“Derin güvensizlik”

Evrensel gazetesinin manşetinde, “Derin güvensizlik” başlıklı haber yer aldı. Haberde şöyle denildi:

“Milyonlarca gencin kamuda işe girebilmek için hazırlandığı Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda (KPSS) sorular sızdırıldığı için sınav iptal edilirken, başlatılan soruşturma da devam ediyor. Sınav hırsızlığına ilişkin yeni iddialar ortaya atılırken sorular ise cevap bekliyor. Senelerce bu sınava çalışıp, emek harcayan gençlerin ise artık ÖSYM’ye güveni kalmamış durumda. Sorularla birlikte yüz binlerce gencin iş bulma hayalleri de çalınmış oldu.

2 yıl önce tarih öğretmenliği bölümünü bitiren Murat, şu anda özel bir kurumda çalıştığını ve bu sınava iki senedir hazırlandığını söyleyerek ‘Bu sınava giren herkesin iyi bir gelecek için ne kadar çaba harcadığına yakından şahidim. Biz bu kadar emek harcamışken bazı insanların vicdanlarını kaybederek bu tür işler yapması çok acı. ÖSYM’nin bu zamana kadar yaptığı her şey ortada. Ne bu olaydan önce ne de sonrasında o kuruma güvenmem mümkün değil. Bence kimse de güvenmemeli, çünkü geçmişi temiz değil. Güvenilmemesi gereken kurum durumuna düşen ÖSYM, bu ülkede yaşayan her öğrencinin kaderini belirleyen bir kurum. Belki de kaderlerini çalan bir kurum’ dedi.

Kimi öğrenciler bir sene kimileri ise daha uzun süre KPSS’ye hazırlanıyor. Dershane ve kitap masrafları giderek kötüye giden ekonomik koşullarda katlanıyor. 5 senedir KPSS’ye giren Hasan, bundan önceki sınavlarda matematik öğretmenliği için ya puanının yetmediğini ya da kurulda elendiğini söyledi. Ama son sınavda tamamen ÖSYM yönetimi yüzünden kaybettiğini dile getiren Hasan ‘Özel bir kurumda çalışmama rağmen ailemden destek alıyorum. Kurumda verilen ücret hem ihtiyaçlarıma hem de KPSS için aldığım kaynaklara yetmiyor. Çoğu kişi de ailesinin desteğiyle bu sınavlara hazırlanıyor. İktidar için basit görünen bu hata bizim için bu ekonomik krizde eğitim için ayırdığımız tüm paraların çöpe gitmesi demek’ diye konuştu.”

“Siyasal İslamda soru çalabilirsin”

Cumhuriyet gazetesi manşetinde, “Siyasal İslamda soru çalabilirsin” başlıklı habere yer verdi:

“Prof. Dr. İbrahim Maraş, siyasal İslam konusunda uyararak ‘İslamcı STK’lerdeki devlete rakip olmaktan çok devletin yanında görünme dönüşümü kimseyi aldatmamalı. Her zaman ikinci bir ajandaları var. Bu ajandanın ilk maddesi, mevcut düzeni yıkıp yerine kendi kafalarındaki şeriat düzenini getirmek’ dedi.

‘Ezildiğine inanan bu yapı, fırsat bulduğunda ezmeye, kinini din edinmeye, dolayısıyla da adaletsizliğe, diktatörlüğe meyillidir’ diyen Maraş, ‘Onlara göre ‘devrim’ için her şey mubah; soru çalmak, kadrolaşmak, torpil, hırsızlık, İslam davasının muzafferiyeti için doğal ve gerekli’ dedi.”

“Provokasyona cevap Cemevinden”

Karar gazetesi manşetindeki, “Provokasyona cevap Cemevinden” başlıklı haberinde, “Muharrem ayında bir haftada gerçekleşen iki saldırıyla çakılan tahrik kıvılcımı ortak tepkiyle boşa çıkarıldı. Toplumda artık karşılık bulamayan kirli oyuna karşı siyaset de en anlamlı yanıtı cemevi ziyaretleriyle verdi. Alevi, sünni Türkiye'nin geleceğine dönük provokasyonlara karşı kenetlenirken iktidar muhalefet ortak duruşa öncülük etti.

Muharrem orucunun ilk gününde Ankara’da cemevi ve Alevi derneklerine saldırı sonrası İstanbul’da Kartal Cemevi Başkanı Selami Sarıtaş saldırıya uğradı. Çifte provokasyon girişimine toplumun her kesimi tarafından tepki geldi. ‘Bu oyun tutmaz’ mesajları paylaşıldı. Kışkırtmaya karşı iktidar ve muhalefet de ortak duruşla karşılık verdi. Liderler cemevlerini ziyaret ederek kardeşlik vurgusu yaptı, birlikte oruç açtı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, elçiler buluşmasında ‘Seçim yaklaştıkça sosyal barışımızı hedef alan saldırılar artacak, buna müsaade etmeyelim’ dedi. Akşam da Alevi dedeleriyle görüştü. Aşura Matem Merasimi’nde adalet vurgusu yapan Kılıçdaroğlu ‘Hz. Hüseyin’e ağlayıp Yezid gibi davrananlardan değiliz’ ifadesini kullandı. Davutoğlu ve Babacan da Muharrem orucu için cemevinde Alevi vatandaşlarla aynı sofraya oturdu, birlikte oruç açtı” ifadelerine yer verdi.

“İcradan satılık ülke yarattılar”

Birgün gazetesinin manşetinde, “İcradan satılık ülke yarattılar” başlıklı haber yer aldı. Haberde şu ifadeler kullanıldı:

“İpotekli tarım arazilerinin illere göre dağılımı, tarım ve tarımla uğraşanların içinde bulunduğu dramatik tabloyu gözler önüne serdi. Hemen her kentte milyonlarca metrekarelik tarım arazisinin ipotekli olduğu, tarım arazisine bankalar tarafından ipotek konulan yurttaş sayısının 1 milyon 533 bin 579'a çıktığı belirlendi. Üzerinde ipotek bulunan tarım arazilerinin büyüklüğü itibarıyla Urfa, 127 milyar 760 milyon metrekare tarım arazisi ile ilk sırada yer aldı. Urfa’daki ipotekli tarım arazilerinin alanlarının, kentteki toplam tarım arazisi alanlarına oranının yüzde bin 59 olduğu bildirildi.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün (TKGM) verileri, borç batağına saplanan, borcunu borçla kapatmaya çalışan çiftçilerin içler acısı halini ortaya koydu. Türkiye’nin 81 ilinde milyarlarca metrekarelik tarım arazisinin bankalara ipotekli olduğu belirlendi.

Toplam 127,7 milyar metrekarelik ipotekli tarım arazisi ile Urfa ilk sırada yer alırken 4 milyar 489 milyon 478 metrekarelik ipotekli tarım arazisi ile Konya ikinci sırada geldi.

Tarım sektörünün bankacılık sistemine olan borçları haziranda 16,8 milyar lira artarak 224,8 milyar liraya yükseldi. Sektörün borçlarında yılın ilk altı aylık döneminde ise 57,1 milyar lira artış oldu. Sektörün bu borçlarının 170,7 milyar lirası kamu bankalarına olan kredi borçlarından kaynaklanırken, özel bankalara olan borçları da 54 milyar liraya çıktı. Tarım sektörünün zamanında ödeyemediği için bankaların yasal takibe aldığı kredi miktarı ise 3,6 milyar lira olarak gözüküyor.”