“Olacağı buydu”

​Karar ve Evrensel gazeteleri, doktorlara yönelik devam eden şiddet dalgasını manşete çıkardı.

12.07.2022

Karar gazetesi manşetinde, “Olacağı buydu” başlıklı habere yer verdi. Haberde şöyle denildi:

“Doktor Karakaya’nın katledilmesinin ardından caydırıcı önlemler yerine hekimler, meslek örgütleri hedef gösterildi. İki gün önlük çıkaran sağlıkçılar için ‘Ameliyata girmiyorlar, acil hastaya bile bakmıyorlar’ dezenformasyonu yapıldı. Kışkırtıcı dil, şiddet dalgasını körükledi: 1- Adana’da hastane basıldı. 2- Sakarya’da hemşire darp edildi. 3- 184’e doktora ölüm tehdidi telefonu açıldı.

Hekimler göçünü tırmandıran şiddetin önü alınamıyor… Konya’da Dr. Ekrem Karakaya’nın öldürülmesinin ardından iki günlük greve giden doktorlar hedef haline getirildi. Acil durumdaki hastaları bakılmadığı, ameliyatların ertelendiği dezenformasyonu gerçekleştirildi. Bu söylemler, yeni şiddet olaylarına kapı araladı. Adana Çukurova Devlet Hastanesi Acil Servisi 50 kişilik grup tarafından basıldı. Hasta yakınlarından birinin ‘O doktoru öldürmezsem adam değilim’ ve ‘Döneceğiz, hepinizi öldüreceğiz’ şeklinde tehditler savurduğu belirtildi.

Doktorların hizmetten çekildiği bildirildi. Başhekimlik olayı yalanlasa da Hekim Birliği Çukurova Hastanesi Temsilcisi Uzm. Dr. Işıl Bilal, ‘Polis eşliğinde hasta bakılıyor’ dedi. Sendikalar ‘Saldırganlar ve tehditler varken bir gözaltı bile yok. Emniyet desteği ile çalışmak zorunda kalmayacağız’ açıklaması yaptı. Sakarya’da da doktorla tartışan hasta yakını, ebe ve hemşireyi darp etti. Bir doktor eşinin de ‘Eşimin hastası 184’ü arayıp ‘O doktoru Konya’daki doktor gibi öldüreceğim’ diye tehdit etti’ paylaşımı sonrası şüphelinin ifadesi alındı.”

“‘Algı’ dedikçe şiddet büyüyor”

Evrensel gazetesinin manşetinde, “‘Algı’ dedikçe şiddet büyüyor” başlıklı haber yer aldı. Haberde şu ifadeler kullanıldı:

“Doktor Ekrem Karakaya’nın hastanede öldürülmesinin ardından isyana dönen sağlıkçıların çığlığına kulak vermek yerine, Türk Tabipler Birliği’ni ‘hekim ölümü’ üzerinden algı yaratıp, provokasyon yapmakla suçlayan iktidar tavrı cesaret veriyor; 50 kişilik grup acil servisi bastı!

Önceki gün gece geç saatlerde Çukurova Devlet Hastanesinde hasta yakınları cam çerçeve indirip ‘O doktoru öldürmezsem adam değilim’ şeklinde tehditler savurdu. Bunun üzerine sağlık emekçileri güvenlikleri olmadığı için hizmet üretmeyi durdurdu. Gece geç saatlerde Emniyet ekibinin hastanede beklemeye başlaması ile hasta bakmaya başlandı.

Saldırının ardından olay yerine gelen Adana İl Sağlık Müdürü ve  Çukurova İlçe Emniyet Müdürü konu ile ilgili soruşturma başlatıldığını, güvenlik kameralarının incelendiğini ifade etti. Ancak soruşturmanın akıbetine dair kendilerine bir dönüş olmadığını ifade eden SES Adana Şube Yöneticisi Abdülbari Kahraman, saldırı ihtimaline karşı emniyet desteği ile çalışmak zorunda kalmak istemediklerini,  şiddete bulaşan herkesin tutuklanması gerektiğini ifade etti.”

Haber Birgün gazetesinde, “Silahlı baskın” başlığıyla yer buldu:

“Gericiler, iktidar mensupları ve Bahçeli’nin hedef aldığı hekimlere yönelik şiddet son bulmuyor. Adana'da Çukurova Devlet Hastanesi Acil Servisi, yaklaşık 50 kişilik bir grubun basması sonucu çalışamaz hale geldi. Can güvenliği talep eden doktorlar hizmetten çekildi. Doktorlar daha sonra polis kontrolünde hasta bakmaya başladı.

Hekimler Birliği'nin Twitter hesabından bu gece 23.102da yapılan paylaşımda, ‘Adana Çukurova Devlet Hastanesi Acil Servis, yaklaşık 50 kişilik bir grubun basması sonucu çalışamaz hale gelmiş, can güvenliği olmayan hekimlerimiz, can güvenliği sağlanana ve yazılı beyanı tebliğ edilinceye kadar hizmetten çekilmiştir’ denildi.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Adana Şubesi Resmi Twitter Hesabı'ndan yapılan paylaşımda ise ‘Çukurova Devlet Hastanesinde hasta yakınları camı çerçeveyi indiriyor, ‘O doktoru öldürmezsem adam değilim’ dediği herkes tarafından duyulan bir hasta yakını da var ve bir tane bile gözaltı yok! Arkadaşlarımız hizmetten çekilme hakkını kullandı’ ifadelerine yer verildi.”

“AİHM’den yeni ihlal kararı”

AİHM, Osman Kavala davasında ihlal prosedürüyle ilgili Türkiye’nin yükümlülüğünü yerine getirmediğine karar verdi.

Haber Birgün gazetesinde, “Kavala için AİHM’den yine ‘ihlal var’ kararı” başlığıyla yer aldı:

“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 18 Ekim 2017'den beri tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala davasında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin 2 Şubat 2022 tarihinde başlattığı ihlal prosedürü kapsamındaki kararını açıkladı.

AİHM, Osman Kavala davasında Türkiye'nin ‘AİHM kararlarına ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmediği’ gerekçesiyle AİHS'nin 46/1'inci maddesini ihlal ettiği hükmüne vardı. Kavala'ya 7 bin 500 Euro mahkeme masrafı ödenmesi kararlaştırıldı.

Büyük Daire'nin ihlal kararı 16'ya 1 olmak üzere oy çokluğu ile alındı. Karardaki tek karşı oyu Türk hakim Saadet Yüksel kullandı. Yüksel karara ilişkin görüşünde Osman Kavala davasında 2019 yılında verilen 18'inci maddenin ihlali kararına katılmadığı için bugün verilen karara da katılmadığını belirtti.

AİHM’in 17 hakiminden oluşan Büyük Daire'nin verdiği karar, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin Türkiye için ihlal prosedürü başlatarak davayı AİHM'ye göndermesi üzerine verildi. Komite, 2 Şubat'ta yaptığı olağan toplantısında, tutukluluğu süren Osman Kavala ile ilgili Türkiye'nin yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğinin tespit edilmesi için davanın AİHM'e havale edilmesine karar vermişti.”

Cumhuriyet gazetesi ön sayfasının altında yer ayırdığı habere, “AİHM’den yeni ihlal kararı” başlığını attı. Haberde şöyle denildi:

“AİHM, Osman Kavala davasında Türkiye’nin ‘AİHM kararlarına ilişkin yükümlülükleri yerine getirmediği’ gerekçesiyle ihlal kararı verdi. Hukukçu Kazan, ‘Erdoğan bile üç kere başvurdu’ derken Dışişleri ve Adalet Bakanlığı karar tepki gösterdi.”

Karar gazetesi birinci sayfasının altında, “Kavala’da yaptırım yolunun ucu açık” başlığıyla yer verdiği haberde, “AİHM, Osman Kavala davasında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin başlattığı ihlal prosedürü kapsamındaki kararını açıkladı. Mahkeme, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi sorumluluklarını yerine getirmediğine hükmetti. Karar 1’e karşı 16 oyla alındı. Türk yargıç karşı oy verdi” ifadelerini kullandı.

Yeni Şafak gazetesi manşetindeki habere, “AİHM insanlığın yüz karası” başlığını attı:

“AİHM’in tarafgirliği ve çifte standartı bir kez daha kanıtlandı. Ölüme terkedilip işkenceden geçirilen mülteciler ve Müslümanlara yönelik hak ihlallerini görmezden gelen AİHM, Kavala hakkında Soros’çuların baskısıyla Türkiye aleyhinde jet bir karara imza attı. Türkiye, Avrupa Konseyi üyeliğinin askıya alınmasıyla tehdit ediliyor.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) çifte standartını bir kez daha ortaya koydu. Denizde boğulan mültecilerle Türk ve Müslüman azınlıkların dosyalarını yıllarca rafta bekleten AİHM, sivil darbelerin finansörü Soros'çuların baskısı ile Osman Kavala hakkında jet bir karara imza attı. AİHM Büyük Dairesi, Türkiye'nin, Gezi kalkışmasının organizatörü Osman Kavala hakkındaki sorumluluğunu yerine getirmediğine hükmetti. Osman Kavala için AİHM süreci 2018’de başladı.

Adalet ve Dışişleri Bakanlıkları, AİHM’in Kavala kararına tepki gösterdi. Türkiye’nin, AİHM kararlarına uyma oranı en yüksek ülkelerden biri olduğuna dikkat çeken Adalet Bakanlığı, Kavala hakkında verilen 10 Aralık 2019 tarihli kararın uygulandığını vurguladı: ‘AİHM Büyük Daire gündeminde 22 dosya bulunmasına ve halihazırda derdest dosyaların tamamına yakınının Kavala dosyasından daha önceki tarihlerde, bir kısmının ise en az 1 yıl önce Büyük Daire’ye gelmiş olmasına rağmen, Kavala dosyasının öne çekilmesi, AİHM’in güvenilirliğini ve itibarını olumsuz etkileyeceği gibi, AİHM’in Türkiye’ye karşı objektifliği ve tarafsızlığı konusunda kamuoyumuzdaki tartışmaları da artıracaktır.’”