“Silahları MİT’le götürecektik”

Cumhuriyet gazetesinin manşeti gündemin en dikkat çeken haberi oldu.

10.02.2015

Cumhuriyet gazetesinin manşetinde, “Silahları MİT’le götürecektik” başlıklı haber yer aldı: “IŞİD militanlarının Niğde Ulukışla’da 3 kişiyi katlettiği saldırıyla ilgili soruşturma dosyasına giren ifadelerden ‘MİT itirafı’ çıktı. Davanın görülmesine çeşitli gerekçelerle bir türlü başlanamazken sanıklardan Mehmet Aşkar ifadesinde, davanın firari sanığı Suriyeli Türkmen Heysem Topalca’yla ilgili önemli bilgiler verdi. Topalca’nın El Kaide kökenli örgütlere silah sevkiyatında rol aldığı belirtiliyor. Topalca’yla birlikte Suriye’deki muhaliflere silah taşıdığını söyleyen Aşkar’ın ifadesinde, ‘Topalca, Adana’daki roket başlıklarının sevkıyatıyla ilgili izni olduğunu söyledi’ bölümü dikkat çekiyor. Suriye’deki iç savaş başlamadan silah sevkıyatı yaptıklarını belirten Aşkar, ‘MİT’le bağlantılı olarak silahları geçirmek isterlerken’ askerlerin kendilerini yakaladıklarını öne sürüyor.”

“Çekmeceden çıkan 101 ses”

Selam Tevhid soruşturmasını yürüten polisler, aylar sonra yeniden gözaltına alındı. Yapılan aramalarda çok sayıda Erdoğan ve Davutoğlu’yla beraber birçok siyasetçinin ses kayıtlarının bulunduğu iddia edildi.

Hürriyet gazetesinin manşetten verdiği haber için, “Çekmeceden çıkan 101 ses” başlığını kullandı. Haberde, “İstanbul Terörle Mücadele Şubesi’nde bir çekmecede bulunan 2 hardiskten, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu ve çok sayıda bakanın da aralarında bulunduğu 101 isme ait telefon konuşmalarının kaydı çıkınca operasyon başladı. Hardiskler, temmuzda Selam Tevhid soruşturmasını yürüten polislere yönelik baskınlar sonrası bulundu. 2010-2013 arasında yapılan kayıtlarda, Erdoğan, Davutoğlu, 25 eski ve yeni bakan, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, bürokrat, akademisyen ve büyükelçilerin konuşmaları var. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla dün sabah 9 ilde 21 polis gözaltına alındı. Dosyada 80 şüpheli var. İlker Başbuğ’u tutuklandığında Silivri Cezaevi’ne götüren emniyet müdürü Gafur Ataç da gözaltında. Emniyet’te bazı kayıtların geri getirilemez şekilde silindiği de tespit edildi” ifadeleri kullanıldı.
 
Zaman haberi sürmanşetinden, “Aynı iddia ile aynı polislere 3. kez operasyon” başlığıyla anonsladı.

Bugün gazetesi, “Yılanlar dışarıda, polisler hapiste” manşetiyle çıktı: “İranlı ajanların soruşturulduğu Selam Tevhid dosyasında görevli polislere 7 ay sonra ikinci gözaltı kararı verildi. Başkomiser ‘Devlete sızan Acem yılanları, hapishaneye giden vatan evlatları’ dedi.”

Sabah haberi ön sayfasının altından, “3. hard diskten devlet çıktı” başlığıyla verdi ve “Selam soruşturması kapsamında elde edilen hard diskten İdris Naim Şahin hariç bütün devlet yöneticilerine ait ses kayıtları çıkınca 21 polis için gözaltı kararı alındı. İstanbul’da başlayan operasyon 9 ile yayıldı. Bazı şüphelilerin halen tutuklu olduğu belirlendi” dedi.  
   
Yeni Şafak manşetten verdiği haber için, “Sadece onu dinlememişler” başlığını kullandı ve “Selam kumpasıyla ilgili soruşturmayı derinleştiren savcılar, emniyetin şifreli bilgisayarlarında devletin zirvesinden 100’e yakın ismin ses kayıtlarına ulaştı. İdris Naim Şahin hariç, 2011-2013 yılları arasında görev yapan tüm bankaların dinlendiği tespit edildi” dedi.

Akşam manşetin altında yer ayırdığı habere, “Babacan’ı da dinlemişler” başlığını attı ve “İstanbul Emniyeti’ndeki paralel yapılanmaya yönelik operasyonda 21 kişi hakkında gözaltı kararı verildi, şüphelilerin 16’sı gözaltına alındı. Selam Tevhid soruşturması kapsamında usulsüz olarak dinlenen binlerce kişi arasında Başbakan Yardımcısı Babacan da var” dedi.

Star haberi ön sayfasının altından, “21 polise ‘kocakulak’ gözaltısı” başlığıyla anonsladı.    
Vatan birinci sayfasının altındaki habere, “21 polise daha ‘casus’ baskını” başlığını attı ve “İstanbul’daki yasa dışı dinleme ve casusluk soruşturmasının 3. dalgasında 13 ilde 21 polise gözaltı kararı çıktı. Polislerin Twitter fenomeni Fuat Avni’ye bilgi sızdırdığı öne sürüldü” dedi.

“Gül’e de kozmik takip”

Taraf gazetesi sürmanşetinde, “Gül’e de kozmik takip” başlıklı habere yer verdi ve “AKP’nin muhalefete operasyon için oluşturduğu ‘Siyasi Kozmik Oda’nın, Abdullah Gül’ün de her adımını takibe aldığı ortaya çıktı. Taraf’ın hükümet kaynaklarından aldığı bilgiye göre, AKP’deki ‘üç dönemlikler’le iktidarın son dönem politikalarından rahatsız olan siyasetçi ve işadamları Gül’ün kapısını çalınca düğmeye basıldı. Gül, ‘güvenlik ve koruma’ kılıfı ile yakın markaja alındı. Gül’ü takip eden ekibin sağladığı bilgiler CHP, MHP, BBP için oluşturulan ‘Kozmik Oda’ tarafından değerlendirilip şifreli olarak Ankara’ya iletiliyor. Özellikle Gül’le görüşenler tek tek not ediliyor” dedi.

“41 nolu kulenin esrarı”

Milliyet gazetesinin manşetindeki, “41 nolu kulenin esrarı” başlıklı haberde, “Ceylanpınar’da ‘sevgili mesajı nedeniyle cinnet geçirerek, iki askeri öldürüp intihar eden’ er Aslan olayında derin soru işaretleri ve iddialar ortaya çıktı. 1-İki askerin yakın mesafeden atışla ölmediği, 3 askerin tamamının ellerinde barut izi olduğu ortaya çıktı. 2-Sadece Aslan’ın silahından 16 kurşun sıkıldığı saptandı ve olay yerinde üç askerin silahından çıkmayan bir kovana rastlandı. 3-Kayıtlarda ‘vukuat olmadı’ denilen saatlerde, 6 kişilik bir grubun sınıra geldiği, sonra kaçtığı termal kamerada tespit edildi. 4-Aslan’ın telefonunda mesaj olmadığı, sevgiliden mesaj geldiği belirtilen telefonun birliğin ortak telefonu olduğu öne sürüldü” ifadeleri yer aldı.

“İşte AİHM’in gerekçeleri”

Zaman gazetesi manşetinde, “İşte AİHM’in gerekçeleri” başlıklı habere yer verdi ve “Kentbank’la ilgili 4.1 milyar dolarlık tazminat davasında Türkiye’yi haksız bulan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2012’de verdiği kararda, Bank Asya’ya yönelik hukuksuzluğa emsal oluşturacak gerekçeler var. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin adil yargılanma ve mülkiyet haklarına ilişkin maddelerin ihlal edildiğine hükmedilen kararda hukuksuzluklar tek tek sıralanıyor. 1-BDDK’nın el koyma kararı, mülkiyet hakkına müdahaledir. Banka yönetiminin kusuru olsa dahi bu, mülkiyet hakkını ortadan kaldırmaz. Hükümetin baskısıyla ve Hazine’nin çıkarları gözetilmeksizin alınan karar meşru değil. 2-Banka sahipleri, medyadaki karalama kampanyası ve hükümetin hasmane açıklamalarından ciddi zarar gördü. Bankanın uğratıldığı zarar karşılanmalı. Bu miktar, mal varlığının aynen iadesine denk olmalı, bankacılık lisansının değeri de dahil edilmeli. 3-AİHM, TBMM Komisyonu’nun şu tespitlerini kararına gerekçe yaptı: Bankaya el konulmadan önce gerekli zaman tanınmadı. Hükümet gizli görüşmeler yürüttü. TMSF’ye devredilen bankalardan daha fazla açığı olanların üzerine gidilmedi” ifadelerini kullandı.