneğin Charlie Hebdo saldırısından hemen sonra CNN muhabiri Jim Clancy Twitter’da “karikatürler asla peygamberle alay etmedi. Onun söylediklerini çarpıtmaya çalışan korkaklarla alay etti. Biraz dikkat edin” diye yazınca olanlar oldu. İsrail yanlısı Amerikan politikalarına karşıtlığıyla tanınan Clancy için Charlie Hebdo’nun İsrail sempatizanı tutumunu eleştirmesi bardağı taşıran son damla oldu ve CNN Jim Clancy’yi işten attı. Bu iki örnek de ideolojik içerikleri olan tartışmalar.
 
Kuşkusuz dünyada fazla düşünmeden, anlık bir duygusallıkla, bazen tatsız ve rencide edici, bazen de her tarafa çekilip yorumlanabilecek tweetler yüzünden işinden olan gazeteciler de var. Kamuoyu baskısıyla işten çıkarılan, okur ve izleyicilerin öfkesine hedef olup gönderilmek zorunda kalan sayısız medya çalışanı bulunmakta. Anzak Günü’nde ülkenin kahramanlarını karalayan tweetler atan Avustralyalı spor muhabiri Scott McIntyre’ın işten çıkarılması ve Amerika kamu radyosu NPR eğitim muhabiri Anya Kamenetz’in ırkçı gibi anlaşıldığı tweetleri sonucunda kovulması bunlardan sadece ikisi.
 
Emin olun bundan sonra da attığı tweetler yüzünden işinden olan pek çok gazeteciye tanık olacağız. Gerekçe kimi zaman politik iktidara yaranma, kimi zaman da kamuoyu baskısı olacak. Ancak gerçek mağdurun kim olduğunu hepimiz gayet iyi biliyoruz.