Kaç kişi daha ‘terörist öldürmek’ hayaliyle yanıp tutuşuyor?

Millet İttifakı’nı oluşturan siyasi partiler HDP ile yan yana görünmekten kaçınan tutumlarıyla kutuplaştırma siyasetine figüran oluyorlar.

CAFER SOLGUN

25.06.2021

HDP’li genç bir kadın, Deniz Poyraz, İzmir’de parti binasında gerçekleştirilen silahlı saldırı sonucu katledildi. Sosyal medya hesaplarında çok sayıda silahlı, bayraklı, kurt işaretleri yaptığı fotoğrafları bulunan Onur Gencer isimli katil bir gün gözaltında kaldı ve tutuklanarak cezaevine konuldu. Katilin “Herhangi bir örgüt bağlantısı tespit edilemedi” ve ifadesinde çocukluğundan beri “teröristleri” öldürmek hayalleri kurduğunu, planlar yaptığını söylediği ortaya çıktı. “Kınama” açıklamaları yapıldı, polis müdahalesiyle dağıtılan protesto gösterileri oldu, “provokasyon” denildi, “birlik-beraberliğimize kastedenlerin oyununa gelmeyelim” türü anlamını çoktan yitirmiş laflar edildi. Deniz’in acılı annesi Fehime Poyraz, “Bu kan dursun, benim kızım son olsun” dedi…

Devlet Bahçeli, konuyla ilgili “farkını” ortaya koyan bir konuşma yaptı ve Deniz Poyraz’ın dağa militan sevk etmekle görevli bir “milis” olduğunu söyledi, “terörist” olmakla itham etti…

Bahçeli’nin bu sözlerine HDP yöneticileri dışında tepki gösteren olmadı. Ve olay hızla gündemden düştü.

Bu arada HDP’nin kapatılmasını, çok sayıda üye ve yöneticisinin siyasetten men edilmesini isteyen iddianame de Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edildi, yasal süreç başladı…

Bir insanın HDP’li olduğu için öldürülmesi sıradan bir olay değildir. Bu cinayet, özellikle iktidar koalisyonunu oluşturan partileri ve onların HDP’nin adını PKK ile bitişik yazmayı marifet addeden medyadaki amigolarını, maalesef, hiç de sarsmış görünmüyor.

HDP’ye bir siyasi muarız olmanın ötesinde düpedüz “terör partisi” muamelesi yapanların estirdiği rüzgar, acaba Onur Gencer gibi kaç kişinin daha “terörist öldürmek” hayalleri kurmalarına sebep olmuştur ve olmaktadır?

Olayı “provokasyon” olarak nitelemek kolay, ama bu provokasyon ortamının mimarları kimler acaba? Onur Gencer türü kişilerin silahlanıp bu tür “provokasyon” eylemlerine girişmeye cüret etmeleri nasıl bir kinin, düşmanlığın, nefretin, motivasyonun sonucunda mümkün olabilmektedir?

Tabii bu soruları Devlet Bahçeli’ye veya “HDP’lileri itlaf etmek lazım” türü açıklamalar yapan yardımcısı Semih Yalçın’a sorsanız alacağınız muhtemel yanıt, herhalde yukarıdaki sözlerin bir benzeri olur. Sahi, Sayın Bahçeli Deniz Poyraz’ın “dağa militan sevk etmekle görevli bir milis” olduğunu nereden biliyor? İnsanları böylesine alenen suçlamak bu kadar mı kolay?

Bu tehlikeli boyutlara varan kutuplaştırma siyaseti ile “birlik-beraberlik” söylemleri birbiriyle bağdaşmadığı gibi artık anlamını tamamen yitirmiş içi boş bir demagojidir. MHP’nin bayraktarlığını yaptığı “birlik-beraberlik” içinde belli ki Kürtlerin, hatta kendileri gibi düşünmeyenlerin yeri yok…

CHP başta Millet İttifakı’nı oluşturan siyasi partiler de HDP ile yan yana görünmekten dahi kaçınan tutumlarıyla bu kutuplaştırma siyasetine öteden beri figüran oluyorlar.

HDP’nin kapatılması halinde bu partiye oy veren 6 milyon seçmenin kendi partilerine meyledeceği hesapları yapıyorlar. Bu yüzden HDP’nin kapatılmak istenmesine, mesele HDP’yi değil demokrasiyi savunmaktır sorumluluğuyla yaklaşmıyorlar. Yanlış yapıyorlar…

***
Hak, hukuk, adalet, işleyen bir demokratik sistem kavramları, sözlere, söylemlere bakarsanız, muhalefet partilerinin dilinden eksik olmuyor. Fakat bu kavramları dile getirmekle murat edilen nedir? Bunların slogan olmanın ötesinde bir anlamı olması, somut politikaların, programların, iddiaların konusu olarak ele alınması gerekir.

Örneğin ülke bütünlüğünün “ayrılmaz” birer parçası olan bütün etnik yapıların, inanç gruplarının, kaldığı kadarıyla “gayrimüslim” yurttaşların, yani herkesin kendi kimliği, inançları, değerleriyle özgür olacağı, barış içerisinde bir arada yaşayacağı sahici bir “birlik-beraberlik” tasavvurunuz, böyle bir Türkiye inşa etmek iddianız var mıdır?

Deniz Poyraz’ın hayatına mal olan zihniyete muhalefet etmek, artık ve sadece “mutad” açıklamalarla olmuyor.