“Üniversite tepetaklak”

​Cumhuriyet gazetesi, Türkiye’deki üniversitelerin dünyadaki durumunu okuyucularıyla paylaştı.

25.07.2022

Cumhuriyet gazetesinin manşetinde, “Üniversite tepetaklak” başlıklı haber yer aldı. Haberde şöyle denildi:

“Türkiye’den tek bir devlet üniversitesi bile Times Higher Education’ın (THE) 2022 Dünya Üniversite Sıralaması’nda ilk 500’de yer alamadı. Her yıl THE tarafından yayımlanan Dünya Üniversite Sıralaması’nda (World University Rankings) Türkiye’den ilk 500’e giren üniversite sayısı 2015’ten beri düşüşte. 2015’te Türkiye’den üç vakıf ve üç devlet üniversitesinin girdiği listede, yedi yıl sonra sadece bir vakıf üniversitesi kaldı. İktidarın ‘eğitim politikaları’, ‘üniversitelerdeki demokrasiyi yok eden liyakatsiz atamalar’ ve ‘Yükseköğretim Kurumu’nun keyfi uygulamalarına işaret eden eğitim uzmanları, ortaya çıkan manzaranın ‘şaşırtıcı olmadığını’ kaydediyor.

Eski Eğitim-Sen Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri Özgür Bozdoğan, iktidarın uyguladığı yükseköğretim politikasına işaret ederek ‘‘Her ile bir üniversite’ politikası, üniversiteyi bilim yapılan yer olmaktan çıkarıp özgürlükler ortamını yok etti. Üniversiteler, iktidarın gereksinimlerini karşılayan kurumlara dönüştü. Rektör atamaları, norm kadro yönetmeliği ve Yükseköğretim Kanunu’nda yapılan değişiklikler nitelik kaybına yol açtı. Üniversitelerin piyasaya açılması ve liyakat gözetilmeden yapılan kadrolaşma başarıyı düşürdü’ diye konuştu.

TÜMÖD Genel Sekreteri Suay Karaman ise listedeki gerilemeyi, ‘bilimsel yayınların zayıflığı’ ve ‘liyakatsiz kadrolara’ bağlayarak ‘Bilimsel üretim olmayınca listeye giremiyorsunuz. Bunun nedeni de liyakatsizlik. Kalitesiz akademisyenler üretim yapamıyor’ dedi.”

“Mülkün temeli çöktü”

Birgün gazetesi manşetin altındaki, “Mülkün temeli çöktü” başlıklı haberinde, “Yargı bataklığa dönüştürüldü. Uyuşturucu şebekesi yöneten savcı bu bataklığın derinliğini ortaya koyuyor. Üstelik tek örnek de bu değil.

Ülkenin gündemindeki tek cümle devletin çürümüşlüğünü ortaya koymaya yeter: ‘Savcı uyuşturucu baronu çıktı, narkotik polisleri kuryelik yapmış.’ Bu isim, Adana Terör Suçları Soruşturma Bürosu’nda görevli Savcı Osman Yarbaş’tı. Bu ne ilkti ne de son olacak. Savcı Lütfi Karabacak, Çağlayan Adliyesi’nde görev yapıyordu. Yargılandığı iddianameye göre; Yargıtay’da bağlantıları olan Murat Ayyıldız ile birlikte dosyaları ‘çözmek’ karşılığında para alıyorlardı.

İstanbul Anadolu Adliyesi’nde görevli Savcı Davut Yılmaz, 24 Şubat’ta tutuklandı. İddianameye göre, Savcı Yılmaz ve savunma sanayi şirketi sahibi İhsan Sağlam, İran istihbaratı için Türkiye’deki kişileri kaçırıyordu. Bu bataklıkta mülkün temeli çöküyor” ifadelerine yer verdi.

“Kırık gönlümüzü incitmeyin bari”

Karar gazetesinin manşetinde, “Kırık gönlümüzü incitmeyin bari” başlıklı haber yer aldı:

“Eyüpsultan Camii’ne gelen Erdoğan’a Doğu Türkistan’daki yakınlarının durumunu duyurmak isteyen 81 yaşındaki Mahmut Tohti Amin’e polisin orantısız müdahalesi tepki çekti. Yaşlı adamın kaşı açıldı, parmağı kırıldı. Toplama Kampı Mağdurları Platformu ‘Kırık gönlümüzü bari sen incitme’ başlıklı bir açıklama yayımlayarak ‘Derde derman olamadınız, hiç değilse yüreği yanan insanların evlatlarını sormasına müsaade edin’ çağrısı yaptı.

Çin esaretindeki ailelerinden yıllardır haber alamayan Uygur Türkleri son olarak Erdoğan’a sesini duyurmak istedi. Önceki gün Eyüp Sultan Camii önünde Doğu Türkistan bayrağı açmak isteyen 81 yaşındaki Mahmut Tohti Amin’e müdahale edildi. Yere düşen Amin’in kaşı açıldı, parmağı kırıldı. Orantısız müdahale, meydandaki bir kişi tarafından görüntülendi. Muhalefetten ‘Soydaşlarımıza karşı bu denli vicdansızlık sergilemek de nedir?’ tepkileri geldi. ‘Burada seslerini duyuramayacaklarsa nerede duyuracaklar?’ paylaşımlarıyla özür çağrıları yapıldı.

Çin Toplama Kampı Mağdurları Platformu ‘Ses vermesen de barışçıl hak arayışımıza engel olma. Kırık gönlümüzü bari sen incitme’ konulu basın açıklaması yaptı. Açıklamada ‘Derde derman olamadınız ama ne olur yüreği yanan insanların ses çıkarmasına, evlatlarını sormasına müsaade edin’ denildi. 5 çocuğu ile 15 torununun sesini yıllardır duymadığını söyleyen Amin ‘31 yıldır vatandaşı olduğum Türkiye’de yaşıyorum. Cumhurbaşkanımıza sesimizi duyurmak için gittik bunlar oldu. Camiye bile sokmak istemediler. Bunlar yaşanmamalıydı’ dedi.”