“Ne hoca kaldı ne de uzman”

​Birgün gazetesi, kritik noktaya gelen hekim göçüyle ilgili son durumu manşete çekti.

28.07.2022

Birgün gazetesinin manşetinde, “Ne hoca kaldı ne de uzman” başlıklı haber yer aldı. Haberde şöyle denildi:

“Bu yılın haziran ayına dek yaklaşık bin 200’e yakın hekim yurtdışına gitmek için TTB’ye başvuruda bulundu. Bunların 616’sı uzman, 555’i pratisyen. Ülkede açılan tıp fakültesi sayısı 128’e yükselirken, hızla artan yurtdışına göç, ‘Bu fakültelerde kimler eğitim verecek?’ sorusunu da gündeme getirdi.

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hekimlere yönelik ‘Giderlerse gitsinler’ söyleminin ardından, ülkede bu yılın ilk 6 ayı itibariyle yurtdışına gitmek için başvuran hekim sayısının rekor düzeyde arttığı ortaya çıktı. Yaklaşık bin 200’ü aşkın hekimin yurtdışına gitmek için Türk Tabipleri Birliği’nden (TTB) belge almak için başvurduğu, yıl sonunda bu rakamın 3 binleri bulacağı belirtildi. Önceki yıllarda daha çok asistan ile pratisyen hekimlerin gitmek için belge almak istediği kaydedilirken, bu yıl uzman ve akademisyenlerin başvurularının artması dikkat çekti. Önümüzdeki yıllarda cerrahi, iç hastalıkları, çocuk sağlığı, anestezi, radyoloji, göz hastalıkları gibi branşlarda hekim eksikliği yaşanacağı vurgulandı.

Dr. Berfin Şenol (27) 2 yıldır Ankara’da özel bir hastanede hekimlik yapıyor. ‘Böyle olacağını bilseydim tıp fakültesini hiç seçmezdim’ diyen Şenol, ‘Birleşik Krallık’ta bir yerde, artık neresi olursa orada doktorluk yapmak istiyorum. Son sınava girdim, geçtiysem muhtemelen birkaç aya gideceğim’ dedi. Şenol, şu değerlendirmelerde bulundu: ‘Hekime, sağlıkçıya şiddet, iş yoğunluğu, ekonomik şartların yetersizliği gibi çok sayıda neden yüzünden gitmek istiyorum. Gitmek hiç kolay değil. Her gün anneme, babama bir şey olursa hangi uçakla, ne zaman, nasıl Türkiye’ye gelirim bunları düşünüyorum. Türkiye benim bildiğim, yetiştiğim ve özlediğim ülke değil artık. Burası açık hava cezaevi benim için. Kadın olduğum için mi, doktor olduğum için mi, kimliğim nedeniyle mi öldürüleceğim bunları düşünmekten yoruldum.’

Dr. Dilara Ateş (27) ise 7 ay önce İstanbul Sancaktepe’de çalıştığı hastaneden istifa ederek, Almanya’ya yerleşen hekimlerden biri. Ateş, şunları söyledi: ‘Mezun olduktan sonra aslında Türkiye’de kalmayı ve TUS’a başvurmayı düşündüm. Ama daha sonraki ciddi ekonomik kriz, çalışma şartlarımızın kötü olması, can güvenliğimizin olmaması kesin kararı almama neden oldu. Çocuk uzmanı olmak istiyorum. Almanya’nın ekonomik ve özlük hakları çok daha iyi, hekime yönelik saygı da var, şartları da daha insani. Tıp fakültesini severek yazdım, çocukluğumdan beri istediğim bir bölümdü. Hekimlik mesleği şu an ne yazık ki itibarsızlaştırılıyor. Çok büyük hayal kırıklığına uğradım.’”

“Yalan 155 mm, suç 22 bin 740”

Yeni Yaşam gazetesi manşetindeki, “Yalan 155 mm, suç 22 bin 740” başlıklı haberinde, “Türkiye’nin top atışı sonucu Irak Federe Kürdistan’ın Zaxo’ya bağlı Perex’te 3’ü çocuk 9 sivilin katledildiği saldırının yankıları sürüyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) taşınan katliama ilişkin Irak tarafı bilgileri paylaştı. Irak, Türkiye’nin saldırıyı 155 mm’lik toplarla gerçekleştirdiğini, kanıtların Bağdat’ta olduğunu açıklarken, Irak topraklarında ’22 bin 740 Türk ihlalinin belgelendiğini’ kaydetti.

Irak Dışişleri Bakanlığı, ‘Türkiye’nin düzenlediği saldırıların arkasında yayılmacı hedefleri var. Irak’ın derinliklerine kadar ilerledi. Başika Türkiye sınırından 105 km mesafede, ama Musul’a 2 km uzaklıkta. Peki, amaçları ne?’ derken, BMGK’den Türkiye’nin Irak topraklarının tamamında askeri güçlerini çekmesini zorunlu kılan acil karar çıkarmasını talep etti. BMGK üyesi ülkeler, faili belirtmeden katliamı kınamakla yetindi” ifadelerine yer verdi.  

“Nereden nereye”

Karar gazetesi manşetinde, “Nereden nereye” başlıklı habere yer verdi. Haberde şu ifadeler kullanıldı:

“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla Bulgar komşuların işi kolaylaştı. Bulgaristan kimlik kartı bulunan kişilerin Türkiye’ye yapacakları turistik veya transit geçişi amaçlı seyahatlere 90 gün süreli vize muafiyeti sağlandı. Ancak Bulgaristan’a girişlerde Türklerden hala vize istenmesi tepkilere neden oldu. Siyasiler kararı eleştirerek ‘Süper güç olacaktık. A101 olduk’ dedi.

Avrupa’dan Afrika’ya 91 ülkeye vize muafiyeti tanıyan Türkiye, Bulgaristan’ı da listeye dahil etti. Komşuya pasaportsuz 90 gün Türkiye’de kalma hakkı getirildi. Ancak Bulgaristan’a girişlerde Türklerden vize istenecek olması eleştiri konusu oldu. Norveç’le vize anlaşmasında da benzer tablo oluşunca ‘Türk vatandaşları sadece 6 ülkeye kimlikle girebiliyor. Karşılıklılık ilkesi nerede kaldı’ tartışmaları alevlendi.

Sınırı açan düzenleme ekonomik dönüşümün de çarpıcı yansıması oldu. Türkler daha birkaç yıl öncesine kadar ucuz tatil ve alışveriş için Bulgaristan’a giderken TL yılbaşından bu yana yüzde 28’den fazla değer kaybedince tablo tersine döndü. Cebine euro koyan komşular Edirne’ye akın ederek bavullarını doldurmaya başladı. Esnafın yüzünü güldüren Bulgarlara jest ‘yeter ki döviz gelsin’ yaklaşımını ortaya koydu.”

“Diyanet’in işi AKP’yi aklamak”

Cumhuriyet gazetesi manşetindeki, “Diyanet’in işi AKP’yi aklamak” başlıklı haberinde, “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, ‘Ticarette kâr haddi var mı?’ sorusu üzerine verdiği fetvada ‘Fiyatları tayin eden, darlık ve bolluk veren Allah’tır’ hadisine işaret etmesi gündem yarattı. Prof. Dr. Şahin Filiz, ‘Diyanet öncelikle verdiği fetvaya dayanak olarak aldığı hadisleri doğru anlamaya özen göstermeli’ dedi.

İlahiyatçı Cemil Kılıç, ‘Sorumluları aklamak için Allah’ın arkasına saklanmak günahtır, tövbeyi gerektirir’ derken Prof. Dr. İbrahim Maraş ise ‘Diyanet, bu hadisi dayanak gösterirse kapitalizmin, sınırsız kazanmanın hatta ticaret ehli olmayan herkesin birbirini kazıklamasına yol açmış olur’ dedi” ifadelerine yer verdi.