Kitle fonlaması kampanyaları: Umudu Patreon’da aramak
Patreon neticede bir iş modelinin parçası. İş modeli de rasyonellik gerektirir. Bu rasyonelliğin temel gereklerinden biri hedef belirlemek
03.04.2019
Geçen yazıda kitle fonlama kampanyası düzenlemeye girişeceklere temel önerilerimi sıralamış ve bu tür bir kampanyaya girişmeden önce bilinmesi gerekenleri ele almıştım. Bu yazıda, önce Türkiyeli yayıncılar tarafından bu aralar sıkça tercih edilmeye başlanan bir mecra olan Patreon’un işleyişini anlatacağım; ardından da iyi bir Pateron kampanyası tasarlamak için gazetecilerin bilmesi gerekenleri ele almaya çalışacağım.
Patreon, özellikle yaratıcı endüstrilerde çalışan insanlara, içerikleri için bir abonelik ya da destek sistemi kurma konusunda yardımcı olan bir servis. Mobil uygulamaları ve web sitesi üzerinden erişebileceğiniz Patreon, dünyadaki kullanıcı profiline baktığınızda Youtube’da video üretenler, dijital çizgi roman artistleri, yazarlar, podcast yapımcıları, müzisyenler gibi gruplar arasında oldukça popüler. Bu servis üzerinden iş başı ya da aylık olacak şekilde abonelerinizden ücret almanız mümkün. 2013 yılında San Fransisco’da Jack Conte ve Sam Yam tarafından kurulan Patreon (biri müzisyen, diğeri ise yazılımcı) totalde aldığınız bağışın % 90’ına sahip olmanıza izin veriyor. % 5’ine işlem ücreti, diğer % 5’ine ise komisyon olarak el koyuyor.
Patreon’un bana kalırsa en önemli özelliği, Jack Conte’nin kendi ihtiyacı temelinde geliştirdiği bir hizmet olması gereği kullanıcılarının ihtiyaçlarını tam olarak karşılayabilmesi. Patreon öncesinin kısa-orta-uzun vadeli kampanya platformları çoğunlukla tekil bir amaç uğruna düzenleniyordu. Ama Conte ve Yam’in modeli iş başı abonesine içerik ödeten ve bunu olabilecek en pratik hâle getiren yeni bir ekonomik model yarattı. Şirket 2013 yılında melek yatırımcılardan aldığı 2.1 milyon dolar değerindeki yatırımla çıkış yaparken, ardından düzenli şekilde büyüyen yatırımlar almış. Paypal ve benzeri kimi ödeme protokolleriyle patronlarının ve üreticilerin daha güvenli hissetmeleirni sağlayacak kimi adımlar atmış. 2017’de yaptıkları açıklamaya göre ise o tarihe kadar 100 milyon dolar değerinde bir paranın patronlarla üreticiler arasında gidişine aracılık etmişler.
Şimdi gelelim kullanıcı açısından sürecin nasıl işlediğine. Patreon hesabı açmak, aslında günümüzde herhangi bir sosyal ağ hesabı açmaktan farklı değil. Avatar’ınız, mesajınızı doğru şekilde aktarabilecek bir tepe imajınız olması başlangıçta öne çıkan şeyler. Ama Patreon hesabı açmak tek başına Patreon’da bağış toplayabilmek anlamına gelmiyor. Burada birçok farklı adımdan bahsetmek şart.
İlk adımı atmadan önce kendinize şu soruyu sorun: Şu anda yaptığım işin takipçi kitlesi ne durumda ve bu takipçi kitlesi için ne tür bir fayda üretiyorum ki onlardan karşılığında para isteyeceğim? Bu soru aslında klasik bir iş planının da önemli bir parçası. Hedef kitlenizin kim olduğunu bilmek iyi bir başlangıç için şart olan bir adım. Elbette şimdilik bir kitlenizin olmaması Patreon fikrinden vazgeçmeniz anlamına gelmiyor. Ama ürettiğiniz/üreteceğiniz ürünü kitle yararı bağlamında tekrar tekrar ele almanız şart.
Patreon’da sayfanızın en öne çıkan kısmı olan akışınızın tepesindeki kısım, size kendinizi kısa sürede en etkileyici bir şekilde anlatmanız için ayrılmış. Burada derdinizi anlattığınız bir video barınması sizin açınızdan oldukça iyi olacaktır. Şuradaki (İngilizce) videoda böyle bir Patreon tanıtım videosunun ne tür özelliklere sahip olması gerektiği özetlenmiş.
Patreon’da bildiğiniz gibi yalnız değilsiniz. İlk Patreon hesabını siz açmadınız. Bu da şu anlama geliyor: Başkalarının yaptıklarından ders alabilirsiniz. Daha önce NewsLabTurkey için Türkiye’deki popüler Patreon kullanıcısı kimi gazetecilerin performanslarını incelemiştim, şuradan okuyabilirsiniz.
Patreon neticede bir iş modelinin parçası. İş modeli de rasyonellik gerektirir. Bu rasyonelliğin temel gereklerinden biri de bir hedef belirlemek. Patreon’da belirleyeceğiniz hedef elbette hedef kitlenizin demografik yapısı, ürettiğiniz içeriğe biçtiğiniz değer ve üretim süreçlerinde harcayacağınız çaba/kaynak gibi faktörlere bakarak belirlenebilir. Çeşitli köşe taşları belirleyebildiğiniz için birden fazla, ulaşılması mümkün hedefler belirleyerek fizikî anlamda karşılık sunarsanız (örneğin aylık 500 $’a ulaşırsam haftalık program sayımı 3’e çıkaracağım gibi) insanlar bunu sağlamak için ekstra bir motivasyona sahip olabilirler.
Hedefler kadar önemli olan şeylerden biri de ödül bağlarıdır. Çoğunlukla 1-2 dolarlık bağış yapmaya eğilimli olan kullanıcıları aylık 5’er dolar gibi bağışlar yapmaya itmeniz için onlara bir şey sunmanız gerekir. Bu örneğin bir podcast yapımcısıysanız programınızın transcript’ini 5 dolar aylık bağış yapanlara önerebilirsiniz. Tabii belirli bağış kategorileri için ödül önerecekseniz, özellikle de fiziki ödüllerde, posta masraflarını ve benzeri masrafları unutmayın.
Patreon’da güncel ve popüler kalmak mühimdir. Bu nedenle olabildiğince çok içerik üretmeye gayret edin. İçeriklerinizi ilk olarak Patreon’a girmek, bir tür öncelikli abonelik sistemi yaratmanızı sağlar. Dahası yalnızca Patreon abonelerinize yönelik özel içerikler ve yayınlar oluşturabilir, onlarla bir tür komüniteymiş gibi ilişki kurarak geliştirdiğiniz ilişkilerle sürdürülebilir bir ekonomik model yaratabilirsiniz. Özellikle bağışçı kitleye özel yayınlar yapmak ve bu yayınları küçük teaser’larla bağışçı olmayanlar için de duyurmak, geçici olarak da olsa insanların size bağış yapmasını sağlamak için kullanılablecek bir taktiktir.
Unutmamak gerekir ki Patreon yalnızca mevcut kitleniz değil, sizi “yakalama” ihtimali olanlar için de önemli. Özellikle evrensel bir iş yapıyorsanız yahut İngilizce gibi çok konuşulan dillerden birinde de içerik üretiyorsanız organik kitlenizde olmayan kimi patronların da ilgisini çekebilirsiniz. Ama çoğunlukla gazetecilik özelinde kendi kitlenizi yaratmak, yönetmek ve onları yer yer onore etmek önceliklerinizden biri olmalı. İlk patronunuzdan itibaren, size destek verenlerle mesajlaşmak (belirli sınırları aşmadan); onları dinlemek, dönem dönem anket ve canlı yayınlarla fikirlerini almak da mantıklı olabilir. Bu belki bir “haber toplantısı” verimi sağlamayacaktır ama yayınlarınızla ilgili biçimsel ya da içeriksel olarak gelebilecek öneriler sizi şaşırtacak kadar yaratıcı olabilir.