“5 Haziran izleri var”

Basın, Suruç katliamıyla ilgili gelişmeleri manşete taşırken, Star ve Akşam gazeteleri katliamın sorumlusu olarak HDP’yi işaret etti…

23.07.2015

Cumhuriyet gazetesi manşetinde, “İşte bombacı” başlıklı habere yer verdi. Haberde, “Suruç’taki katliamı gerçekleştiren canlı bombanın Şeyh Abdurrahman Alagöz olduğu öğrenildi. Alagöz’ün iki ay önce IŞİD’e katıldığı ve Adıyamanlı olduğu anlaşıldı. HDP’nin 5 Haziran’daki Diyarbakır mitingine dönük bombalı saldırının faili olan Orhan Gönder de Adıyamanlıydı. Polisin yaptığı incelemelere göre saldırıda patlayıcının etkisinin artması için demir bilyeler kullanıldığı belirlendi. Aynı yöntemin Diyarbakır’daki HDP mitingine yapılan bombalı saldırıda da kullanıldığı belirtildi” ifadeleri yer aldı.

Taraf gazetesinin manşetinde yer alan, “Korkunç şüphe” başlıklı haberde, “Gençlerin Suruç’a girişinden katliamın birkaç dakika öncesine kadar her hareketinin saniye saniye takip edildiğini söyleyen HDP İlçe Başkanı Koçyiğit, ‘Patlama anında neden tek bir polis yoktu’ diye sordu. Katliamdan bir gün önce Emniyet Müdürü ve Kaymakam ile toplantı yaptıklarını anlatan HDP’li Suphi Koçyiğit, ‘Gençler Suruç’u karıştırabilir. Siz de sabah erken kalkın, ilgilenin dediler. Biz de oraya gittik. İlçeye giren herkes didik didik aranıyordu’ dedi. Garip bir biçimde kültür merkezi çevresinde hiç güvenlik önlemi olmadığını belirten Koçyiğit, ‘Patlama anında da tek polis yoktu. Patlamadan sonra Mobese kayıtlarını sorduk, ağaçlar engelliyor, bir şey görünmüyor cevabını aldık’ diye konuştu” ifadelerine yer verildi.  

Zaman gazetesinin manşetinde, “Zafiyetin belgesi” başlıklı haber yer aldı. Haberde, “Terör örgütü IŞİD’in Ulukışla, Reyhanlı, Sultanahmet, Adana ve Mersin’deki saldırılarının ardından Suruç’ta gerçekleştirdiği canlı bomba eylemi, ‘güvenlik zafiyeti’ tartışmalarını alevlendirdi. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün kısa süre önce teşkilata gönderdiği ‘gizli’ ibareli yazı ise 32 gencin hayatına mal olan son saldırıda da istihbarat veya güvenlik zafiyeti olabileceğini gösteriyor. İl ve ilçe emniyet müdürlüklerine ulaşan uyarı yazısının konusu ‘DEAŞ (IŞİD) eylem planlamaları.’ Yazıda IŞİD lideri Ebubekir El Bağdadi’nin Nisan 2015’te bütün ülkelerdeki militanlarını yazılı talimatla çağırdığı ancak Türkiye’deki elemanlarını ‘infak (yardım/lojistik destek) veya ‘davet’ amacıyla beklettiğine dikkat çekiliyor. Aynı dönemdeki sözlü açıklamasında ise Türkiye’nin ‘IŞİD sınırlarını’ ihlal etmesi durumunda IŞİD’in de Türkiye sınırlarını ihlal edeceğini söylediği vurgulanıyor. Ayrıca, mevcut güvenlik tedbirlerinin gözden geçirilmesi ve gelişmelerin TEM Şube Müdürlüğü’ne bildirilmesi isteniyor. Suruç saldırısının yaşanması, yazışmalara rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığını gösteriyor” ifadelerine yer verildi.    
  
Bugün gazetesi manşetten verdiği, “Arama skandalı” başlıklı haberinde, “Şanlıurfa Suruç’taki vahşette ölenlerin sayısı 32’ye çıkarken saldırı öncesi yaşanan büyük zafiyetlere yenisi eklendi. Şanlıurfa HDP İl Başkanı Rıdvan Yavuz HDP’nin gerçekleştirdiği kalabalık tüm toplantılarda herkesin üstünün arandığını belirtti. ‘Ancak katliamın yaşandığı Amara Kültür Merkezi’nin girişinde hiçbir arama yapılmadı. Yapılsaydı bu katliam yaşanmazdı’ dedi. MİT ve Emniyet’ten habersiz Şanlıurfa’da bir yabancının hareket etmesinin imkansız olduğunu iddia etti. Şanlıurfa Terörle Mücadele yetkilileri ise üst araması yapılmamasını ‘Grup taşkınlık çıkarabilirdi’ diye savunmaya çalıştı. Saldırıda yaralanan Mazlum Demirtaş ‘Bizi Suruç girişinde kitaplarımıza kadar didik didik aramışlardı’ tepkisi gösterdi” ifadelerini kullandı. 

Hürriyet manşetinde, “5 Haziran izleri var” başlıklı habere yer verdi ve “Suruç’taki ile 5 Haziran’da Diyarbakır’da patlatılan bombalar benzer çıktı. Parçalanmış halde bulunan cesedin Ş.A.A.’ya ait olduğu, onun da ‘IŞİD bombacısı Orhan’la tanıştığı belirtiliyor. Olay yerinde parçalanmış halde bulunan erkek cesedinin 20 yaşındaki Ş.A.A.’ya ait olduğu şüphesi ile Adıyaman’daki ailesinden doku örneği alındı. Ş.A.A.’nın 5 Haziran’da Diyarbakır HDP mitinginde bombayı patlatan Orhan Gönder’le aynı dönemde IŞİD’e katıldığı ve birbirlerini tanıdıkları ileri sürülüyor. Polis araştırması çok yönlü sürdürülüyor. Polis, kimliği belirlenemeyen bir kadın cesedinin 2. canlı bombaya ait olabileceğini düşünüyor. Olay yerinde sabaha kadar yapılan incelemede biri patlamış, diğeri patlamamış 2 el bombasının yanı sıra çok sayıda demir bilye bulundu. Suruç ve Diyarbakır’daki bomba düzeneği, TNT tipi patlayıcı ve demir bilyeler benzer çıktı” ifadelerini kullandı.   

Yeni Şafak’ın manşetinde yer alan, “9 aydır kayıptı” başlıklı haberde, “Suruç’u kana bulayan canlı bombanın 20 yaşındaki Abdurrahman Alagöz olduğu tespit edildi. Alagöz, 9 ay kadar önce evden ayrılarak terör örgütü IŞİD’e katıldı. Canlı bomba, 5 Haziran’da Diyarbakır mitingine saldırı düzenleyen Orhan G. ile irtibatlı” ifadelerine yer verildi.

Star gazetesi manşetinde, “Komplonun ipuçları” başlıklı habere yer verdi ve “31 gencimizin katledildiği Şanlıurfa Suruç'taki vahşi saldırıda aydınlatılması gereken birçok karanlık nokta tespit edildi. Sır perdesindeki en önemli ayrıntı, polisin tedbir almasının neden önlendiği ve canlı bombanın alana kolayca nasıl girdiği. HDP’li vekillerinin hiçbirinin basın açıklamasında olmaması ve Kültür Merkezi kameralarının kayıt yapmaması da en önemli soru işaretleri” dedi. Gazete haberin altında 7 soruya yer verdi: “-SGDF’lilerin polise ‘Bizi aramayın, kalabalık tahrik olmasın. HDP ile güvenliği sağlarız’ dediği doğru mu? –Böyle ise HDP’liler alana giren herkesi aradı mı? Aradıysa kimsenin tanımadığı canlı bomba alana nasıl girdi? Sakallı gördükleri her kişiye saldıran HDP’liler, ‘kara çarşaflı’ olduğunu iddia ettikleri eylemciden neden şüphelenmedi? –En ufak bir eylemi dahi kaçırmayan ve o günkü basın açıklamasına katılacaklarını belirten HDP’li vekiller neden orada yoktu? -1 gün önce Suruç’ta bulunan Yüksekdağ, eski partisi ESP’nin yapılanması SGDF’nin basın toplantısına neden katılmadı? –HDP’li Suruç belediyesine ait Kültür Merkezi’nde eylem alanını gören kameralar o gün neden kayıt yapmıyordu? –Suruç, HDP’nin en korunaklı gördüğü yerlerden birisi iken, DAEŞ teröristi orada nasıl fark edilmedi?”   

Akşam gazetesi manşetin üstünde yer ayırdığı, “Suruç soruları” başlıklı haberinde, “300 kişi Kobani’ye geçmek için oradaydı. PYD’nin sadece 5’ine izin verdiği ve ‘gelmeyin, almayız’ dediği ortaya çıktı. Örgüt neden izin vermedi? Cemil Bayık’ın ‘Halkımız kendini korumak için silahlanmalı’ çağrısından bir gün sonra patlamanın olması tesadüf mü? Amara Kültür Merkezi’nin içinde bulunan iki güvenlik kamerasının saldırı anında çalışmadığı ortaya çıktı. Neden? Canlı bombanın Adıyaman nüfusuna kayıtlı olduğu tespit edildi. Diyarbakır bombacısı da Adıyamanlı’ydı. Aralarında bağlantı var mı? Katliamın, DAEŞ operasyonlarının arttığı Türkiye’nin ‘PYD koridoruna’ net tavır aldığı bir dönemde yaşanması tesadüf olabilir mi?” sorularına yer verdi.  

Vatan gazetesinin manşetinde, “6 aylık IŞİD’çi” başlıklı haber yer aldı: “Davutoğlu, ‘Saldırganın kimliği ve bağlantısıyla ilgili ciddi mesafe alındı’ dedi. Patlamanın olduğu yerde Şeyh Abdurrahman Alagöz’e ait nüfus cüzdanı bulundu. Alagöz’ün annesi Semüre Alagöz Vatan’a oğlunu anlattı: ‘Abdurrahman 6 ay önce yurt dışına gitti. Abisi Yunus Emre (25) peşinden gitti. Ramazan öncesi aradı. 10 gün önce buralardaydı. Polisler de onları sordu. IŞİD’e, cihada gidip gitmediklerini bilmiyorum. İkisi de çok iyi çocuklardır.’ Alagöz’ün ağabeyiyle birlikte Adıyaman’daki İslam çay ocağı adlı kafede çalıştığı iddia edildi. D.Bakır’daki HDP mitingini bombalayan Orhan Gönder de buraya gidiyordu. Ocak, IŞİD’e sempatizan kazandırdığı için kapatılmıştı.”