Kadın lider ama…
Modernliğe gidişin, teknolojik değişimin öncüsü ve muhafazakârlığın koruyucusu: Giorgia Meloni’nin değişen imajının tam ve net tanımı bu…

17.10.2022
Yıllardır Fransa’nın yeni liderinin Marine Le Pen olup olmayacağını tartıştıktan sonra, aşırı sağ iktidar İtalya’ya kısmet oldu. Malum, 25 Eylül’deki genel seçimlerde, Giorgia Meloni’nin lideri ve kurucularından olduğu “İtalya’nın Kardeşleri” (Fratelli d’Italia) %26’lık oyla birinci parti gelerek zafer kazandı.
Meloni her ne kadar ülkenin ilk kadın başbakanı olsa da; ironik biçimde, partisinin adındaki “kardeşler”, sadece “abiler” ve “erkek kardeşliğini” simgeliyor. Dahası Meloni, Parlamento’da kadın milletvekillerine, erkeklermişçesine İtalyanca’nın “maskülen” şahıs zamirleri ile hitap edilmesini değiştiren düzenlemeye de karşı çıkmıştı.
Meloni, merkez sağın “mihenk taşı” haline gelen Silvio Berlusconi’nin “Haydi İtalya” (Forza Italia) ve yine aşırı sağ popülist Matteo Salvini’nin Lega Partisi ile koalisyona gidecek. Bilindiği gibi Berlusconi, 85 yaşında ve yüzü aşırı estetik ameliyatlardan maske gibi gözüken, yolsuzluk skandalları ayyuka çıkmış bir medya patronu. Bir dönem, Rusya lideri Vladimir Putin ile sabaha kadar partiler yapacak kadar yakınlığı vardı. Öte yandan Salvini, Donald Trump’ı, Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro ve de Putin’i destekleyen, göçmen karşıtı, Avrupa’nın önde gelen aşırı sağ popülist liderlerinden. Ancak bu iki isim de, Meloni ve Fratelli d’Italia’ya göre, “ortalama” ve “merkezde” kalıyorlar. Zira Meloni ve partisi, Mussolini’nin mirasına sahip çıkan “neo-faşist” çizgideler.
Meloni, babası ailesini terk ettikten sonra başkent Roma’nın işçi mahallesi Garbatella’da “sosyal konutlarda” büyüyen bir isim. La Garbetalla, doğum tarihi bile olan bir sosyal konut mahallesi: 18 Şubat 1920’de Kral III. Vittorio Emmanuele’nin ilk tuğlasını koymasıyla “doğmuş”. Tarihi boyu sol partilere destek veren bu mahalle, artık “sağa kayıyor”. Bu seçimlerde de La Garbatella seçmenleri tercihlerini sağ partilerden yana kullandılar.
Kadın liderlerin, ülkelerinde değişim için öncü rol oynayabileceğinden hep bahsediyoruz; bunu ümit ediyoruz. Meloni de, İtalya’da öncü rol oynadı; ama ülkesinin aşırı sağa dönüşünde bir dönüm noktası yaşatarak…
Seçmenlerin sandık bıkkınlığı
Her ne kadar, İtalya’nın son seçimlerine Meloni damgasını vursa da, arka planda seçmenlerin bıkkınlığı var. Bu oylamada, rekor düzeyde sandığa gitmeyen seçmen olduğu gibi, geleneksel partilere de büyük bir tepki söz konusu. 2018’de % 70’lerde olan katılım oranı bu kez % 64’ü bulmadı. Sandığa gitmeyen seçmenlerin de oranı 2018’de % 27 iken, 2022’de % 36’ya tırmandı. Özellikle kadın seçmenler arasında oy vermeyenlerin seviyesi % 41’e tırmandı. Ekonomik olarak dezavantajlı grupların % 46’sı ve işçi/alt gelir grubu çalışanların da % 45’i oy vermedi.
Meloni’nin yıldızı, seçmenlerin “denenmemişi denemek” ve “samimiyet arayışı” dürtüleriyle parlarken; seçimlerde yarışan diğer bir kadın lider, Emma Bonino, parlamentoya bile giremedi. Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini destekleyen çıkışlarıyla tanıdığımız, İtalya’nın ilerici çizgideki duayen siyasetçisi Bonino, baraj altı kalarak milletvekili seçilemedi. 1976’dan beri ülke politikasında önde gelen isimlerden olan Bonino’nun adayı olduğu sol koalisyon, Europa Verde (Yeşil Avrupa) ve Sinistra Italiana (İtalyan Solu) % 3’ü ancak geçen oy düzeyleriyle seçmenlerden kırmızı kart gördü. Üstelik, bir önceki kabinenin dışişleri bakanı Luigi Di Maio gibi ağır toplar da bu koalisyondan adaydı.
İtalya, neden II. Dünya Savaşı ve Faşist dönem sonrası en muhafazakâr hükümetini seçti? Neden, Mussolini’yi öven bir kadın siyasetçiyi kendine lider seçti? Nasıl oldu da, Meloni’nin % 4 civarı oy alan partisi, oylarını yaklaşık 6 kat arttırabildi? Üstelik de, Meloni’nin partisi Fratelli d’Italia’nın da içinde bulduğu sağ-aşırı sağ koalisyon, toplamda % 44 oyla; Senato’da (200 sandalyeden 115’i) ve Meclis’te (400 sandalyeden 237’si) çoğunluğu elde etti.
Meloni’nin başarısının sırrı, 2019 Avrupa Parlamentosu seçimleriyle beraber, partisinin aşırı sağ çizgisini “şekerle kaplaması” diyebiliriz. Kendisi ve partisine “modern milliyetçi” bir imaj yaratan Meloni, böylece merkezin oylarını topladı. Dahası, merkeze oynayan diğer sağ ve aşırı sağ partilerin kendi aralarında kavgaya düşmeleri, Meloni’nin işine yaradı. Teknokrat eski başbakan ve eski Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi’nin, sağdan sola birbirinden çok farklı partileri bir araya getiren koalisyonundaki didişmeler, “Basta!” (Yeter!) diye düşünen seçmeni, hiç denenmemiş Meloni’yi daha da cazip kıldı. Aşırı sağ ve sağ oylara oynayan, Cinque Stelle (Beş Yıldız), Forza Italia ve Lega’nın aralarındaki çekememezlikler ve hep aynı seçmen kitlesine oynamaları, Meloni ve partisi Fratelli d’Italia’yı “samimi” de gösterdi.
Teknoloji milliyetçiliği
Meloni’nin destek topladığı ve kendisini “modern milliyetçi” olarak baştan yaratmasına destek olan algısal dönüşümlerden biri, “teknoloji milliyetçiliğini” ön plana çıkarması oldu. Son dönemde, Türkiye’de iktidardan muhalefete birçok örneğini gördüğümüz “teknoloji milliyetçiliği” söylemi, ulusal kaynakların teknolojik gelişim için seferber edilmesini; modernizasyon yoluyla diğer ülkelerin “üzerine çıkılması” ve üstünlük sağlanması hedefini vurguluyor.
Meloni ve partisi de, yerel müteşebbisleri ön plana çıkaracakları ve teknoloji bakımından dünyanın en üst seviyesinde olmayı hedefleyeceğini iddia ederek iyice sivrildiler. “Modernitenin en üst kademesinde olup dünyaya meydan okumanın” dile getirildiği bu siyasi söylemleriyle, Meloni ve Fratelli d’Italia, Mussolini ve İtalya’nın Faşist geçmişine övgülerini unutturdu veya daha doğrusu “normalleştirdi” –merkeze çekip benimsetti.
Bir yandan, “modernliğe gidişin ve teknolojik değişimin öncüsü”; diğer yandan ise, muhafazakârlığın koruyucusu: Giorgia Meloni’nin değişen imajının tam ve net tanımı bu…
2019’da, “Ben Giorgia’yım, ben kadınım, ben anneyim, ben İtalyan’ım, ben Hıristiyanım; ve bunları benden alamazsınız” dediği konuşma o zamanlar bir rap şarkısında alay konusu olmuştu. 2022’de ise, bu konuşma ve kişisel CV özeti, onun zafere yürüyüşünde en büyük desteği oldu. Her ne kadar, kadın seçmenleri sandıktan soğutup, rekor düzeyde sandıktan uzak kalmalarına neden olsa da…
Bu arada, İtalya belleklere kazınan “Ben Giorgia” konuşmasının Türkiye’de yapan kadın lider muadili olsa ne olur?
Bazen, Türkiye’deki siyasetçilerin dünyayı takip etmemelerinin de iyi yönleri oluyor demek…
—–
Kapak Görseli: Alessandro Bianchi (Reuters)