“Her zirve öncesi aynı oyun”
Karar gazetesi “İdlib krizi”ni manşete taşıdı
23.12.2019
Karar gazetesi manşetinde, “Her zirve öncesi aynı oyun” başlıklı habere yer verdi. Haberde şu ifadeler kullanıldı:
“Moskova, Suriye’deki krize çözüm için aynı masaya oturduğu Ankara’yı İdlib üzerinden kanlı bir çıkmaza itiyor. 27 Ağustos’taki Soçi zirvesinden önce İdlib’e ölüm yağdıran Rusya, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Putin’in 8 Ocak zirvesinden önce aynı senaryoyu yeniden sahneye koydu. Rusya ve rejimin saldırılarından kaçan yüz binler Türkiye’ye yöneldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya lideri Putin’in görüşeceği 8 Ocak zirvesi öncesinde İdlib’de Şam güçlerinin ilerleyişi hızlandı. Rusya’nın havadan savaş uçakları ve denizden de seyir füzeleriyle büyük destek verdiği saldırılarda TSK’nın 8 No’lu Suran Gözlem Üssü de kuşatma tehdidi altında. Yüzbinlerce sivil de yönünü Türkiye’ye çevirdi. Moskova, 27 Ağustos 2019’daki Erdoğan Putin zirvesi öncesinde de bölgeye büyük bir saldırı başlatmıştı. Bu saldırılarda da TSK’nın 9 No’lu Morek Gözlem Üssü kuşatma altında kalmıştı. Sadece son iki günde Türkiye sınırına doğru hareketlenen sivillerin sayısı 85 bini geçmiş durumda. BM İnsani Yardım Koordinatörlüğü’nün ‘kırmızı alarm’ verdiği şiddet dalgası büyük bir sivil göçünü tetikliyor. Savaş nedeniyle yerinden edilenlerin geri dönüşü planlanırken pratikte bunun tam tersi yaşanıyor. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nin verilerine göre Türkiye’de geçici koruma statüsündeki Suriyeli mültecilerin sayısı son 3 ayda yaklaşık 25 bin artış gösterdi.”
“‘Asli kusurlu’ bilirkişi ve polis”
Yeni Yaşam gazetesi manşetin altındaki, “‘Asli kusurlu’ bilirkişi ve polis” başlıklı haberinde, “Diyarbakır’da 11 Eylül 2019’da zırhlı aracın çarpması sonucu can veren Efe Tektekin’e (5) ilişkin hazırlanan bilirkişi raporu, tartışmaya yol açmıştı. Raporda, Efe aracın uzaklık ve hızını gözetmediği, ilk geçiş hakkı vermediği ve araca çarptığı için ‘asli kusurlu’, Efe’yi boyunun yeterince uzun olmadığı için suçlayan polis İ.A ise ‘tali kusurlu’ bulunmuştu. TMMOB’a bağlı Diyarbakır ve İstanbul Makine Mühendisleri Odası’ndan bilirkişiler, raporu gazetemiz için inceledi. Bilirkişilere göre ‘Kaza Tespit Tutanağı’nda aracın değil yayanın araca çarptığı anlamı çıkmaktadır.’ Bilirkişiler, ‘Yayanın büyük kütleli bir nesneye çarpması nedeniyle ve Newton’un 3. hareket yasası gereği geldiği yöne doğru geri itilerek düşmesi gerekir. Yayanın asıl darbeyi aldığı yerin doktor raporundan öğrenilmesi, beyanın somut durumla uyumu gerekli. Yayanın araçların arasından çıktığı belirtilse de, rapordaki çizim ve Kaza Tutanağı’ndaki anlatımdan yayanın 714. Sokak üzerinden gelmesi nedeniyle sokak ağzını kapatacak şekilde yol üzerinde park etmiş araç olmayacağından, yayanın iki araç arasından çıkması mümkün görünmemekte’ diyor” ifadelerine yer verdi.
“Niyet şeri İslam devleti kurmak”
Cumhuriyet gazetesinin manşetinde, “Niyet şeri İslam devleti kurmak” başlıklı haber yer aldı. Haberde şöyle denildi:
“Atatürkçü ilahiyatçı Cemil Kılıç, faizsiz finans kurumlarının denetimlerinin şeri hükümlere bağlanmasına ilişkin, ‘Bir kısım çevrelerin, ulaşmak istediği siyasi bir sistem var. Şeri bir İslam devleti kurmak veya devleti dönüştürmek arzusu olduğu anlaşılıyor’ dedi. Tarihte, tek İslam olmadığını belirten Kılıç’a göre malum çevrelerin esas aldığı, egemenlerin lehine yorumlanmış olan İslam. Bugün bazı cemaat ve tarikat liderlerinin Diyanet’ten maaş aldığını anlatan Kılıç, ‘Kamuoyu bilmez. Bazıları Diyanet’in memurudur. Gülen de vaizdi, maaş alıyordu. Diyanet amacından saptı. Cibuti’de bile cami yaptılar. Türkiye, tarihinde olmadığı kadar Araplaştırılmak isteniyor. İstiklal Marşı bile Arapça okunuyor’ dedi.”
“Yuva eğitimi de Diyanet’e teslim”
Birgün gazetesi manşetindeki, “Yuva eğitimi de Diyanet’e teslim” başlıklı haberinde, “Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) önümüzdeki 5 yıla yönelik hazırladığı 2019-2023 Stratejik Planı’nın ardından Eğitim Sen ‘MEB Stratejik Raporu’nu yayımladı. Raporda, MEB’in hazırladığı planda acil çözüm bekleyen sorunlar için adım atmak yerine iktidarın eğitimdeki siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda hazırlandığı belirtildi. Planın MEB’in eğitim alanındaki çalışmalarını ‘ticari hizmet’ olarak gördüğü belirtilen raporda, ‘Stratejik Plan’da kullanılan dil ve ifadelerden, büyük ölçüde ‘kâr amacı’ ile kurulmuş şirketleri andırırken, ‘kamusal eğitim’ ifadesi tamamen dışlanarak, eğitimde yaşanan ‘piyasa’ ve ‘inanç’ merkezli dönüşüm sürecinin hızlandırılacağı anlaşılmaktadır’ denildi. MEB’in planında eğitime ilişkin hedeflerden çok iktidarın ihtiyaçlarının dikkate alındığına dikkat çekilen raporda, ‘Toplum temelli kurum ifadesi Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı 4-6 yaş kurslar, dini vakıf ve dernekler ve belediyeler tarafından açılan kreşleri kapsamaktadır. Toplum temelli kurumlar ilk kez 2015-16 eğitim-öğretim yılında MEB istatistiklerine dahil edilirken, o tarihten bu yana erken okul öncesi eğitimde öğrenci sayısını en fazla artan kurumlar olmuşlardır’ ifadelerine yer verildi. Raporda, AKP’nin mesleki teknik eğitimde attığı adımların öncelikli olarak sermayenin çıkarlarını gözettiğine değinildi. Ülkede çocuk işçiliğinin devlet destekli bir şekilde sürdürüldüğüne dikkat çekilen raporda, MEB’in 5 yıllık hedeflerinde eğitim sistemi ve okulların piyasaya mekanizması ile uyumlu nesiller yetiştirmek olduğu belirtildi” ifadelerini kullandı.