Medyanın engelli sporcularla imtihanı

Eğer engelli bir atlet, spor medyasında kendine yer buluyorsa bir trajedi çerçevesinde ele alınır

ASLI TUNÇ

19.08.2018

 
Geçtiğimiz hafta başlayan futbol süper ligi, transfer haberleri, UEFA ve Şampiyonlar Ligi eleme maçları derken futbol haberlerine bulanmış spor medyasında yer bulabilmek için olağandışı bir atletik başarı gerekiyordu; gözlerimizi dolduran, duyduğumuzda kalp ritmimizi değiştirecek sıradışı bir insan hikâyesi.

Öyle de oldu. Doğuştan kolları olmayan 15 yaşındaki Sümeyye Boyacı’nın  Avrupa Paralimpik Yüzme Şampiyonasındaki altın madalyası işte böyle bir haberdi. “Balıkların da kolu yok ki” sözündeki çocuksu görünen gizli azim artık sadece para pul hesaplarının döndüğü futbol endüstrisi haberlerinin ortasında en insanî cümle olarak öne çıktı. Televizyonlar, gazeteler haklı olarak Sümeyye’nin sadece balık gibi yüzme yeteneğine değil, ayaklarını kullanarak resim yapıp, dikiş dikmesine de vurgu yaptılar. Bu olağanüstü gencin pırıl pırıl hâli bunca kirliliğe inat hepimize iyi geldi.

Oysa Dublin’de yapılan Avrupa Paralimpik Yüzme Şampiyonasında 14 sporcumuzun yarıştığı, bu engelli atletlerin öyküleri ve yarıştıkları branşlar medyada pek yer almadı. Malum paralimpik oyunlar çeşitli engelleri olan sporcuların katıldığı, pek çok dalı kapsayan bir etkinlik. İngilizcede “paralyzed” (engelli) ve “olympic” sözcüklerinin birleşmesinden oluşuyor. Yaz ve Kış Paralimpik Oyunlar o dönemdeki olimpiyatların hemen ardından geliyor. Zaten en sonuncusu da 9-18 Mart’ta PyeongChang Güney Kore’de yapıldı.

Aslında dünyada paralimpik oyunlara neden spor medyası tarafından hakkının verilmediği epeydir süregelen bir tartışma. Doğrusu hakkını da yemeyelim. Engelli hakları tartışmalarından ve özellikle engelli sporcuların temsiliyet meselesinin önemi anlaşıldıktan sonra paralimpik oyunlar daha fazla televizyon zamanı elde etmeye başlamış.

Mesela ilk kez NBC Sports kanalı 250 saatten fazla PyeongChang’taki etkinliği yayınlamış. Bu süre 2014 yılındaki Soçi Paralimpik oyunlarında sadece 50 saatmiş. Şimdiye dek Britanya’da BBC, Channel 4, Norveç Devlet Televizyonu ya da Japon Devlet Televizyonu NHK paralimpik oyunlara destek vermiş olsa da özel kanalların hâkim olduğu bir medya ortamında NBC Sports’un atılımı daha önem kazanmış.

Bir de engelli sporcuların medyada yer alma biçimlerine bakalım. Eğer engelli bir atlet, spor medyasında kendine yer buluyorsa bir trajedi çerçevesinde ele alınır. Sporcu “normal” ve daha işlevsel bir vücuda sahip olabilmek için çaba sarf etmekte ve spor yardımıyla onu engelli yapan trajediye karşı koymaya çalışmaktadır. Kazanılan başarılar hep bir “mucize” dir, “insanüstü”dür.

Araştırmalar bize engelli sporcuların etkinliklerinde bile cinsiyet ayrımcılığına işaret etmektedir. Tekerlekli sandalyeli beyaz erkekler her zaman farklı fiziksel engelleri olan kadın sporculardan daha fazla medya ilgisi görür.

Aslına bakılırsa engelli bir sporcunun yüz yüze kaldığı ikilem çok katmanlı. Eğer engelli bir sporcu sakatlığını olabildiğince minimize ederse, “sağlıklı” izleyici tarafından daha az rahatsız edici bulunur ve rahat izlenir. Öte yandan sporcunun fiziksel engelini kabullenmek, farklı olma durumunu içselleştirmek paralimpik çevrelerde saygınlık gören bir durumdur. Televizyon yayıncıları aslında farkında olmaksızın engelli sporcuyu bu paradoks içine de sıkıştırmış olur.

Engelli sporcu medyada başına bir felaket gelmiş ancak her daim melek gibi bir kalbi olan kişi olarak temsil edilirken 2013 yılında ünlü Güney Afrikalı ampute atlet Oscar Pistorius bu klişeyi yerle bir eder. 2008 Beijing ve 2012 Londra paralimpik oyunlarının gözbebeği Pistorius bu kez kız arkadaşını öldürme suçuyla medyada boy gösterecektir.
 
Hemen bunun ardından engelli sporcuların idolünün aslında yarışmalar sırasında öfke krizlerine girdiği ve rakiplerini hile yapmakla suçladığı üzerine öyküler ortaya saçılacaktı. Velhâsıl ne yazık ki insanoğlunun karanlık yönleri fiziksel engel tanımıyor.
 
Bu noktada medya acıma, aşırı dramatize etme ya da melek yaklaşımlarını terk edip bu kişilerin paralimpik etkinliklerde yer alabilmek için inanılmaz çalışan, bu amaçla yıllarını veren saygın sporcular olduğu gerçeğine yoğunlaşmalı. Sporun her alanında sayısız ilham veren hikâye gizli, tıpkı Sümeyye’ninki gibi.