Meczup müptezel şarlatanlara…
Anlaşılan o cenahta da canını sıkanı saf dışı bırakmanın yolunun “FETÖ’cülük” suçlaması olduğu ayyuka çıkmıştı
06.01.2020
Haftasonu tüm gazeteleri tarar iken, Abdülhamit Gül’ün CNN’de söylediklerinin geniş yer tuttuğunu gördüm.
Örneğin Sözcü Gazetesi Bakan’ın “FETÖ’ye eleştiri yapmış birilerini FETÖ’cü diye mahkum ederseniz FETÖ’yle mücadeleyi sulandırırsınız” cümlesini sekiz sütuna manşet yapmıştı.
Karar Gazetesi de ilk sayfasında “Herkese FETÖ’cü demek FETÖ’yü sulandırır” vurgusuna geniş yer vermişti.
“Herkesin herkese FETÖ’cü demesine” tepki sadece Adalet Bakanı düzeyinde seyretmiyordu haftasonu gazetelerinde…
Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen ve ‘Saray’ın fetvacısı’ olarak nitelendirilen Yeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman da kendinin de zamanında bunları desteklediğini anımsattıktan sonra, “FETÖ’cülük” suçlamasında kantarın topuzunun kaçtığını ima ediyordu.
Anlaşılan o cenahta da canını sıkanı saf dışı bırakmanın yolunun “FETÖ’cülük” suçlaması olduğu ayyuka çıkmıştı.
Karaman’ın yazısının bir bölümü şöyleydi:
Daha önce istihbaratı güçlü bazı zevat bu kişinin ne yapmak ve nereye ulaşmak istediğini keşfetmiş ve yazmışlardı; birçok kimse gibi ben de bunların asılsız olduğu kanaatinde idim; tekelcilik, lider hakkında aşırı övgü ve inanç gibi -maalesef benzeri başka gruplarda da bulunan- kusurlarına rağmen ortada apaçık olan hizmetlere bakarak birçok Müslümanın çocuklarını onların okullarına gönderdiği, kurbanlarını ve yardımlarını onlara verdiği zamanlarda ben de destekledim.
Adam devletin kendisine bahşettiği bunca yardım, imkân ve lütuflara karşı ihanet etmiş ve çok büyük zararlar vererek şahsen kurtulmanın yolunu bulmuş, bu arada ona samimi dindarlar içinden yardımcı olanlar da mağdur edilmişlerdir. Bu, devletle onlar arasındaki bir durumdur. Devlet bunu yaparken kimseden fetva almaz, kendini korumak, bir daha tehlikeye düşmemek için tedbir alır. Bu tedbirde aşırı gitmişse bu da onun sorumluluğuna dâhildir.
Yeni Asya yazarı Ömer Faruk Özaydın da aynı günkü “Padişahım sen çok yaşa” başlıklı yazısında herkesi FETÖ çuvalına atma kurnazlığından çok daha yüksek sesle yakınıyordu:
Ve nihayet Allah’ın bir lütfu olarak görülen 15 Temmuz.
250 vatandaşımızın şehit edildiği binlercesinin yaralandığı, o esnada generallerin düğünde bulunduğu, garip mi garip kalkışma yaşadı Türkiye. Hâlâ bin bir suali içinde barındıran bu darbenin akabinde OHAL, KHK, tutuklamalar, operasyonlar, işten çıkartmalar, mülklere çökmeler, tam bir korku imparatorluğu sonunda 16 Nisan’da 1150 odalık sarayla başkanlık geliyordu ki, hedef tutturulmuştu.
Ergenekonla asker, 17/25’le mallara çöküş, 15 Temmuz’la cemaatler, sınır tanımayan operasyonlarla sağdan soldan muhalif, gazeteci, yazar, iş adamı, milletvekili bertaraf edildi.
Zurnanın son deliği ise Sözcü Gazetesine ceza yağması.
Emin Çölaşan, Necati Doğru gibi cemaatlerden hiç haz etmeyen 8 gazeteciye 2 sene 1 ay ile 3 sene 6 ay arasında mahkûmiyet kararı çıktı.
Ahmet, Mehmet Altan, Şahin Alpay, Nazlı Ilıcak gibi sol ve liberallerin “cemaatçi” yapılarak hapis yatması yetmemiş gibi, Sözcü yazarlarına verilen cezalar bir tek şeyin cevabı; “Ben ne dersem o olur”
Padişahım sen çok yaşa!”
Anladım ki paçası sıkışanın saf dışı etmeye yönelttiği bu silah koktu.
Adalet Bakanı, Yeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman, Yeni Asya Yazarı Ömer Faruk Özaydın aynı şekilde şikâyetçi ise bu “korkutucu ve epeydir çok işe yarayan siyasal silah” şimdi kullananları vuruyor…
Siyasal iktidar ve uzantıları kimleri FETÖ’cülükle suçlamadı ki ?
CHP ve Kılıçdaroğlu ile başladı…
Tüm muhalifleri, Kemalistleri, Solcuları, Liberalleri, Kürt siyasetçileri içine alarak genişledi.
Suçlayanlar da birbirlerini FETÖ’cülükle suçladı.
Korkak ve aciz bir şekilde, şahsi iğrenç, düzeysiz çıkarları uğruna birilerini FETÖ’cülükle suçlayan herkes benim gözümde, “siyasal iktidar ve uzantıları”nın militanıdır, vicdansız askeridir. Türkiye’nin bu karanlık çukurdan çıkmaması için uğraş verenlerden biridir.
Haftasonu medyaya bir bütün olarak göz atınca bir dönemin de sonuna doğru geldiğimizi anlıyorsunuz.
Yeter ki hukuk geri dönsün ve siyasal iktidarın karşıtlarını yok etmek için kullandığı ve ülkede hukuka, yargıya güveni sıfırlayan, nihayetinde FETÖ savaşını sulandıran bu kurnazlık daha hızlı sona ersin.
Daha hızlı sona ersin diyorum, çünkü çok az da olsa sağda solda bu ömrünü tamamlamış aciz silahtan medet uman meczup müptezel şarlatanlara rastlıyoruz.
Onlara “başka kapıya” demek dönemin daha hızlı sona ermesini hızlandırır.