Eski İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Beştepe'de bir görüşme gerçekleştirmişti. Fotoğraf: DHA

Meral Akşener ve çevresi neyin peşindeler?

Meral Hanımın Saraya çıkışını, Ankara’da ofis açmasını hep kamu rantlarına yaklaşmak, kamu ihale havuzundan pay kapmak perspektifinden görmek gerektiği kanısındayım.

ESER KARAKAŞ

12.06.2024

İYİ Partinin kurucu başkanı, halen üyesi Meral Akşener’in geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile baş başa görüşmesi siyasette küçük bir depreme dönüştü adeta, bazıları bu görüşmeye çok şaşırdılar, itiraf edeyim ben hiç şaşırmadım, Akşener’in partisinden ayrılırken ettiği “siyasetle uzaktan, yakından ilgilenmeyeceğim” sözüne rağmen hemen Ankara’da bir ofis dairesi kiraladığı söylentilerine de (belki de satın alması, bilemem) hiç şaşırmadım, işler benim bakış açıma göre tam da “teoriye” uygun yürüyor, açmaya gayret edeceğim.

Karışık, entrika dolu işler için eskiden başka dillerde de kullanılan Fransızca bir tabir vardı, “Cherchez la femme-kadın parmağı arayın”, entrikanın çözümü için kolaylaştırıcı, çözüme götüren anlamına kullanılırdı, sonra devran değişti, bu ifade çok seksist ve “politically incorrect-siyaseten düzgün olmayan”  bir ifade olarak bulunmaya başlandı, artık pek kullanılmıyor, hatta genç Fransızlar bilmiyorlar bile.

Siyasette de çok karmaşık, her yanı entrika kokan gibi gözüken ilişkilere şahit oluyoruz, bu karmaşıklığı çözmek, ya da çözüme biraz yaklaşmak için elimizde bir yöntem bulunmalı; doğaldır, herkesin bu karmaşık ilişkileri çözmek için başvurduğu yöntemler farklı olabilir, bendeniz de bu yazıda bu karmaşık siyasi ilişkilerde kullanageldiğim yönteme başvuracağım.

Siyaset teoride anayasal vergilerle finanse edilen kamu hizmeti üretme yarışıdır, işin doğrusu da budur, bu yarışı dünyada tüm kurallarıyla yapabilen ülke sayısı maalesef çok sayıda değil, daha da maalesef, Türkiye bu noktadan çok uzakta bir yerde kendini konumlandırmış durumda, evet, “kendini konumlandırmış” diyorum çünkü bu bir tercih, siyaseti evrensel hukuk kurallarına dayalı bir kamu hizmeti yarışı olarak mı kabul edeceksiniz, yoksa hukuk dışı yöntemlerle kamu rantları (mesela usulsüz kamu ihaleleri) yaratıp bu rantların direksiyonuna geçme ve nepotik ilkelere göre bu rantların dağıtımı olarak mı göreceksiniz siyaseti, tercih bu.

Türkiye maalesef bu ikinci yolu yani siyaseti hukuk dışı rantlar (hukuk içi ulusu zenginleştirici rantlar da var) yaratıp bu rantların üleştirilmesi olarak algılıyor, çok yerleşik bir anlayış bu, günlük siyasi “karmaşaları” da, mesela, “düğün değil, bayram değil, Meral Hanım neden Saraya çıktı?” gibi konuları da hep bu rant kollama penceresinden görmek lazım.

Meral Akşener altılı masada idi, Cumhurbaşkanı yardımcısı olacak ve devlet rantlarına yaklaşacak idi, olmadı, oldurmadı, arkasından yerel seçimlerde partisini besleyecek rantlar üretebilecek sayıda yerel yönetim başarısı gösteremedi, yani rant musluğundan uzaklaştı, bizde siyasetçi için, siyasetin finansmanı için ne büyük bir talihsizlik, bu duruma bir çözüm gerekiyor acilen(!), acilen çünkü yerel ve genel seçimlere daha çok var, rant kollama meraklıları ellerinin altında bu rant muslukları yoksa beklemekte çok zorlanabilirler.

Meral Hanımın Saraya çıkışını, Ankara’da ofis açmasını hep kamu rantlarına yaklaşmak, kamu ihale havuzundan pay kapmak perspektifinden görmek gerektiği kanısındayım.

Ancak, bu aşamada şunu da söyleyelim, bu mesele sadece Meral Hanımın meselesi değil, haksızlık etmeyelim, tüm siyaset tekeri biraz böyle dönüyor, siyaset yapanlar bu rantları ortadan kaldıralım demiyorlar, musluğun başına ben geçeyim, ben daha dürüstüm, ben yolsuzluk yapmam(!!!) diyorlar; somut örnek kamu ihaleleri, kimse kamu ihalelerini AB rekabetine açalım yani rantları minimize edelim demiyor, ben kapalı piyasada ihaleleri alayım yani rantlar benim olsun ama yolsuzluk yapmayayım diyor.

Önümüzde AKP ve özellikle Erdoğan (kayd-ı hayat şartı ile Cumhurbaşkanlığı mesela) için çok önemli bir anayasa süreci olabilir, bu süreçte Meral Hanımın Erdoğan’a kaç milletvekili ile destek verebileceği çok önemli, bu desteğin illaki de AKP üyesi olmakla gerçekleşmesi de şart değil, milletin, devletin bekası bahane, ihale rantları şahanedir.

Yine söylentiler bizlere TBMM’de, İYİP içinde Meral Hanımla siyaseten birlikte hareket etmeye hazır 25 milletvekili olduğunu söylüyor, yalan ise günahı bu söylentiyi çıkaranın.

“Meral Hanım ile birlikte hareket etmek” ifadesini rant Türkçesine çevirir isek yine mesela anayasa sürecinde Erdoğan’a destek vermek ve karşılığında da merkezi hükümetten ya da yerel hükümetlerden yani yerel yönetimlerden ihaleler almak olarak anlayabiliriz.

Türkiye’de siyaset arenası bir maskeli balo gibidir, yüzünüzde bir maske vardır, yani kim olduğunuz, siyasi ideolojiniz hiç önemli değildir, yakanızda da bir parti rozeti vardır, o parti rozeti tercihinizi de yine siyasi ideolojinizden bağımsız olarak rant musluklarına yakınlık belirler, bu tür bir siyasi yarışta yani rant musluklarının başına geçmek yarışında bazı partiler ipi göğüslüyorlar, diğerleri ise bir süre musluklardan uzak kalıyorlar, bu ara uzaklık süresinde dayanan dayanıyor, ilk genel ve yerel seçimleri bekliyor, diğerleri ise zarif çalımlarla yaka rozetini merkezi ve yerel iktidarlar rozetine çevirmeye çalışıyor.

Haksızlık da etmeyelim, biliyoruz, bazı küçük ve doktriner partiler bu yarışın dışında kalıyorlar ve zarif çalımlara tenezzül etmiyorlar (kendilerini nasıl finanse ettiklerini hep merak etmişimdir, Hazine yardımı da alamıyorlar, muhtemelen bağışlarla ayakta duruyorlar), başka küçük partiler ise iktidar koalisyonlarının bir yerlerine tutunmaya çalışıyorlar, mesela BBP, yani rant musluğuna biraz yaklaşıp akmasa da damlar diyorlar.

2024 Yazına girerken (İstanbul çoktan girmiş galiba) merkezde AKP, yerelde ise çoğunluk olarak CHP rant musluklarının başındalar, umarım bu rantları, özellikle CHP için söylüyorum, düzgün kullanırlar, AKP’nin bu rantları nasıl kullandığını epeydir biliyoruz maalesef.

Peki İYİP gibi, MHP gibi partiler siyasetlerini sadece Hazine yardımlarıyla idare edebilecekler mi, çok kolay değil, bu zorluğu aşmanın da yolları var, bir tanesi de musluk başında olan ama ek destek isteyenlere ek destek üretip ihale rantlarının bir bölümünün kendi bahçelerini sulamasının önünü açmak, kimse alınmasın, kendi çapımda bir analiz yapmaya gayret ediyorum, Meral Hanımın Saray ziyaretlerini bu çerçevede yorumluyorum.

MHP ise ihale yerine galiba kadro rantlarını tercih etmiş görünüyor, bu kadro rantlarını da hiç küçümsemeyin, Türkiye gibi kara paranın, uyuşturucu trafiğinin maalesef çok yoğun olduğu bir yerde getirisi belki azımsanmayacak boyutlara gelmiş olabilir.

Ankara’nın göbeğinde öldürülen Sinan Ateş davasında eşi Ayşe Ateş’i, güzel kızlarını izliyoruz, iddianamedeki tuhaflıkları gördük, sanıkların her adımlarını öğrendik ama bir şey çok konuşulmuyor, hatta hiç konuşulmuyor, bu da Sinan Ateş’in neden öldürüldüğü konusu; sakın Sinan Ateş bir tür, adını koymayalım, siyaset finansman yöntemlerinden birinin kovanına çomak sokmuş olmasın.

Belki Meral Hanım ve İYİP içinde kendisine bağlı bir grup yeni bir siyasi hareket oluşturacaklar ama yeni bir siyasi hareket için akış sürekliliği olacak para lazım, para da merkezi ya da yerel ihalelerde, para yoksa siyaset de yok.

Olmaz ama değil mi, bir çare bulmak lazım, ilk adım rant musluk başlarını, sakın ihale muslukları olmasın, tutmuşlarla arayı düzeltmek.