“Türk siyasetçilerini satın almış”

Yandaş medya, Reza Zarrab’dan gelen kara haberlerle bugün de hiç ilgilenmedi.

27.05.2016

Cumhuriyet gazetesi manşetinde, “Tutuklanma korkusu” başlıklı habere yer verdi. Haberde, “Rıza Sarraf dosyasına eski bakanlar Egemen Bağış, Muammer Güler ve Zafer Çağlayan hakkındaki ‘rüşvet’ iddialarını ekleyen savcı Preet Bharara, bu isimlerin yargılanmasının da yolunu açtı. Sarraf iddianamesindeki 91 kişilik listeye girenler, dokunulmazlıkları olsa bile ABD ve anlaşmalı olduğu ülkelerde kırmızı bültene gerek olmadan tutuklanabilecek” ifadeleri yer aldı.

Gazete manşetin devamında yer verdiği, “Kilit isim Happani” başlıklı haberde ise, “Sarraf’ın rüşvet ilişkilerini organize ettiği ileri sürülen Happani ailesi savcı Bharara’nın takibi altında. Abdullah Happani’nin Sarraf ile yaptığı görüşmeleri soruşturmaya ekleyen Bharara’nın bu isim üzerinden Türk siyasilerle girilen ilişkilerin izini sürdüğü belirtiliyor” ifadeleri kullanıldı.   

Özgür Düşünce gazetesi manşetin yanındaki, “Bağış listesine karşı rüşvet listesi” başlıklı haberde, “Reza Zarrab’ın bağış listesi kefalet talebini reddeden Savcı Bharara başvuruyu karara bağlayacak mahkemeye rüşvet listesi sundu. New York Savcısı Preet Bharara mahkemeye 55 sayfalık yazı gönderdi. ‘Zarrab 2013’te rüşvetle hapisten kurtuldu, Türkiye’ye kaçarsa yüksek makamlardakiler onu geri vermez’ dedi. Savcı Bharara, Zarrab’ın hangi bakana ne kadar rüşvet verdiğini tek tek belirtti. Zarrab’a gözaltı ve tutuklama kararı veren yargı ile polislerin görevden alındıklarını kaydetti” ifadelerine yer verdi.   

Yarına Bakış gazetesi ön sayfasının altında, “Zarrab’ın kutuları ABD’de açıldı” başlıklı haber yer verdi. Haberde, “New York Güney Bölge Başsavcısı Preet Bharara, İranlı Reza Zarrab’ın kefaletle serbest bırakılma talebinin reddedilmesini istedi. Bharara, dava dilekçesinde, ayakkabı kutularıyla hafızalara kazınan rüşvet tutarlarını da yazdı. Zararb’ın eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a 32 milyon Euro, 10 milyon dolar ve 300 bin İsviçre Frangı ile bir piyano, lüks saatler ve mücevherler verdiği öne sürüldü. Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’e 5.8 milyon dolar verildiği, eski Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın 2.5 milyon Euro ile 1.4 milyon dolar aldığı belirtildi. Eski AB Bakanı Egemen Bağış’ın evine 500 bin dolar gönderildiği de savunuldu” ifadeleri yer aldı.    

Evrensel gazetesi, “17-25 Aralık dosyası yeniden açılsın” manşetiyle çıktı ve “ABD’de yargılanan Reza Zarrab’ın, eski bakanlara verdiği rüşvetin belgelerinin açıklanmasının ardından, Türkiye’deki savcıların da 17-25 Aralık soruşturmasını yeniden açması gerektiği belirtildi. Avukat Kamil Tekin Sürek, ortaya çıkan belgeler ışığında 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmasının yeniden açılması gerektiğini dile getirdi. Sürek, Türkiye’de herhangi bir savcının 17-25 Aralık dosyası hakkında ABD’deki dava sürecinde ortaya çıkan yeni belgelerden hareketle yeniden soruşturma açabileceğini belirtti. Sürek ayrıca, 17-25 Aralık sürecinde tutuklanan, sürgün edilen ve hakkında dava açılanların da, soruşturmanın yeniden açılmasını isteyebileceğini söyledi. CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner, ABD’de yaşanan gelişmelere atıf yaparak, 17-25 Aralık soruşturmasında verilen takipsizlik kararının kaldırılması ve etkin bir soruşturma yürütülmesi için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. CHP’li Erdal Aksünger de, Meclis komisyonunun yeniden kurulması gerektiğini söyledi” ifadelerine yer verdi.    

Birgün gazetesi manşetinde, “‘Reza’letin kısa tarihi” başlıklı habere yer verdi: “‘Türkiye’nin cari açığının yüzde 15’ini kapattığını’ söyleyen Erdoğan’ın hayırsever işadamı Rıza Sarraf’ın Mart ayında ABD’de tutuklanmasının ardından 17/25 Aralık büyük yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları yeniden gündeme oturdu. Rıza Sarraf’ın yargılanmasının ardında bazı siyasi gelişmeler yatıyor. ABD ile İran arasında eskiye göre düzelen ilişkiler uyarınca geçmişteki ‘karanlık’ unsurları temizleme stratejisi Sarraf’ın kelepçelenmesindeki önemli etkenlerden biri. Buna ek olarak Sarraf’ın kefaletle serbest bırakılmasına karşı çıkan soruşturma savcısı Preet Bharara, mahkemeye sunduğu dosyada ‘hayırsever işadamının’ AKP iktidarıyla olan kuvvetli ilişkilerini hatırlattı; Türkiye’nin nasıl yozlaştırıldığını anlattı. İran’ın rezervlerinin Türkiye’den altın olarak çıkarılması, devlet yetkililerine rüşvet dağıtılması, banka komisyonlarının Sarraf için aşağı çekilmesi ve haberlerin önlenmeye çalışılması… İşte ülke bu kirli ilişkilerin içine çekildi. Bharara’nın sunduğu son dosya Türkiye kamuoyunu şaşırtmadı. Ancak Sarraf’ın AKP’li bakanlara ve Erdoğan’ın ailesine kadar uzanan ‘derin bağlantılarının’ ABD’li bir savcı tarafından dile getirilmesi siyasi açıdan konunun diğer yönlerine ışık tuttu. AKP iktidarının çürümüş sistemi tüm dünyaya güçlü şekilde duyuruldu. Tekrar tartışılan yolsuzluk, milyonlarca dolarlık rüşvet ve fuhuş iddiaları AKP rejimi ile Erdoğan’ın dünya üzerinde giderek sarsılan itibarına büyük bir darbe daha vurdu. Başsavcı Bharara; ABD’de dolandırıcılık, İran’a yönelik yaptırımları, ihlal etmek ve kara para aklamak suçlarından 75’er yıl hapsi istenen Sarraf’ın, en büyük ortaklarının Türkiye’de bulunduğun ve ülkeyi yönettiği iddialarını kuvvetlice vurguladı. Emperyalist sistemin iyiden iyiye Erdoğan’ın şahsında cisimleşen mezhepçi AKP rejimine yönelik olumsuz bakışı net olarak açığa çıktı. ABD’nin artık AKP ile istediği frekansı tutturamadığı Sarraf dosyasındaki son hamleyle ilan edildi. Siyasi hesaplar bir yana, 2002 yılında emperyalist bir proje olarak işe başlayan AKP’nin Türkiye’de her yönüyle köhnemiş bir rejim inşa ettiği; çocuk tecavüzleri, rüşvet ve yolsuzlukla ülkeyi adeta bir harabeye çevirdiği ortada duran en berrak gerçek.”         

Sözcü gazetesinin manşetinde yer alan, “Türk siyasetçilerini satın almış” başlıklı haberde, “İranlı Reza Zarrab, 17 Aralık 2013’teki operasyonla Türkiye’nin gündemine girdi. Bakanlara, çocuklarına ve bürokratlara milyon dolarlık rüşvet verdiği iddia edildi. İktidar, ‘Montaj’ dedi, ‘Paralel’ dedi, dosyanın üzerini kapattı. Kirli ilişkilerin soruşturulmadığı o dosya, Reza Zarrab’ın ABD’de tutuklanmasıyla yeniden açıldı. Amerikalı savcı Bharara kara parayla suçlanan Zarrab’ın Türkiye’deki bilinen ama gizlenen para trafiğini tek tek ortaya döktü. Sonuç vahim. Savcı, kefalet başvurusunu reddettiği Zarrab’ın iktidarla ilişkisi için şu ifadeyi kullandı, ‘Davalı (Zarrab) müthiş servetini, sadece pek çok ev, yat almak için kullanmakla kalmamış, aynı zamanda Türkiye’deki siyasetçileri de satın almıştır’” ifadeleri kullanıldı.     

Hürriyet gazetesi ön sayfasının altında, “‘Cep’ten çıkan fotoğraflar” başlıklı habere yer verdi. Haberde, “ ABD’li savcı Bharara, Reza Zarrab’ın kefalet başvurusunun reddedilmesi için mahkemeye sunduğu 29 sayfalık delil dosyasına yeni fotoğraflar koydu. Reza Zarrab’ın cep telefonundan indirilen bu fotoğraflarda altın tabanca, otomatik silahlar, Zarrab’ın süper lüks yatı, jeti, denizaltısı, atları, külçe altınları, ve paketlenmiş halde milyonlarca Euro nakit para göze çarpıyor” ifadeleri yer aldı.