“Suçu örtme telaşı”

Deprem sonrası yardım ve kurtarma çabalarının yetersizliği gazetelerin manşetlerinde yer aldı.

09.02.2023

Birgün gazetesi manşetinde, “Suçu örtme telaşı” başlıklı habere yer verdi. Haberde şu ifadeler kullanıldı:

“Akla ve bilime kulaklarını tıkayan, hiçbir çalışma yapmayan iktidar depremi ve yıkımı bir kez daha kadere bağladı. Depremin merkezi Maraş’ta konuşan Erdoğan ‘kader planı’ sözleriyle yine sorumluluktan kurtulmaya çalıştı. Ancak yaşananlar kader değil, bir cinayet. Bu köhnemiş rant düzeninin yarattığı çürümüşlüğün acı bir sonucu.

Milyonlarca kişi depremin yıktığı kentlerde yardım beklerken Erdoğan yine şaşırtmadı. Ancak depremin üçüncü gününde Maraş’a giden Erdoğan, ‘Olanlar hep oldu. Bunlar kader planının içinde olan şeyler’ dedi. Yirmi yıllık iktidarı döneminde depreme dair hiçbir şey yapmayan Erdoğan, kader söylemiyle yine sorumluluktan kaçmaya çalıştı.

Muhalefet yaşanılanların kader değil bir iktidar cinayeti olduğunu söyledi. Günlerdir deprem bölgesinde olan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, deprem bölgesinde paylaştığı videoda ‘Yaşananlara siyaset üstü bakmayı, iktidarla hizalanmayı reddediyorum. Bu çöküş tam da sistematik rant siyasetinin sonucudur’ şeklinde konuştu.”

“Bürokrasi gitti, yardım gitmedi”

Evrensel gazetesinin manşetinde, “Bürokrasi gitti, yardım gitmedi” başlıklı haber yer aldı. Haberde şöyle denildi:

“Depremin üçüncü gününde hala şehir merkezlerinde dahi kurtarma ekibinin ulaşamadığı enkazlar, gidilmeyen deprem bölgeleri var. Binlerce kişinin ekmek, su, battaniye, çadır beklentisi bürokratik engele takılırken, Erdoğan güvenlik çemberi içinde deprem bölgesini gezdi. 

Depremin üçüncü gününde Maraş’a giden Cumhurbaşkanı Erdoğan, her felakette olduğu gibi devletin başarıyla devrede olduğunu iddia etti; depremden etkilenen ailelere 10 bin lira destek verileceğini açıklayıp, sabır çağrısı yaptı, yine ‘Kader planı’ dedi.

Erdoğan’ın aksine arama kurtarma çalışmalarının yetersiz kaldığını belirten depremzedeler, ‘Enkazı ellerimizle kazıyoruz’ diye isyan etti. Adıyaman’da halk ikinci kez valiliğe yürüdü. Gönderilmek istenen yardımlar, ‘AFAD dışında yardım gönderilemez’ prosedürüne takıldı.”

“Devlet yok dayanışma var”

Yeni Yaşam gazetesi manşetindeki, “Devlet yok dayanışma var” başlıklı haberinde, “Kurdistan’da Mereş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerle sarsılan Mereş, Dilok, Meletî, Semsûr, Riha, Amed, Kilis, Osmaniye, Adana ve Hatay’da yıkımın boyutu korkunç. Milyonlarca yurttaş kara kışta dışarıda. On binlerce insanın bulunduğu enkazlarda yeterli çalışma yok. Öfkeli olan yurttaşlar, ‘Su yok, ekmek yok, yardım yok, devlet yok’ diyerek halkı dayanışma seferberliğine çağırıyor.

AKP-MHP halkın üzerine çökmesinin yanı sıra dayanışmayı da engellemeye çalışıyor. HDP’nin başlattığı dayanışma seferberliğinde toplanan bazı yardım TIR’larına el konuldu. Muhalefet ve STK’lerin yardımlarına el konulup üzerine AKP yazılarak deprem bölgesine gönderiliyor. Tüm engellemelere rağmen halk yaralarını kendi sarmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı. 

“Nerede bu devlet”

Karar gazetesi manşetindeki, “Nerede bu devlet” başlıklı haberinde, “Yüzyılın felaketini yaşayan Türkiye’de depremden üç gün sonra insanların hâlâ yıkılan binaların başında yardım beklemesi 1999’dan 24 yıl sonra bile devletin bir afet planı olmadığını gösterdi. Arama kurtarma için kritik önemdeki ilk 6 saatte harekete geçilmedi. Askeri birlikler, tecrübeli madenciler ancak 40 saat sonra bölgeye gönderildi. Yurtdışından yardıma gelen ekipler havaalanlarında bekletildi. Dördüncü güne girilirken henüz ulaşılamayan yerler olması 85 milyonu kahretti.

Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 10 ili vuran 7.7. ve 7.6’lık depremlerde acı büyüyor. Can kaybı 9 bini aşarken Maraş, Malatya, Hatay’da gözü yaşlı vatandaşlar ‘Kurtarma ekibi gelmedi. Çaresizce enkaz başında bekliyoruz’ dedi. Üçüncü günde iş makinesi, uzman ekip çağrıları yağdı. Uzmanların ‘Kurtarılanların yüzde 80’i ilk altı saatte çıkarılanlar’ sözleri ise artık umutların mucizeye kaldığını gösterdi.

Vahim tablo zaafiyeti ortaya koydu. Depremin boyutu belli olur olmaz ‘afet kitabının aşamalarına göre’ bütün imkânlar seferber edilmesi gerekirken AFAD ekipleri bölgeye ulaşamadı. Katkısı sınırlı gönüllüler gönderilirken tecrübeli madencilere 40 saat sonra izin çıktı. Cumhurbaşkanı üç ay önceki tatbikat sonrası ‘Artık ‘Nerede bu devlet?’ feryadını duymuyoruz’ ifadesini kullanmıştı ancak 1999’daki çağlık yine yankılandı” ifadelerine yer verdi.

“Rahat değiliz, ölüyoruz”

Cumhuriyet gazetesi manşetinde, “Rahat değiliz, ölüyoruz” başlıklı habere yer verdi:

“Türkiye’nin yüreğini yakan depremde ‘en değerli saatler’ kaybedildi. Depremde en hızlı aksiyon alması gereken tek yetkili kurum AFAD yoktu.

Depremde kurtarma deneyimi olan madenciler 48 saat boyunca bölgeye gönderilmedi. Barışta afetle savaşan asker kışladan çıkarılmadı.

Yurttaşlar yakınlarının cansız bedenlerini kendi elleriyle enkazın altından çıkardı, dondurucu soğukta bir yudum suya muhtaç edildi.

Övündükleri hastaneler yıkıldı. Acil müdahale edilmesi gereken yaralılar sokaklarda tedavi edildi. Ülkeyi teslim ettikleri müteahhitler sessiz kaldı.

Yardıma koşmak isteyenler belediye ve kurumlara engel oldular. Yardım TIR’larına AFAD ya da valilik pankartlarını asmak için yarıştılar.”