“Varlık değil yağma fonu”

Cumhuriyet gazetesi, “yağmalanan’ Türkiye Varlık Fonu’nu manşete taşıdı.

03.04.2023

Cumhuriyet gazetesi manşetinde, “Varlık değil yağma fonu” başlıklı habere yer verdi. Haberde şöyle denildi:

“Öncelikli 7 sektörden 29 şirket, 2 lisans ve çok sayıda taşınmaza sahip Türkiye Varlık Fonu’nun portföyü 300 milyar dolara yaklaştı. Buna karşın varlıklar uluslararası bankerlere ipotek edilerek yabancıların eline geçti. Son olarak fon iki kat faizi göze alarak 790 milyon Avro borçlandı.

TVF, Erdoğan’a bağlı yapısı ile tek adam sisteminin tüm özelliklerini taşıyor. Bünyesinde bulunan şirketler eş, dost, yandaş, işsiz siyasetçi arpalığına dönüştü. Şirketler, yönetim kurulu üyeliği adı altında yüksek maaşa bağlanan Saraylılarla dolu.”

“AKP elitlerine dağ dayanmaz”

Birgün gazetesinin manşetinde, “AKP elitlerine dağ dayanmaz” başlıklı haber yer aldı. Haberde şu ifadeler kullanıldı:

“İktidarın ekonomi politikası nedeniyle mali dengeleri bozulan KİT’ler borç batağına saplandı. KİT’lerin 2017’de 49 milyar TL, 2022 yılı başında 350,8 milyar TL olan toplam borcu, 2022 sonu itibarıyla 619,2 milyar TL’ye ulaştı.

AKP iktidarının özelleştirme politikası kapsamında birbiri ardına elden çıkarılan kamu iktisadi teşekküllerinden geriye kalanların da mali dengesi altüst oldu. İktidarın ekonomik krizin yansımalarını azaltmak amacıyla çeşitli görevler yüklediği 22 kamu iktisadi teşebbüsünün toplam borcu 600 milyar TL'yi aştı. KİT'lerin toplam borcunda 2017-2022 döneminde yaşanan artış, yüzde bin 161 olarak hesaplandı.

KİT’ler ve özelleştirme kapsamında kuruluşlara yönelik Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca 31 Mart'ta yayımlanan istatistikler, çarpıcı tabloyu gün yüzüne çıkardı. Veriler, ‘Gıda fiyatlarını dengelemek’ ve ‘Enerji fiyatlarını baskılamak’ amacıyla çeşitli görevler yüklenerek ekonomik krizi gölgelemeleri beklenen kamu iktisadi teşebbüslerinin borç içinde yüzdüğünü gözler önüne serdi.

Bakanlığın verilerine göre, 2017 yılında 49 milyar 99 milyon 74 TL olan KİT'ler ile özelleştirme çalışmaları süren kamu kuruluşlarının toplam borcu, 2022 yılının sonunda 12 kat arttı. Toplam 22 kamu iktisadi teşebbüsü ile özelleştirme süreci devam eden kuruluşun borçları, 31 Mart 2023 tarihi itibarıyla 619 milyar 257 milyon 608 bin TL’ye ulaştı. TCDD, TİGEM, Toprak Mahsulleri Ofisi, Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü, EÜAŞ, TTK, Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş, Et ve Süt Kurumu, Türkiye Raylı Sistem Araçları Sanayii A.Ş. ve BOTAŞ en çok borçlanan kurumlar arasında yer aldı.

KİT’lerin yönetim kadroları genellikle AKP’li ya da AKP’ye yakın isimlerden oluşuyor. Kamu varlığı olan kuruluşlar hızla batağa sürüklenirken yönetim kadroları iktidarın belirlediği isimler için ‘Arpalık’ görevi görüyor.”

“Ölüm tehditlerine yargı bakmıyor”

Karar gazetesi manşetindeki, “Ölüm tehditlerine yargı bakmıyor” başlıklı haberinde, “Hazreti Peygamber’i övmek amacıyla kullandığı ifadeleri çarpıtılan, ölüm tehditleri alınca yurt dışına gitmek zorunda kalan Prof. Dr. Mehmet Azimli’ye bu kez yargı şoku… Savcılık, 150’ye yakın ölüm tehdidine takipsizlik verdi. Tartışmalı kararın gerekçesi de açıklanmadı. Anlaşılmaz hüküm ‘Bundan daha ciddi dosya mı olur. Yargı ölüm tehdidini takip etmeyecekse neyi takip edecek’ tepkilerine yol açtı.

İlahiyat profesörü Mehmet Azimli, 2008 tarihli ‘Siyeri Farklı Okumak’ kitabının ilk baskısındaki ifadeler nedeniyle hedefe konuldu. Yanlış anlaşılmalara karşı sonraki baskılarda kaldırılan ifadeler 10 yıl sonra çarpıtılıp geçen yıl yine gündeme taşındı. Azimli’ye dönük linç kampanyası başlatıldı. Yaşananlara ‘Tehdit kabul edilemez. Herkesi yaftalayan güruhlara önlem alınmalı’ tepkisi geldi. Yurt dışına çıkan Azimli ise tehditler için suç duyurusunda bulundu.

Savcılığa bildirilen yaklaşık 150 tehdit hakkında savcılık takipsizlik kararı verdi. Tartışmalı hükme ilişkin bir gerekçe belirtilmemesi soru işaretlerine yol açarken Prof. Dr. Azimli, hukuk mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğini belirtti. Azimli, ölüm tehditlerinin bir yıl geçmesine rağmen hâlâ devam ettiğini kaydetti. ‘Ölüm tehdidi çok sarsıcı bir şey. Takipsizlik çıkması bizi şaşırttı. Bu konuyu Anayasa Mahkemesi’ne kadar taşıyacağız’ dedi” ifadelerine yer verdi.