Mehmet Baransu’nun tutukluluğuna devam kararı

“Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken belgeleri açıklama, temin etme ve yok etmek”le suçlanan Baransu’nun tutuklu olduğu dava ertelendi

P24

30.08.2019

Kapatılan Taraf gazetesinin eski yöneticileri ile muhabiri Mehmet Baransu’nun “Egemen Harekât Planı” adlı belgenin gazete yayımlandığı iddiasıyla yargılandıkları davaya, 27 ve 29 Ağustos 2019 tarihlerinde İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi.
 
Davada sanıklara “Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken belgeleri açıklama, temin etme ve yok etme” suçlaması yöneltiliyor.
 
Temmuz ayında görülen son celsede üç gün sürmesine karar verilen duruşma, mahkeme ile cezaevi arasında yapılan eksik yazışma sebebiyle iki gün sürdü. Mahkeme kâtibi, cezaevine gönderilen yazıda duruşma tarihini tek gün olarak yazdığı için, davanın tek tutuklu sanığı olan Baransu, 28 Ağustos tarihindeki duruşmaya getirilmedi. Mahkeme, Baransu getirilmediği için 28 Ağustos günü duruşma yapmadı.
 
Duruşmanın iki güne sıkışması nedeniyle Baransu savunmasını tamamlayamadı. Önceki celse dinlenilmesine karar verilen tanıklar da bu nedenle dinlenemedi.
 
Baransu, iki gün boyunca Odatv’de hakkında çıkan haberlerin iddianameye konu edildiğini, savcı Gökalp Kökçü’nün kendisine yönelttiği suçlamaları somut delillere dayandırmadığını anlattı. Yargılama aşamasında iddianamede olmayan suçlamalar üzerinden tutukluluğuna devam kararları verildiğini belirten Baransu, “Eğer dosyada olmayan suçtan hakkımda tutuklama kararı veriliyorsa bu âdil yargılanmadığımın kanıtıdır” dedi.
 
29 Ağustos günü görülen 21. duruşmanın sonunda ara kararını açıklayan mahkeme; atılı suçun vasıf ve mahiyeti, sanığın savunmasının tamamlanmamış olması, dinlenmemiş tanıkların olması ve sanığın dinlenecek tanıklar üzerinde baskı kurma ihtimalini dikkate alarak Baransu’nun tutukluluk hâlinin devamına karar verdi. Mahkeme, soruşturma aşamasında Baransu hakkında beyanda bulunan Esra Konur, Ömer Konur ve Bülent Çakmak’ın tanık olarak dinlenmeleri için yargılamanın geldiği aşamayı göz önünde bulundurarak zorla getirilmeleri için müzekkere yazılmasına hükmetti. Mahkeme, dosyadaki eksikliklerin tamamlanması için davayı 10, 11 ve 12 Aralık 2019 tarihlerine erteledi.
 
Mahkeme heyetinde değişiklik
 
P24 tarafından izlenen 27 Ağustos tarihli 19. duruşma yaklaşık bir buçuk saat gecikmeyle başladı. Mahkeme heyetindeki iki üye hâkim ve duruşma savcısının değiştiği görüldü.
 
Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan davanın tek tutuklu sanığı Mehmet Baransu, dört jandarma eşliğinde kelepçeli şekilde duruşma salonuna getirildi. Baransu’nun kelepçeleri sanık kürsüsüne geçmeden çıkarıldı.
 
Savunmasını yapmak için sanık kürsüsüne çıkan Baransu, sağ ve sol tarafında iki jandarmanın beklemesine tepki gösterdi. Baransu mahkeme başkanına, “Buna gerek var mı” diye sordu. Mahkeme başkanı bunun üzerine jandarmalara oturmalarını söyledi.
 
Duruşmanın ilk gününde, Baransu’nun avukatı Yahya Engin, Ahmet Altan ve Yasemin Çongar’ın avukatı Figen Albuga Çalıkuşu ile Yıldıray Oğur’un avukatı Gülçin Avşar hazır bulundu. Davaya müşteki sıfatıyla katılma talebinde bulunan Cemal Temizöz duruşmaya katıldı. Duruşmayı basın mensuplarının yanı sıra Baransu’nun eşi de izledi. İzleyici sayısının fazla olmaması sebebiyle salonun fiziksel yapısı yeterli kaldı.
 
“İddianame Odatv haberlerinden derlendi”
 
Baransu, üç gün sürmesi planlanan duruşma boyunca savunmasını tamamlayacağını söyledi. Ancak yargılamaya ilişkin birtakım belgelerin temini için 7 Ağustos tarihinde mahkemeye dilekçe yazdığını belirten Baransu, söz konusu belgelerin tarafına verilmesi halinde ek savunma talep edeceğini kaydetti.
 
Baransu, rahatça takip edebilmeleri için yazılı olarak hazırladığı savunmasını mahkeme heyetine sundu. Baransu, savunması boyunca sık sık hakkında hazırlanan iddianamenin Odatv haberlerinden derlendiğini ve suçlamaların somut delillere dayanmadığını tekrarladı: “İddianameye göre soruşturma aşamasındaki ifademde orijinal belgeleri imha ettiğimi söylemişim. Böyle bir ifadem yok.”
 
1 Mart 2015 tarihinde evine yapılan polis baskının ardından gözaltına alındığını hatırlatan Baransu, baskın sırasında evinde arama yapan polislerin delil yerleştirdiğini savundu: “Polisin evimde arama yaparken nasıl CD yerleştirdiğini size bugün izleteceğim. Belgeleri imha etmediğim halde bir plan kurarak ‘imha edilen belgeleri evde bulduk’ demek için CD yerleştirmişler. Bunu bana bir polis söyleyince ben bu planı bozdum. 1 Mart’ta gözaltına alındım. İçinde gizli belgeler var denen CD’nin imajı 25 Mayıs’ta açılıyor. Bakmadıkları, imajını almadıkları CD’nin içinde ne olduğunu nasıl yazıyorlar?”
 
Balyoz davasında 18 yıl hapis cezası alan ve 31 Mart 2015 tarihinde davanın diğer sanıklarıyla birlikte beraat eden Emekli Albay Cemal Temizöz, müşteki sıfatıyla katılma talebinde bulunduğu için söz almak istedi. Baransu’nun avukatı Yahya Engin mahkeme başkanından müdahale etmesini isteyerek, “Davanın Balyoz’la alakası yok. Bununla ilgili defalarca dilekçe verildi. Balyozla ilgisi olmadığı halde müşteki olmak istediler. Talepleri zaten reddedilecek, bir de savunmaya müdahale ediyorlar” dedi. Bu sırada UYAP’ın hata vermesi üzerine duruşmaya saat 12:06’da öğle arası verildi.
 
“Aramada olmayan polisin tutanakta imzası var”
 
Saat 13:30’da devam edilmesi planlanan duruşma 10 dakika gecikmeli başladı. Baransu’nun avukatı, duruşmanın öğleden sonraki kısmına gecikmeli olarak katıldı. Baransu, savunmasının büyük kısmını avukatının yokluğunda yaptı.
 
Polisin, soruşturma savcısının ve mahkemelerin dosya eklerine bakmadığını savunan Baransu, ayrıca mahkeme heyetinin sürekli olarak değiştiğinin altını çizdi: “Saydım, heyet ve üyeleri 30 kez değişti.”
 
Baransu, evinde yapılan aramanın tutanağında imzası olan polisin arama bittiğinde evde olmadığını ifade etti. Baransu, söz konusu polisin evde 1 saat kaldıktan sonra ayrıldığını belirterek, “Aramada olmayan bir kişinin imza atması suç değil mi” diye sordu. Polisin evine delil yerleştirdiğini iddia eden Baransu, mahkemeden evinde yapılan aramanın kayıtlarını talep etti. Baransu, eski eşi Esra Konur’un evinin kömürlüğünde yapılan aramada çıkan CD ile kendi evinden çıktığı iddia edilen CD’nin üzerinde “Balyoz ekler 2” yazdığını anlattı: “Savcının yalanından ve iftiradan dolayı tutukluyum. Ben polisin oyununu kendi evimde bozunca Esra Konur’un kömürlüğüyle ilgili telefonla ihbar yapılıyor. İhbarı yapan numara kendisini Zeliha Esen olarak tanıtıyor. Ancak söz konusu numara Esra Konur’un annesine ait. Savcı ihbarı yapan numarayı araştırma ya da doğrulamaya gerek duymuyor. İhbar üzerine Esra Konur’un evinin kömürlüğünde arama yapıldı. Ne hikmetse Esra Konur’un evinde çıkan CD’nin üzerinde de ‘Balyoz ekler 2’ yazıyor.”
 
“Savcı sahte belge düzenler mi?”
 
Balyoz davasında 40 ay tutuklu kaldıktan sonra beraat eden ve davaya müşteki sıfatıyla katılan Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, Baransu’nun savunmasına müdahale etti. Bunun üzerine Çongar ve Altan’ın avukatı Figen Albuga Çalıkuşu söz alarak, “Gazetede çıkan haberlerin hiçbiri Egemen Harekât Planı ile ilgili değil. Bilirkişi raporu da bunu söylüyor” dedi.
 
Baransu, imajı alınmayan CD’ye ilişkin belge düzenleyen savcı Kürkçü’yü eleştirerek, “Savcı sahte belge düzenler mi? Bunun yanında Balyoz’da bir şey olmadı” diye konuştu. Mahkeme başkanı araya girerek, “163 asker tutuklandı” dedi. Baransu bunun üzerine, “Onu bana değil hakimlere, savcılara, dönemin başbakanına, cumhurbaşkanına soracaksınız. Keşke o dönem Balyoz kumpas davasında yargılananlarla empati kurabilseydim. Eğer çıkarsam Balyoz davasından yargılananları ziyaret etmek isterim” ifadelerini kullandı.
 
Tutuklama gerekçesine “Askeri planlarımızı Yunanistan öğrendi” ifadesinin yazıldığını hatırlatan Baransu, “Savcı, ‘CD’deki çok gizli bilgilerin Yunanistan devletinin eline ele geçmesinden dolayı Yunan basınında haber yapılması’ diyor. Taraf gazetesinde ne zaman yayımlanmış? Yunan devletinin eline nasıl geçmiş? Bunların cevabı yok. Taraf gazetesinin yayımladığı savaş planı yok. Yunan basınında iki yıl önce harita yayımlanmış, biz haberi iki yıl sonra yaptık, bundan suçlanıyorum” dedi.
 
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talimatla kurulan bir mahkeme olduğunu söyleyen Baransu, “Proje bir mahkemede siyasi bir davadan yargılanıyorum. Hâkim teminatı olmayan bir mahkeme bu. Dört buçuk yılda 30 hâkim değişti” ifadelerini kullandı.
 
Duruşma saat 16:05’te sona erdi.
 
28 Ağustos günü devam edecek olan duruşmanın ikinci gün oturumu, Baransu’nun, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevine 3 günlük celp yazılmaması ve bu nedenle mahkemeye getirilmemesi sonucunda gerçekleşmedi.
 
Baransu savunmasını tamamlayamadığı için tanıklar dinlenmedi
 
29 Ağustos tarihli duruşmanın üçüncü gün oturumu saat 11:36’da başladı. Baransu beş jandarma eşliğinde kelepçeli olarak duruşma salonuna getirildi. Jandarma, Baransu’nun kelepçelerini salonda açtı.
 
Duruşmada Baransu’nun avukatı Yahya Engin ile Yasemin Çongar ve Ahmet Altan’ın avukatı Figen Albuga Çalıkuşu hazır bulundu. Müşteki sıfatıyla davaya katılan emekli askerler Suat Aytın ve Dursun Çiçek ile müşteki olma talebinde bulunan Cemal Temizöz duruşmaya katıldı. Duruşmayı basın mensuplarının yanı sıra Baransu’nun eşi de izledi. Öte yandan Temmuz ayında görülen duruşmada tanık olarak dinlenmelerine karar verilen Esra Konur, Ömer Konur ve Bülent Çakmak da adliyeye geldi. Ancak tanık olmaları sebebiyle duruşma salonunun dışında bekletildiler.
 
Mahkeme başkanının tanıkların hazır bulunduğunu ve heyetin tanıkları dinleyeceğini söylemesi üzerine Baransu, mahkemeden kaynaklanan bir hata nedeniyle önceki gün duruşmaya getirilmediğini belirtti ve savunmasını tamamlamadan tanıkların dinlenmesine itiraz etti: “Savunmamı bitirmeden nasıl dinleyeceksiniz? Heyetiniz dosyayı tam bilmediği için çok tartışma çıkıyor. Ben de savunmamda dosyayı anlamanıza yardımcı oluyorum. Savunmamı bitirmeden tanıkları dinleyemezsiniz.”
 
Tanık Esra Konur’un amcasının duruşma salonuna gelmesi üzerine mahkeme başkanı, “İsterseniz çıkın, tanıkla birlikte gelin” dedi. Baransu ise “Kalmasında sakınca yok. Bugün onunla ilgili konuşmayacağım” dedi. Baransu’nun avukatı Yahya Engin, tanıkların duruşma salonunun önünde beklediklerini ve dışarıya ses gittiğini belirterek tanıkların duruşma salonu önünden ana koridora gönderilmelerini talep etti. Mahkeme başkanı, bu celse dinlenmeyecekleri için tanıkları gönderdi. Tanık Esra Konur’un amcası da salondan ayrıldı.
 
“Tutuklu kaldığım süre cezayı karşıladı”
 
Savunmasına kaldığı yerden devam eden Baransu, Odatv’de hakkında çıkan haberler sebebiyle tutuklu olduğunun bir kez daha altını çizdi. Türk Ceza Kanunu (TCK) 326/1 (Devletin güvenliğine veya iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin belge veya vesikaları kısmen veya tamamen yok eden, tahrip eden veya bunlar üzerinde sahtecilik yapan veya geçici de olsa, bunları tahsis olundukları yerden başka bir yerde kullanan, hileyle alan veya çalan kimseye sekiz yıldan on iki yıla kadar hapis cezası verilir), TCK 327/1 (Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin eden kimseye üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir) ve TCK 329/1 (Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri açıklayan kimseye beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir) suçlarından tutuklandığını hatırlatan Baransu, “TCK 327/1’den beni fazladan sekiz ay yatırdınız ve suç işliyorsunuz sayın başkan. Cezayı en üst sınırdan verseniz bile tutuklu kaldığım süre bu cezayı karşıladı. Yarın bunun hesabını verirsiniz” dedi.
 
Mahkeme başkanı araya girerek, “İnşallah o günleri görürseniz o zaman konuşursunuz bunları. Bizi tehdit ediyorsun şu an. Biz yarınımızı düşünmüyoruz. Bugünümüzü düşünüyoruz” dedi. Baransu’nun avukatı Yahya Engin söz alarak, “Tehdit yok. Burada mesleki sorumluluk durumu var. Yarını düşünmemek durumu yok” diye konuştu. Mahkeme başkanı ise, “Hukukî boyutunu kendimizce değerlendiririz” diyerek Baransu’nun savunmasına devam etmesini istedi.
Baransu, “Evimde bulunduğu iddia edilen Fetullah Gülen’e ait ses kasetindeki ifadeler iddianame ile eşleşmiyor. Söz konusu ses kasetinin çözümünün yapıldığı raporda ‘yerel ve ulusal medyada mevki ve güce sahip olmak’ ifadeleri yok. Ancak iddianamede kasette bu ifadelerin yer aldığı yazılmış” dedi.
 
Mahkeme başkanının, Balyoz davasındaki belgelerin nasıl ele geçirildiğine ve bu belgelerin ne olduğuna ilişkin sorusu üzerine Baransu ve müştekiler arasında tartışma yaşandı. Müştekilerden Dursun Çiçek, Baransu’yu Balyoz’un kumpas olduğuna ilişkin haber yapmamakla suçladı ve “Allah belanı versin diyeceğim ama demiyorum” ifadelerini kullandı. Mahkeme başkanı, saat 12:30’da duruşmaya 1 saat ara verdi.
 
“Müştekîlik sıfatları yeniden değerlendirilsin”
 
Duruşmanın öğleden sonraki kısmı yarım saat gecikme ile başladı. Müştekî Dursun Çiçek’in duruşmanın ikinci kısmına katılmadığı görüldü.
 
Baransu’nun avukatı Yahya Engin söz alarak, müştekîlerin sık sık müvekkilinin sözlerini kestiğini belirtti: “Müştekîlerin ifadelerinde baskı altına alma gibi bir durum var. Müdahale edilmemesi gerekiyor. Müştekîlik talepleri başta reddedildi. Ara celsede itirazlarımıza rağmen kabul edildi. Her celse itiraz ediyoruz, bu davanın Balyoz ile alakası yok. Müştekîlik sıfatlarının yeniden değerlendirilmesi gerekecek. Bu davadaki müştekî temel anlamda kamu hukukudur, bireysel olarak müştekîsi olmaz.”
 
“İddianamede olmayan suçlamadan tutukluyum”
 
İddianamede olmayan suçlamalar üzerinden tutukluluğuna devam kararı verildiğini anlatan Baransu, “Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri yok etme, temin etme, açıklama ve silahlı terör örgütüne üye olmaktan yargılanıyorum. Ancak TCK 326/1 ve 327/1’den tutukluyum. Birinci celsedeki tutukluluğa devam kararımda ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’, ‘gizli kalması gereken bilgileri açıklamak’ ve ‘silahlı terör örgütü kurma ve yönetme’ yazıyor. Ancak suç işlemek amacıyla örgüt kurmaktan suçlanmıyorum. Gizli kalması gereken bilgileri açıklama suçundan tutukluluğum reddedildi. Silahlı terör örgütü kurma ve yönetme diye bir suçlama yok hakkımda. İddianamede olmayan bir şeyden tutukluyum. Hakaretten yargılanıyorum ama adam öldürmekten tutukluluğuma devam kararı veriliyor gibi” dedi.
 
Mahkeme başkanı tekrar araya girerek, “Usule, esasa aykırı bir durum varsa bununla ilgili şikayette bulunacağınız yer HSK. Bunlar mahkemenin yaptığı hatalar. Bu hatalara ilişkin de HSK’ya başvuru yapabilirsiniz” dedi.
 
“İddianamede suç tarihine ve sonrasına ilişkin delil yok”
 
Savunmasına devam eden Baransu, “Eğer dosyada olmayan suçtan hakkımda tutuklama kararı veriliyorsa bu adil yargılanmadığımın kanıtıdır. Benim inancım kalmıyor. Belki sizin heyetiniz tarafsız ama bu insanlar bu kararları verdiği için benim sizlere karşı olan güvenimi de yıkıyorlar. Karşımda leblebi yiyip sakız çiğneyerek beni dinleyen heyet, Şahin Alpay’ın AYM kararını tanımayan heyetti. İddianamede olmayan suçlamalarla tutukluluğuma devam kararı verildiğini söylediğim için yargılamamın ikinci yılında tutukluluk gerekçemi değiştirdiler. İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği’nin düzenlediği tutukluluk müzekkeresinde suç tarihi 24 Aralık 2013. İkinci tutuklama müzekkeresinde de 24 Aralık 2013. İddianamedeki suç tarihim de 24 Aralık 2013 ve sonrası. Tutuklandığım Mart ayından iddianamenin çıktığı tarihe kadar tüm kararlarda suç tarihi 24 Aralık 2013. Ancak iddianamede 24 Aralık 2013 tarihi ve sonrasına ilişkin bir delil yok. İddianamedeki suçlamalar 2010 tarihi ile ilgili. 24 Aralık 2013 tarihinde ve sonrasında devletin hangi gizli kalması gereken bilgilerini açıkladık ve yayınladık? Suç tarihi bu ama bu tarihe ve sonrasına ilişkin bana bir suçlama yöneltilmedi iddianamede” diye konuştu.
 
İddianamede suçlamalara ilişkin savunmasını bitiren Baransu, HTS kayıtlarıyla ilgili bölüme dair savunmasının 90 sayfa olduğunu söyledi. Mahkeme başkanı tanıkların önemine değinerek, “Savunmaya devam ettiğin için tanıkları dinleyemedik. [2 Eylül] Pazartesi günü dinlemek istiyoruz” dedi. Baransu’nun avukatı Yahya Engin, o tarihte müvekkilinin İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinde başka bir duruşması olduğunu belirterek Pazartesi gününün uygun olmadığını söyledi.
 
“Cezasından fazla süredir tutuklu”
 
Daha sonra tarafların taleplerine geçildi. İlk sözü Baransu’nun avukatı Yahya Engin alarak tutukluluğa ilişkin beyanda bulundu: “Bu davanın Balyoz davası olmadığı net bir şekilde ortada. Dosyadaki Balyoz darbe planı gerçekse bu bir suç; bunu bildirmek gerekir. Müvekkil de bildirmiş. Sahteyse devletin gizli kalması gereken belgelerini açıklamaktan bahsedilemez.
 
Müvekkil kendisine gelen CD ve belgeleri savcılığa teslim etmiş. İddianamede ‘orijinal belgeleri neden imha ettiniz’ diyor. Burada TCK 326 ve 329 maddelerindeki suçlardan söz edilemez. Burada kalan suç, TCK 327. Basın Kanunu üzerinden değerlendirirsek, suç yok. Üst sınırdan değerlendirseniz bile cezasından fazla süredir tutuklu. Bu davada TCK 327’den ceza verilse tahliye verilmesine gerek yok. TCK 327’den hüküm verince hüküm bitmiş olacak. TCK 327’den bugün ceza verin, müvekkil çıksın.” Avukat Engin ayrıca müştekîlik sıfatlarının sonlandırılmasını istedi.
 
“Yargılanan gazetecilik”
 
Davanın tutuksuz sanıklarından Ahmet Altan ve Yasemin Çongar’ın avukatı Figen Albuga Çalıkuşu da beyanda bulundu: “Bu davanın konusu Balyoz değil. Bunu Anayasa Mahkemesi söylüyor. Genelkurmay Başkanlığı, Egemen Harekât Planının 2008 yılında imha edildiğini söyledi. 2008’de imha edilmiş, 2010’da çalınmış. Kim çalmış? Yok. Bu davada yargılanan gazeteciliktir.”
 
Tutukluluğuna ilişkin beyanı sorulan Baransu, “Bu davada eli kalem tutan insanlar yargılanıyor. Önünüze yalanlarla dolu bir şey koymuşlar. İşin içinden çıkmaya çalışıyoruz. Aynı gerekçelerle İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinde tutuksuz yargılanıyorum, sizin önünüzde tutuklu yargılanıyorum” dedi.
 
Müşteki Dursun Çiçek, “Baransu tüm savunmasını Balyoz’a dayandırdı. O zaman gizli belgelerin yayınlanması üzerine konuşmalıydı. Bu dava bir Balyoz davasıdır. Biz doğru bir yargılama yapılması için yardımcı olmaya çalışıyoruz. Egemen Harekât Planının bu davada öne çıkmasının sebebi, yapılan seminerde görüşüldü. Bizim kozmik odalardaki belgelerimizin Yunanistan’a karşı ifşa olduğunu söyledik. İşlem yapılmadı. Egemen Harekât Planının ifşa olmasında Taraf gazetesinin de misyonu vardır bunu da es geçmeyelim. Taraf gazetesi Egemen Harekât Planını ifşa etmiş ve misyonu sona ermiştir” diye konuştu.
 
Müşteki sıfatıyla katılma talebi olan Cemal Temizöz: “Kişilerle husûmetimiz yok, mahkemenin maddî gerçeği ortaya çıkarmasını istiyoruz” dedi.
 
Duruşma savcısı, atılı suçun vasıf ve mahiyeti ve mevcut delil durumu göz önüne alınarak Baransu’nun tutukluluğunun devamını talep etti.
 
Ara kararını açıklayan mahkeme, atılı suçun vasıf ve mahiyeti, sanığın savunmasının tamamlanmamış olması, dinlenmemiş tanıkların olması ve sanığın dinlenecek tanıklar üzerinde baskı kurma ihtimalini dikkate alarak Baransu’nun tutukluluk hâlinin devamına karar verdi. Mahkeme, soruşturma aşamasında Baransu hakkında beyanda bulunan Esra Konur, Ömer Konur ve Bülent Çakmak’ın tanık olarak dinlenmeleri için yargılamanın geldiği aşamayı göz önünde bulundurarak zorla getirilmeleri için müzekkere yazılmasına hükmetti. Mahkeme, dosyadaki eksikliklerin tamamlanması için davayı 10, 11 ve 12 Aralık 2019 tarihlerine erteledi.