“Savaş suçunu BM belgeledi”

Türkiye’nin desteklediği grupların Suriye’de işlediği savaş suçları Yeni Yaşam gazetesinin manşetinde yer aldı.

17.09.2020

Yeni Yaşam gazetesi manşetindeki, “Savaş suçunu BM belgeledi” başlıklı haberde, “Birleşmiş Milletler (BM) Bağımsız Uluslararası Suriye Soruşturma Komisyon’u, 21 Ocak-Temmuz arasını kapsayan ve sahada yürütülen soruşturmalara dayanarak hazırlanan Suriye raporunu açıkladı. 25 sayfalık raporda Suriye topraklarını kontrol eden hemen hemen her aktörün devam ettirdiği hak ihlallerini belgelendiği belirtilerek, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik cinsel saldırıların, sivillere dönük şiddet, özel mülkiyete zorla el koyma gibi ihlallerin gittikçe artışına vurgu yapıldı. Suriye Hükümeti ve İdlib’teki grupların işlediği hak ihlallerine yer verilen raporda, ayrıca Türkiye’nin bulunduğu Efrîn ve Serêkaniyê bölgelerinde yaşanan savaş suçlarına ayrıntılı bir şekilde değinildi. Raporda devamla, ‘Soruşturma Komisyonu, Serêkaniyê’de ÖSO tarafından uygulanan sistematik yağma ve özel mülke zorla el koymanın yanı sıra keyfi şekilde sivilleri özgürlüklerinden mahrum bırakma hak ihlallerini bir kez yine doğruladı. ÖSO, başta Kürt kökenli olmak üzere şehrin sakinlerini tehdit, baskı ve işkenceyle zorla yerlerinden ve evlerinden etti. Birçok insanın özel mülkiyetleri yağmalandı. Zor kullanılarak boşaltılan evleri, ÖSO savaşçıları veya aileleri tarafından gasp edildi. Kürt vatandaşlar sistematik olarak işkenceye tabi tutuluyor veya kaçırılıyor’ ifadelerine yer verildi. Raporda, ‘ÖSO güçleri aynı şekilde Efrîn bölgesi genelinde, Kürtleri yerlerinden ederek, mülklerine zorla el koyuyor. Örneğin, Efrîn dışından gelen aileleri yerleştirmek amacıyla 3 kişiden az olan Kürt aileleri kendi evlerinden çıkmaya zorladığı tespit edildi. Aynı şekilde, Kürt aileler ve kendi evlerinde ve topraklarında yaşamak için zorla vergiye tabi tutuluyor’ diye eklendi. ÖSO’nun Efrîn’de kapı kapı dolaşarak sadece Kürt vatandaşlardan mülkiyet belgesi talep ettiğini, bu belgeyi sahip olmayanların zorla evlerinden edildiğini ve göçe zorlandığının belirtildiği raporda, bölgedeki Türk yetkililerin bu olaylara bir çözüm bulmadığına vurgu yapıldı” ifadelerini kullandı. 

“Kurumlar çöktü, verimlilik düştü”  

Karar gazetesi manşetinde, “Kurumlar çöktü, verimlilik düştü” başlıklı habere yer verdi:

“Hükümetin hazırladığı ‘AB’ye Katılım Öncesi Ekonomik Program’ yargı bağımsızlığı, düşünce özgürlüğü, insan hakları, kurumların işleyişi, eğitim kalitesi, teknolojinin gelişimi, insani gelişmişlik gibi kriterlerdeki gerilemenin Türkiye’nin ekonomik büyümesini aşağıya nasıl çektiğini gözler önüne serdi. Cumhurbaşkanlığı Bütçe ve Strateji Başkanlığı tarafından hazırlanan ‘AB’ye Katılım Öncesi Ekonomik Program’a göre, devlet yönetiminde kurumsal kalitenin göstergesi olarak kabul edilen ‘Toplam Faktör Verimliliği’nden büyümeye gelen katkı 2007’de yüzde 2,7 iken, 2010-2018 döneminde binde 6’ya düştü. Hükümet, AB’ye gönderdiği belgede 2020-2022 için öngörüsünü ise binde 4 olarak kayda geçti. Böylece ülkenin toptan yönetim kalitesiyle ilgili beklentinin düşük olduğu resmi olarak da kayıtlara geçirilmiş oldu. Toplam Faktör Verimliliği ülkelerin eğitim kalitesi, teknolojik gelişimi, kurumların işleyişi, insan hakları ve özgürlüklerinin durumu, demokrasi kalitesi, yargı bağımsızlığı, düşünce özgürlüğü, vergi sisteminin işleyişi, gelir dağılımındaki denge gibi çok sayıda faktörün bir araya gelmesiyle oluşuyor. Modern ekonomilerde kaliteli yönetimin büyümeye yansıması olarak yorumlanıyor. Türkiye’de siyasi uzlaşmanın olduğu dönemlerde ‘Toplam Faktör Verimliliği’nin ekonomik büyümeye katkısının da yüksek olması dikkat çekiyor. KARAR TV’deki Ortak Akıl programında konuşan İYİ Parti Milletvekili Erhan Usta ‘Toplam Faktör Verimliliği’ndeki gerilemeyle ilgili değerlendirmelerde bulundu: ‘AB’ye Katılım Öncesi Ekonomik Program’da 20202022 dönemi için hükümetin yaptığı projeksiyona göre buradan büyümeye katkı 0,4 puan olacak. Bunu hükümet söylüyor. İşler düzelmeyecek diyor Türkiye’de. AB’ye verilen programda ülkeyi kötü yönetiyoruz itirafı yapılıyor.’”

“‘Kuzen’in ihalesi 5 bürokratı yedi”

Cumhuriyet gazetesinin manşetinde, “‘Kuzen’in ihalesi 5 bürokratı yedi” başlıklı haber yer aldı. Haberde şöyle denildi:

“Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Eskişehir yolu üzerindeki kampüsü için aydınlatma direği alım işi yapıldı. Doğrudan ‘Bakanlık makamı’ talimatıyla geldiği öğrenilen iş için, Emine Erdoğan’ın kuzeni iş insanı Veysel Baran’a ait olduğu ileri sürülen 4A Pazarlama AŞ adres gösterildi. Firmaya 98 bin lira ödendi. Destek Hizmetleri Dairesi Başkanı Fatih Sarıkaya’nın, daha ucuza yapılabilecek iş için ihale açmaması bakanlık koridorlarında konuşulmaya başlandı. Çalışanların ifadesi alındı. Kriz üzerine işin talimatını veren Pakdemirli, Sarıkaya ve 4 daire başkanını görevden aldı. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ihalesiz yapılan ‘çevre aydınlatma revizesi’ kapsamındaki ‘ışıklı direk işinin’, Emine Erdoğan’ın kuzeni, iş insanı Veysel Baran’a ait olduğu iddia edilen 4A Pazarlama Şirketi’ne verildiği ortaya çıktı. Yaklaşık 100 bin TL’lik ışıklı direklerin alım emrini doğrudan Bakan Bekir Pakdemirli’nin verdiği öğrenildi. Ancak söz konusu alım, bakanlıkta ‘işin usulsüz yapıldığı’ gerekçesiyle kriz yarattı. Yine Pakdemirli’nin talimatıyla, bakanlıkta 5 daire başkanının ‘direk işinden’ dolayı görevden alındığı öne sürüldü.”

“İki vakada ülke gerçeği”

Birgün gazetesi manşetinde, “İki vakada ülke gerçeği” başlıklı habere yer verdi:

“Basın İlan Kurumu tarafından medyaya yollanan sözlükte kadınlar aşağılandı. Kocaeli’nde de bir öğretmen ‘ödev’ gerekçesiyle çocukların özel hayatını didikledi. Birbirinden farklı iki olay Türkiye’de neden laiklik ve kadın hakları mücadelesi verilmesi gerektiğini net olarak gösteriyor. Birincisi Kocaeli’nde bir okuldan. Başiskele’de bir Anadolu lisesinin Din Kültürü dersinde ödev için öğrencilere ‘Sevgilin var mı? Namaz kılıyor musun?’ gibi sorular sorulmasına çok sayıda aile tepki gösterdi. İkinci vaka medya dünyasından. Basın İlan Kurumu’nun (BİK) kuruluşlara gönderdiği Dr. Gedizli’nin yazdığı Türkçe’nin isimler Sözlüğü’nde kadınları aşağılayan çok sayıda ifade yer aldı.”