“Can alıcı 17 saniye”

Tahir Elçi’nin öldürülmesiyle ilgili polis kameramanının skandal ifadesi sadece Cumhuriyet, Taraf ve Evrensel gazetelerinde yer bulabildi.

28.12.2015

  

Tahir Elçi cinayetiyle ilgili polis kamerası kayıtlarında 17 saniyelik görüntünün bulunmadığı ortaya çıktı.

Cumhuriyet habere ön sayfasının altında, “Kritik 17 saniye kayıtlarda yok” başlığıyla yer verdi ve “Tahir Elçi’nin öldürülmesine ilişkin emniyet ekiplerince çekilen iki ayrı kamera kaydında, vurulma anına ilişkin 17 saniyelik görüntünün bulunmadığı iddia edildi” dedi.

Taraf sürmanşetinde yer verdiği habere, “17 saniye şüphesi” başlığını attı ve “Tahir Elçi’nin öldürüldüğü yerde, Emniyet Foto Film Müdürlüğü’nün çektiği iki ayrı kamera kaydında da, vurulma anına ilişkin 17 saniyelik görüntünün bulunmadığı ortaya çıktı. Görüntüyü çeken polis, ifadesinde olay anında heyecandan kayıttan çıktığını söylerken, Diyarbakır Barosu, kayıtlardan birinin silah sesi geldiği anda kesildiğini açıkladı” ifadelerini kullandı.

Evrensel manşetten verdiği habere, “Can alıcı 17 saniye” başlığını attı ve “Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi cinayetine ilişkin polis kamerası görüntülerinde, 17 saniyelik olay anına ilişkin kaydın olmadığı ortaya çıktı. Görüntüyü çeken polisin gerekçesi ise skandal. Polis ‘olay anında heyecandan kayıttan çıktığını’ iddia etti. Söz konusu görüntülerde, silah sesinin gelmesi ile sokağa elindeki silahla giren 2’nci kişinin kaçması arasındaki 17 saniyelik olay anına ilişkin kayıt yok. Görüntülerin uzmanlar tarafından incelendiğini kaydeden Diyarbakır Barosu komisyonu, soruşturma dosyasına gönderilen videodan 17 saniyelik kaydın silinmiş olmasından şüphe ettiklerini söyledi. Baro yetkilileri ham görüntünün bağımsız bir bilirkişi tarafından incelenmesini istedi” ifadelerine yer verdi.  

“Bir faydasını göstersinler…”

Yandaş medyanın kendilerince “hain” ilan ettiği Demirtaş, Rusya ziyareti dönüşünde suçlamalara yanıt verdi.  

Özgür Gündem sürmanşetinde yer verdiği habere, “İhanetçiler hainlikle suçluyor” başlığını attı ve “Türk ve Kürt halkının demokratik birlik arayışına ihanet ederek Kürtlere ve demokratik güçlere savaş açan AKP, HDP’ye haddini aşan suçlamalarla saldırdı. Erdoğan, Davutoğlu ve onlara bağlı tetikçi medya, Rusya ziyareti nedeniyle HDP Eşbaşkanı Demirtaş’ı ihanetle suçladı. DAİŞ’in ve AKP’nin sözcüsü Yeni Şafak, Kürtlere nefret kustu. HDP, ‘Asıl ihanetçi DAİŞ’le gönül bağını sürdürenler, halka tankla saldıranlardır’ dedi. Demirtaş ise, ‘Davutoğlu yarın yutacağın lafları bugün söylememeli. İsrail ile ilgili ne diyordunuz, hangi noktaya geldiniz?’ diye sordu” ifadelerine yer verdi.     

Birgün ön sayfasının altındaki habere, “Bir faydasını göstersinler…” başlığını attı ve “Rusya dönüşü, eleştirilere yanıt veren Demirtaş, ‘Rusya’nın uçağının düşürülmesinin Türkiye’ye tek bir tane faydasını söylesinler, ben özür dileyeceğim’ diye konuştu. Diğer yandan, iktidar yanlısı medya, Demirtaş’ı ‘hain’ ilan etti” ifadelerini kullandı.  

Taraf manşetin altında, “İhanet kavgası” başlıklı habere yer verdi: “Demirtaş’ın Rusya’daki sözlerine tepki gösteren Davutoğlu, ‘Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesi yanlıştı, demesi tam bir rezalet ve tam bir ihanettir’ dedi. HDP, Ayhan Bilgen’le anında yanıt verdi: ‘Bizi hainlikle suçlayacaklarına aynaya baksınlar.’”  

Akşam gazetesi ön sayfasının altındaki haber için, “Şimdi de ‘iç savaş’ dedi” başlığını kullandı ve “İhanet cümlelerine rağmen Moskova turundan eli boş dönen HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, havaalanında yine kin kustu. Demirtaş, ‘İçeride iç savaş başladı, Rusya’yla savaşın eşiğine geldik, bunun hesabını verecekler’ diye konuştu” ifadelerine yer verdi.  

Yolsuzluklar örtüldü ama unutulmadı

25 Aralık yolsuzluk soruşturmasının yıldönümü basında sessiz bir şekilde karşılandı.

Zaman ön sayfasındaki, “AK Parti ‘17/25 darbe iddiaları araştırılsın” teklifini reddetti” başlıklı haberde, “MHP, ‘17/25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarının darbe girişimi olduğu iddialarının araştırılması’ için önerge verdi. MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural, AK Partililere, ‘Yolsuzluk operasyonları size göre darbe girişimi. O halde hodri meydan! Gelin bunu araştıralım’ diye seslendi. Önerge AK Partililer tarafından reddedildi. İktidar, daha önce de ‘paralel yapı varsa araştırılsın teklifine’ karşı çıkmıştı” ifadelerine yer verdi. 
Yeni Şafak sürmanşetinde, “Hedef 2023 vizyonuydu” başlıklı habere yer verdi. Haberde, “2 yıl önce bugün, Türkiye ekonomisini hedef alan ağır bir darbe girişimi yaşandı. F. Gülen’in intihar eylemcisi gibi davranan savcılar, Türk ekonomisine yön veren 41 işadamını tasfiye etmek istedi. Amaç, yolsuzluk kılıfıyla ülkenin zenginliğine el koymak, işadamlarının mal varlığını çalmaktı” ifadeleri yer aldı. 

“IŞİD’ci: Adana’da eğitim aldık”

YPG’nin elinde esir bulunan Abdurrahman Abdulhadi isimli IŞİD militanı, Adana’da askeri eğitim aldıklarını ve basına ÖSO üyesi olarak yansıtıldıklarını söyledi.
Birgün gazetesi haberi ön sayfasının altından, “IŞİD’ci: Adana’da eğitim aldık” başlığıyla anonsladı.

“Hiç makul değil”

Zaman gazetesi manşetinde, “Hiç makul değil” başlıklı habere yer verdi: “Sosyal medya ve dershanelerin yasaklanması gibi konularda özgürlükçü kararlar veren AYM, bu kez şaşırttı. Hukuksuz gözaltı, arama ve el koyma kararlarına gerekçe yapılan ‘makul şüphe’ yasasını Anayasa’ya uygun buldu. Karara, siyaset, hukuk ve yargı camiasından büyük tepki geldi. Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk: İptal edilmesi isabetli olurdu. Makul şüphe, gerçekten makul bir biçimde uygulansa bir sakıncası olmayabilir. Asıl olan kişinin masumiyetidir, özgürlüğüdür. Yapılan düzenleme kötüye kullanılmaya elverişli. YARSAV Başkanı Murat Arslan: Son iki yıldaki yasal düzenlemeler, ancak kabile devletlerinde yaşanabilecek gelişmelerdir. Son dönemdeki kolluk uygulamaları ve yargı pratiği epey absürt örnekler barındırmaktadır. Elazığ Hakimi Dr. İdris Berber: ‘Şüpheden sanık yararlanır’ ilkesini kabul ettiğiniz bir ceza hukuku sisteminde ‘makul şüphe’ye yer veremezsiniz. Makul şüphe kavramı; masumiyet karinesinin katilidir. CHP Grup Başkan Vekili Levent Gök: Dilek Doğan’ı öldüren polis, İç Güvenlik Yasası’ndan (makul şüphe) güç alıyor. Kanunun çıkmasından bu yana binlerce insan mağdur oldu. AYM’nin bu gerçeği görmesi gerekirdi, iptal edilmeliydi. Herkesi potansiyel şüpheli hale getiren bu düzenlemeden destek alınarak, Güneydoğu’da neler yapıldığını düşünmek bile istemiyorum.”