Jimmy Carter ve Çin
Nixon ve Carter’ın kurduğu Çin-ABD ilişkisi onlarca yıl boyunca dünyayı şekillendirdi. Ancak şimdi, bu sıcaklık sadece uzak bir anıya dönüşebilir

02.01.2025
Eski ABD Başkanı Jimmy Carter, 29 Aralık 2024’te 100 yaşında hayatını kaybetti. Bir dönem başkanlık yapan Carter, Petrol Krizi ve İran Devrimi gibi ekonomik ve diplomatik zorluklarla mücadele etme çabalarıyla tanınıyordu, ancak ilk döneminin sonunda Cumhuriyetçi aday Ronald Reagan’a yenildi. Carter, başkanlık döneminden de öte, siyasi kariyerini noktaladıktan sonra; insan haklarını, barışı ve dünya çapında hastalıklarla mücadele girişimlerinde bulunan bir aktivist olarak hatırlanıyor.
2002 yılında Nobel Barış Ödülü’nü alan Carter’ın gerçekleştirdiği önemli siyasi izlerinden biri, ABD-Çin ilişkilerinde derin ve kalıcı bir miras bırakmasıydı. Onun liderliğinde, Amerika Birleşik Devletleri, Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) ile diplomatik ilişkiler kurarak, onlarca yıl boyunca dünyayı şekillendiren bir ilişki için zemin hazırladı. Carter, Amerika’nın Çin ile yakınlaşmasını başlatan ilk kişi değildi; iki ülke arasındaki ilk adımı atan, Çin’e tarihi bir gezi yaparak Çin lideri Mao Zedong ile buluşan Başkan Richard Nixon olmuştu. Amerika Birleşik Devletleri, 1 Ekim 1949’daki kuruluşundan sonra ÇHC ile ilişkiler kurmamış, bunun yerine Çin İç Savaşı’nda Komünist Parti’ye yenildikten sonra Çin anakarasından Tayvan’a çekilen Kuomintang tarafından yönetilen Çin Cumhuriyeti’ni (ROC) tüm Çin’in tek meşru hükümeti olarak tanımaya devam etmişti. 1972’de Nixon’ın ziyareti, ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger gibi yetkililerin stratejilerine dayanarak, Sovyetler Birliği’ne karşı Amerika’nın elini güçlendirdiği için küresel güç dengesini dramatik bir şekilde değiştirdi. Komünist Parti’nin zaferinden sonra Sovyetler Birliği’ne yakın olan ancak daha sonra onun düşmanı haline gelen Çin, ABD ile fiili bir ittifaka girdi.Nixon dönemindeki ilk buluşma, Çin’de bir Amerikan İrtibat Bürosu’nun açılması ve Nixon’ın halefi Gerald Ford’un bir başka ziyareti de dahil olmak üzere daha yakın ilişkilerle devam etti. Buna karşılık, Çin ve ABD arası diplomatik ilişkilerin tam olarak kurulması henüz gerçekleşmemişti.
Carter, 1977’de başkan olduğunda, yardımcıları kendisine, ÇHC ile ilişkileri tam anlamıyla kurmasını salık verdiler. Carter, ÇHC’nin kuruluş günü olan 1 Ekim’de doğmuştu ve bazıları, ABD-Çin ilişkilerindeki rolünün bir kader olduğunu dahi söyledi. Carter’ın Çin ile ilk karşılaşması, 1949’da bir ABD deniz subayı oldu: denizaltısının Shandong Eyaleti’ndeki Qingdao şehrine gönderildiğinde, bu ülkeye ilk kez gitmiş oldu. Bu ziyaret, sadece ülkeye ayak basmasını sağladı. İronik biçimde, ABD’nin müstakbel yöneticisinden sadece birkaç kilometre ötede ise o sırada askeri bir komutan olan ve Carter başkan olduğunda Çin’in lideri olan Deng Xiaoping de bulunuyordu.
Brzezinski’nin stratejisi
Çin ile ABD arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasında kilit isim, Carter’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Zbigniew Brzezinski oldu. Brzezinski, Sovyetler Birliği’ni dizginlemek için Çin ile daha yakın ilişkiler kurulması gerektiğini savunuyordu ve 1978’de ülkeyi ziyaret ederek Çinli yetkililerle ilişkilerin kurulması konusunda görüşmeler yaptı.
Brzezinski’nin çabaları, Carter’ın Aralık 1978’de yaptığı açıklamayla sonuçlandı: ABD, 1 Ocak 1979’da ÇHC ile diplomatik ilişkiler kuracak, Tayvan ile ilişkileri kesecek ve askeri ittifakını sona erdirecekti. Ayrıca ABD, Tayvan’ın Çin’in bir parçası olduğu yönündeki ÇHC’nin iddiasını kabul edeceğini de açıkladı; bugüne kadar devam bu politika daha sonra “Tek Çin Politikası” (One China Policy) olarak adlandırıldı. Buna karşılık, ABD Kongresi, Tayvan ile sürekli ancak gayri resmi ilişkileri garanti altına alan, Tayvan’a askeri yardım ve satışlara yetki veren Tayvan İlişkileri Yasası’nı da aynı dönemde kabul etti.
Carter’ın ziyaretinden sadece bir ay sonra, 29 Ocak – 5 Şubat tarihlerinde Çin lideri Deng Xiaoping ABD’yi ziyaret etti. İlişkiler bundan sonra daha da gelişti: bugün tahayyül etmesi güç ama; ABD, Çin’e “en çok kayrılan ulus” statüsünü de verdi. Böylece ticaretteki birçok engeli kaldırdı ve Çinli öğrencileri Amerika’ya davet etti. Bu öğrencilerin sayısı yüzbinlere ulaştı. İki ülke arasındaki yakın ilişki, Carter’ı 1980’de ezici bir yenilgiyle mağlup eden antikomünist muhafazakar ABD Başkanı Ronald Reagan döneminde bile devam etti.
Başkanlıktan sonra da Çin’le teması sürdü
Carter’ın kendisi de, 1981’de görevden ayrıldıktan sonra da Çin ile ilişkisini sürdürdü. Eski başkanın sivil toplum kuruluşu “Carter Center”, kırsal Çin’deki engelli çocuklara yardım ve eğitim fırsatları sağlamakta ve Çin hükümetinin köy düzeyinde seçimler düzenlenmesinde önemli bir rol oynadı.
Carter ayrıca birçok kez Çin’i ziyaret etti; bu ziyaretlerinde kırsal bölgelere ve deprem bölgelerine gitti. 2008’de, eşi Rosalynn ile birlikte Sichuan depremi mağdurları için konutlar inşa edilmesine destek oldu. Ölümünden sonra, Başkan Xi Jinping, Başkan Joe Biden’a bir taziye mektubu gönderdi. İnternette birçok Çinli onun yasını tuttu; Carter, Çinliler tarafından popüler bir şekilde “Meirenzhong” (şefkatli Amerikalı) lakabıyla da anılıyor.
Şimdi gerilim zamanı
Carter’ın ölümü, Çin ile ABD arasındaki diplomatik ilişkilerin 46. yıldönümünden sadece birkaç gün önce gerçekleşmişken, bugünkü atmosfer tamamen farklı. Son on yılda, iki ülke arasındaki ilişkiler neredeyse her cephede hızlı bir bozulma yaşamış durumda; yeni bir ticaret savaşı, Tayvan, ticaret ve teknoloji gibi artan gerilim noktaları bulunuyor. Ayrıca, yakında başkanlığa geri dönmesi beklenen Donald Trump, Çin ile ilişkiler konusunda tamamen farklı bir görüş benimsiyor. Carter’ın kabinesi Çin ile daha yakın ilişkileri desteklerken, Trump’ın kabinesi Çin karşıtı şahinlerden oluşuyor; Carter, Çin ile ticareti genişletmeye çalışırken Trump, tarifeler uygulamak istiyor; Carter, Çinli öğrencileri açık kollarla karşılarken, Trump’ın çevresindekiler Çinli öğrencilerin ABD’ye girişini ciddi şekilde kısıtlamak veya tamamen yasaklamayı da düşünüyorlar. Sonuçta, Nixon ve Carter’ın kurduğu Çin-ABD ilişkisi onlarca yıl boyunca dünyayı şekillendirdi. Ancak şimdi, bu sıcaklık sadece uzak bir anıya dönüşebilir.