“Adrese teslim afet ihaleleri”
Birgün, Evrensel, Karar ve Cumhuriyet gazetelerinin manşeti gündemde öne çıktı.
29.03.2023
Birgün gazetesinin manşetinde, “Adrese teslim afet ihaleleri” başlıklı haber yer aldı. Haberde şöyle denildi:
“TOKİ’nin 11 ilde yaşanan deprem sonrası pazarlıkla verdiği ihalelerden en büyükleri tanıdık müteahhitlere gitti. Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile Okluk’taki yazlık sarayı yapan Rönesans Holding’e bağlı REC İnşaat ile KKTC Cumhurbaşkanlığı’nın yapımını üstlenen Siyah Kalem isimli şirkete milyonlarca liralık ihaleler verildi.
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, deprem sonrası büyük yıkımın yaşandığı 11 ile yönelik deprem konutlarının pazarlıkla yapılan ihalelerini aralıksız sürdürüyor. 21 Şubat’tan bugüne gerçekleştirilen ihalelerin arasında tutarları ile öne çıkan ihaleler, pazarlıkla yapılan kamu ihalelerinin gözde şirketlerine veriliyor. Cumhurbaşkanlığı’nın Beştepe ve Okluk saraylarının yanı sıra büyük kamu ihalelerini üstlenen Rönesans Holding’e bağlı REC İnşaat ile KKTC Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı inşa eden Siyah Kalem isimli şirketler pazarlıkla iki büyük ihaleye en makul teklifleri vererek sözleşme imzalama aşamasına geldi.
İktidarın tüm itirazlara karşın hızla sürdürdüğü ve seçimde oy kaybına uğramamak için riski göze alarak geri adım atmadığı kalıcı afet konutları için 17-24 Mart tarihleri arasında 19 ihale daha tamamlandı. Bunların yanı sıra geçici barınma merkezlerinin ihaleleri de yapıldı.
Bugüne kadar yapılan afet konutu ihalelerinin en büyüklerinden birini Cumhurbaşkanlığı’nın Beştepe ve Okluk Koyu’ndaki saraylarının inşaatını yapan, 11 şehir hastanesinin işletmesine sahip olan, Atatürk Havalimanı pistleri üzerine hastane inşa eden, son olarak da Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin binalarını yenileme inşaatını üstlenen Rönesans Holding’e bağlı REC İnşaat’ın almasına kesin gözüyle bakılıyor. REC İnşaat, pazarlıkla yapılan Antep’in İslahiye ilçesine bin 115 konut inşaatı ihalesine 2 milyar 222 milyon lira en düşük teklifi sunan şirket oldu.”
“İkinci yıkım riski!”
Evrensel gazetesi manşetinde, “İkinci yıkım riski!” başlıklı habere yer verdi. Haberde şu ifadeler kullanıldı:
“Kent, ekoloji, hayvan hakları, meslek örgütleri ve sendikalar deprem sonrası kimyasal tehlikeye karşı uyarı metni hazırladı. 77 örgüt tarafından imzalanan, doğanın ve toplum sağlığının korunması için yapılması gerekenlerin yazılı olduğu metin ‘Kimyasal tehlikeye, ekolojik yıkıma karşı uyarıyoruz!’ başlığı ile yayınlandı.
Depremin ardından yapılan rastgele hafriyat dökümü ve asbest tehlikesini halk sağlığını ve bütünüyle ekosistemi tehdit eder bir hale geldiğine vurgu yapılan metinde, ‘Seçimin yaklaşmasıyla birlikte hızlıca kaldırılmaya çalışan enkazlar, sulama çalışması yapılmadan, üstü açık kamyonlar ile taşınmaktadır. Yıkım, taşıma ve boşaltma esnasında havaya, toprağa ve suya çok sayıda zararlı kimyasal karışmaktadır. Enkaz kaldırma çalışmalarına katılan işçilerin başta asbest riski olmak üzere, tehlikeli kimyasallara karşı koruyucu ekipman kullanmadığını, çevrede bulunan insanlara uyarı yapılmadığını, yeterli önlem alınmadığını biliyoruz’ denildi.”
“Parayı kazanan niye ödemiyor”
Karar gazetesi manşetindeki, “Parayı kazanan niye ödemiyor” başlıklı haberinde, “Irak Kürt Yönetimiyle ‘kaçak petrol ticareti’ yapıldığı gerekçesiyle Ankara’ya kesilen 70 milyar TL’lik ceza gündemde. Enerji Bakanlığı’nın ödemeyi sualsiz kabul etmesi ‘Hesap millete kesilip dosya kapatılmak mı isteniyor’ yorumuna yol açtı. Cezası bile Türkiye’deki enerji şirketlerinin değeri kadar olan paranın hangi özel şirket üzerinden kimlerin cebine girdiğinin açıklanması, ödemeyi de bunların yapması yönünde beklenti var.
Bağdat, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin Türkiye’ye izinsiz petrol sevkiyatını tahkime taşıdı. Mahkeme, Ankara’ya 2014-2018 dönemi için 1.4 milyar dolar ceza kesti. 2018 sonrasına dönük ikinci davayla rakamın 3.5 milyar dolara (70 milyar TL) ulaşacağı belirtildi. Enerji Bakanlığı’nın ödeme taahhüdü tartışmaları büyüttü. Petrolü taşıyan Powertrans şirketinin eski Enerji Bakanı Berat Albayrak’la bağlantısına ilişkin yalanlanmayan iddialar gündeme geldi.
Konuyu TBMM’ye taşıyan CHP’li Erkan Aydın ‘Bu ödeme nepotizm yapanların akrabalarına aktarılan paralar yüzünden… Hesabını soracağız’ dedi. Rekor cezaya yol açan şirketle ilgili açıklama yapılmazken ‘Parayı kazanan cezayı neden ödemiyor’ tepkisi dile getirildi. Kazancı elde eden özel şirket sahiplerinin açıklanması çağrıları yapıldı. İYİ Partili Aytun Çıray da ‘2013’te gensoru verip, bazı şirketlere özel imtiyazla çıkar sağlandığını söylemiştim’ dedi.
Irak, Türkiye’nin Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) çıkarmış olduğu petrolü Kerkük-Ceyhan ham petrol boru hattı üzerinden ithal etmesinin iki ülke arasındaki anlaşmayı ihlal ettiğini iddia edip 2014 yılında tahkim davası açmıştı. Irak Petrol Bakanlığı, Türkiye aleyhine ‘iki ülke arasındaki anlaşmayı ihlal ettiği’ gerekçesiyle açtığı davayı kazandığını geçen Cumartesi günü açıkladı. Mahkeme, Türkiye’nin 1.4 milyar dolar tazminat ödemesine hükmederken, Enerji Bakanlığı cezanın ödeneceğini duyurdu.”
“Hizbullah’a üç sandalye”
Cumhuriyet gazetesinin manşetinde, “Hizbullah’a üç sandalye” başlıklı haber yer aldı:
“Hizbullah terör örgütüne yakınlığıyla bilinen HÜDA PAR’ın, Cumhur İttifakı’na katılacağını açıklamasının ardından ortaya yeni bir iddia atıldı. Kulislerde Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Hüseyin Yılmaz ve Genel Başkan Vekili İshak Sağlam’ın 14 Mayıs seçimlerinde ‘AKP listelerinden milletvekili adayı gösterilecekleri’ konuşuluyor. Adı geçen parti yöneticilerinin terör örgütü Hizbullah ile ‘bağlantıları’ ise oldukça dikkat çekici.
HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Hüseyin Yılmaz, Hizbullah çatı davasında ‘Dosyalarda gördüğüm domuz bağı ile öldürülmüş tek bir şahıs yoktur. Otopsi tutanakları da maktullerin fotoğrafları da domuz bağı iddiasını yalanlamaktadır. Beykoz’da ele geçen sorgu kasetleri yayımlanmış olsaydı halktan Hizbullah’a sempati oluşabilirdi. O kasetlerde JİTEM, Ergenekon vb. yapıların izleri var’ yorumunu yapmıştı.
Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Hüseyin Yılmaz ve Genel Başkan Vekili İshak Sağlam, Kürtçe mevlit okutulan ‘Kutlu Doğum Haftası’ etkinlikleri yapmasıyla bilinen MustazafDer’in genel başkanlığını yaptı. Dernek 2010’da, Diyarbakır 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce ‘Hizbullah terör örgütü mensuplarını ve sempatizanlarını bir araya getirerek örgütsel birleşmeyi sağlamak’, ‘Örgüte eleman temini’, ‘Cezaevinde bulunan örgüt mensuplarının ve yakınlarının çeşitli ihtiyaçlarını gidermek’ ve ‘Hizbullah’ın yayın organı İnzar dergisinin dağıtımını yapmak’ gerekçeleriyle feshedildi. 6 yıl derneğin genel başkanlığını yapan Sağlam, 2010’da tutuklandı, ‘Hizbullah üyesi olma suçundan’ 6 yıl 3 ay hapis yattı.”