Kuzey Kore’den esen savaş rüzgârı

Kuzey Kore’nin silahsızlanması için Trump’ın ciddi adım atabileceğine inanç yoktu. Ancak Biden’ın sözünü tutan bir çizgi sürdürme iddiası var.

HAZAR GÖKÇEN ÖNEY

02.05.2021

Kuzey Kore, Donald Trump’ın başkanlığı döneminde oldukça popüler bir gündem maddesiydi. Şimdilerdeyse, dünyanın dikkatleri Kuzey Kore’den uzaktı. Ancak, Nisan 2021 sonunda birden Kuzey Kore’ye ilişkin gündem hareketlendi. Öncelikle, Yeni Başkan Joe Biden, Kuzey Kore politikasını Beyaz Saray’da 100 gününü doldurduktan sonra açıkladı. Bundan önce de, 29 Nisan’da Senato ve Temsilciler Meclisi’ne hitaben yaptığı konuşmada da, Kuzey Kore’ye değindi. 

Biden, Kongre’ye yaptığı ilk konuşmada, İran ve Kuzey Kore’nin nükleer programlarını, “tolere edilemez provokasyon” (intolerable provocation) olarak nitelemişti. Beyaz Saray, 30 Nisan’da da, Kuzey Kore’ye ilişkin politikasının ana hatlarını açıkladı. Ne var ki, Kuzey Kore’nin başkenti Pyongyang’da ABD’nin yeni yönetiminden gelen açıklamalar hiç de iyi karşılanmadı.

Kuzey Kore, 2 Mayıs Pazar günü bir dizi açıklama yaparak, ABD’yi “yakın gelecekte kontrolü ötesinde bir krizi” tetiklemekle suçladı. Öte yandan Pyongyang, Güney Kore’yi de provokasyon ile suçladı. Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’un siyaseten de güçlü kızkardeşi Kim Yo Jong’a atfedilen bir başka açıklamada da, Güney Kore’ye provokasyonları nedeniyle misilleme yapılacağı tehdidinde bulunuldu. Geçtiğimiz günlerde, Kuzey’den Güney’e kaçmış bir grup, Kuzey Kore topraklarında balonlarla para ve siyasi bildiriler dağıtmıştı. 
 

Biden’ın Kuzey Kore politikası

Biden yönetiminin Basın Sözcüsü Jen Psaki, “Politikamız, büyük bir pazarlık sağlamak veya stratejik sabra odaklanmayacak. Politikamız, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (Kuzey Kore) ile diplomasiyi tetkik etmeye yönelik, ABD ve müttefiklerinin, konuşlandırılmış güçlerinin güvenliğini arttıracak şekilde dikkatle ayarlanmış ve pratik bir yaklaşıma dayalı olacak” dedi. Psaki, Biden yönetiminin Kuzey Kore’ye yönelik nihai hedefinin de “Kore Yarımadası’nın nükleersizleştirilmesi” olduğunu söyledi. Mart’ta Güney Kore’yi ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken da benzeri açıklamalar yapmıştı. 

İlginç biçimde, Biden’ın yeni açıklanan Kuzey Kore politikası, Kim Jong Un’un sık sık vurgulamayı sevdiği bir terime dayanıyor: “Nükleersizleşme”. Kuzey Kore’nin Biden’ “Kore Yarımadası’nın nükleersizleşmesi” ile kasti, Güney Kore’nin ABD askerlerinden ve silahlarından arındırılması. Çünkü, Güney Kore’nin kendisinin nükleer silahı yok. Kuzey Kore’nin de, nükleer gücünden vazgeçmeyi ABD’nin Güney Kore’den vazgeçmeye bağlaması, temel politikası. Biden’ın da, Pyonyang ile aynı kavramı kullanması, Beyaz Saray’ın hedefinin ne olduğu konusunda kafa karışıklığı yarattı. Biden’ın, Trump’ın Taliban’la anlaşmasına atıfla ABD askerlerinin Afganistan’dan çekileceğini açıklaması gibi, Güney Kore’den de çekilmeyi mi hedefleyip hedeflediği belirsiz. Şu an için, Güney Kore’de Kuzey Kore’den gelebilecek bir saldırıya karşı konuşlandırılmış 28 binden fazla ABD askeri var. 

Donald Trump döneminde, Kuzey Kore ile görüşmeler yapılırken, Güney Kore’deki ABD askerlerinin çekilmesi gündeme gelmemişti. Ancak, 2018’de Trump ve Kim’in Singapur’daki buluşmasında açıklanan ortak mutabakatın geneli ve özellikle üçüncü maddesinde de, Kore Yarımadası’nın “nükleersizleşmesinden” bahsediliyordu. Şimdi, Biden yönetimi, bu politikada değişikliğe gidiyorsa; bu gerçekten de farklı ve iddialı bir dönüm noktası olur. 

Biden yönetiminin, neden Trump döneminde ortaya atılan ve tam olarak ne kastettiği belli olmayan bir terminolojiyi kullanmaya devam etmeyi seçti? Üstelik de, Trump’ın Kim ile görüştüğü dönemde, ABD askerlerinin Güney Kore’den çekilmesini gerektirecek denki bir ciddi adım atması kendisinden beklenmiyordu. Daha doğrusu, Kuzey Kore’nin silahsızlanması konusunda Trump’ın gerçekten ciddi bir adım atabilecek çizgiyi sürdüreceğine dair bir inanç yoktu. Ancak, Biden yönetiminin sözünü tutan ve kastettiğini söyleyen bir çizgi sürdürme iddiası var. 

Buna karşılık, Trump döneminde atılan dış politika adımlarının önemli bir kısmından Biden’ın geri adım atması da söz konusu değil. Trump döneminde Çin’e uygulanmaya başlanan ve ABD’ye daha çok zarar verdiği öne sürülen ticari ambargolar gibi konularda da geri adım atılmadı.  

 

Seul de “nükleersizleşme” diyor

Güney Kore Cumhurbaşkanı Moon Jae-in, 21 Mayıs’ta ABD’ye giderek Beyaz Saray’da Biden ile buluşacak. Bu ziyaret, Japonya Başbakanı Suga Yoshihide’ninkinden sonra, ABD’nin Asya Pasifik’teki müttefiklerinin Biden ile gerçekleştirdiği en yüksek profilli diplomatik temas olacak. Moon Jae-in, iki Kore’nin çözüm yolunda ilerleyebilmesi için çok gösteren ve Trump döneminde Kim Jong Un ile gerçekleşen temasları da büyük başarı olarak niteleyen bir lider. Seul ve Pyongyang’ın, şu aşamada “nükleersizleşmeden” çok farklı şeyler anladığı söylenemez. Ancak, 2017’de beş yıllık bir süre için seçilen ve Güney Kore’nin siyasi sistemine göre, yeniden seçilme şansı da olmayan Moon Jae-in’den sonra ne olacağı belli olmaz. 

Kuzey Kore’yi masada tutmak için “nükleersizleşme” kavramını kullanmaktan başka seçenek yok gibi gözüküyor. Kuzey Kore’nin ise, şu an için masaya oturmaya pek de niyeti yok gibi gözüküyor. Tersine, birden Kuzey Kore’nin yeniden sertleştiği bir dönem yaşanmaya başlanıyor. 

Washington merkezli düşünce kuruluşu Center for Strategic and International Studies’in (CSIS), Kore üzerine odaklı birimi Beyond Parallel’in açıkladığı son rapora göre, Kuzey Kore bir denizaltıdan fırlatılacak bir nükleer denemeye hazırlanıyor olabilir. Beyaz Saray Sözcüsü Psaki, bu konuda kendine yöneltilen sorulara net bir yanıt vermemişti.

Kuzey Kore’nin sertleşmekteki amacının, Güney Kore’de Moon Jae-in’i yönetimdeki son yılında sıkıştırmak olduğu konusunda spekülasyonlar da var. Pyongyang’ın amacı ne olursa olsun, Biden yönetiminin, şimdilik Trump döneminde olduğundan daha sert bir Kuzey Kore ile karşı karşıya olduğu açık.